Suriyeli düşmanları size sesleniyorum

Nazi Almanya’sında yaşasaydınız.

Yahudileri Gestapo’ya ihbar edip bahşiş kapanlardan olurdunuz.

*

Siz var ya siz...

Bugünün Almanya’sında yaşasaydınız.

Gırtlağınızı paralarcasına “Türken raus” diye slogan atardınız.

*

Siz var ya siz...

1950’lerin ABD’sinde yaşasaydınız.

Siyahların hakkını savunanı “zenci sevici” diye aşağılardınız.

*

Siz var ya siz...

Sırbistan’da yaşasaydınız...

Müslüman nefretinden gözünüz dönerdi.

*

Siz var ya siz...

Fransa’da yaşasaydınız...

Kesin Le Pen’ci olurdunuz.

*

Siz var ya siz...

Güney Afrika’da yaşasaydınız.

Mandela’yı bacağından ağaca asardınız.

*

Siz var ya siz...

Bir Suriyeli, bir kadını taciz ettiğinde...

Genelleme yapıp bütün Suriyelileri tacizci ilan edersiniz.

*

Siz var ya siz...

Kendi ırkınızdan biri, bir Suriyeliye tecavüz edip katlettiğinde...

“Suç bireyseldir, bunun bizim gibi Suriyeli düşmanlarıyla ne ilgisi var” dersiniz.

*

Siz var ya siz...

Yalan yanlış bilgilerle Suriyelileri tecavüze layık nesneler haline getirirsiniz...

Bu atmosferin etkisiyle işlenen hunhar cinayetin ardından da... “Ama bizim ne suçumuz var ki” diye ağlaşırsınız.

*

Siz var ya siz...

Yanlış mülteci politikalarını ve bu politikaları uygulayanları hedef almak yerine...

Gariban Suriyelileri hedef alıp Suriyeli düşmanlığı yaparsınız.

*

Siz var ya siz...

Hiçbir konuda anlaşamazsınız.

Ama Suriyeli düşmanlığında anında hemen birleşiverirsiniz.

*

Siz var ya siz...

Bu ülkenin çoğunluğusunuz, oy deposusunuz, kahir ekseriyetisiniz...

Ama size teslim olmak yok.

MERAL AKŞENER’İN PARTİSİNİN ŞANSI VAR MI?

- Ümit Özdağ’ı yanına almayı başardığı gibi Sinan Oğan ve Koray Aydın’ı da ikna ederse... Şansı var.

*

- Bahçeli’nin AK Parti’den yana tutumundan kaynaklanan sağ muhalefet boşluğu devam ederse... Şansı var.

*

- Cami cemaatine inandırıcı, ikna edici ve ciddi bir alternatif sunmayı başarabilirse... Şansı var.

*

- Güçlü bir söylem, umut verici bir program ve güvenilir bir kadroyla yola çıkarsa... Şansı var.

GANDİ’NİN YÜRÜYÜŞÜ İLE KEMAL BEY’İN YÜRÜYÜŞÜ ARASINDAKİ FARKLAR

- Gandi yürüyüş sırasında 61 yaşındaydı... Kemal Bey 69 yaşında...

*

- Gandi yürüyüşünü 24 günde bitirdi... Kemal Bey 25 günde...

*

- Gandi’nin yürüyüşüne katılan 60 bin kişi tutuklandı... Kemal Bey’in yürüyüşünde tutuklama yok.

*

- Gandi elinde bastona benzer bir değnekle yürüdü... Kemal Bey su şişesiyle...

*

- Gandi 387 kilometre yürüdü... Kemal Bey 432 kilometre...

*

- Gandi 600 bin adım attı... Kemal Bey 600 bin adımı geçti.

*

- Gandi yürüyüşe 70 yoldaşıyla başladı... Kemal Bey kalabalık bir kitleyle...

*

- Gandi terlikle yürüdü... Kemal Bey marka spor ayakkabıyla...

*

- Gandi İngilizlere karşı yürüdü... Kemal Bey, kendi tabiriyle “duvara karşı”.

BAYKAL’IN OĞLU

DENİZ Baykal’ın bir oğlu varmış.

Adı Ataç’mış...

Profesörmüş...

*

Özel güvenlikçinin attığı kafa olmasa...

Tüm bunları öğrenemeyecektik.

*

Önemli görevlerde bulunmuş şunca yıllık bir siyasetçinin oğlu olacaksın...

Ve kendini bu denli saklayacaksın.

Pek görülmüş bir şey değil.

KIZMAZSANIZ SÖYLEYECEĞİM

- “Zorba” adlı filmden de...

- Sirtakinin ağır temposundan da...

- Anthony Baba’nın sirtakisinden de...

- Mikis Baba’nın sirtaki kutsamasından da...

Oldum olası...

Hiç ama hiç hazzetmiyorum.

BAKIN, BU ÇOK ENTERESAN

“SİZE müjde veriyorum: Avrupa’ya vizesiz seyahat 2016 Haziran’ında başlayacak”.

AHMET DAVUTOĞLU - DÖNEMİN BAŞBAKANI 

*

“Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelerinin askıya alınmasını öneren rapor, Avrupa Parlamentosu’nda kabul edildi”.

2017 TEMMUZ’UNUN GAZETELERİ

NECİYİM BEN?

- İkinci Yeni’ciyim.

- Şeker Ahmet Paşa’cıyım.

- Erkin Baba’cıyım.

- Nuri Pakdil’ciyim.

- Maturidi’ciyim.

- Ümit Besen’ciyim.

- Koç burcucuyum.

- İzmir’ciyim...

- Gerilim’ciyim.

NE DEMEK İSTİYOR BU GURBETÇİMİZ?

ARABASININ arkasına...

“Ya sev ya terk et” yazan gurbetçimiz...

Şunu demek istiyor:

“Gittim yaban ellere... Sevemedim... Terk ettim”.

BODRUM’DAN BİLDİRİYORUM

- İstanbul’daki trafiğin bir benzeri burada var.

*

- İstanbul’daki ünlülerin hepsi burada...

*

- İstanbul’daki gibi burada da tavlada yeniyorum.

*

- İstanbul’da “Hazine” var ya... Burada da var.

*

- İstanbul’da “Zuma” var ya... Burada da var.

*

- İstanbul’da “Nusret” var ya... Burada da var.

*

- İstanbul kadar olmasa da burası da kalabalık...

*

- İstanbul’da ne yapıyorsam burada da aynısını yapıyorum.

*

Ve işte tam da bu nedenle derinden bakarak gözlerinize şöyle diyorum:

“Ben burada ne arıyorum?”