Paylaş
Ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
Muamma hâlâ devam ederken...
“Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu” denildiğinde benim aklıma şöyle şeyler geliyor:
Hani seri katil filmlerinde falan dehşet evleri vardır ya... Yahu hani dışarıdan baktığında iki katlı sempatik bir ev ama içi tam bir işkence ve kâbus yuvası...
En alt katındaki beton zeminde şöyle üstünkörü bir kazı çalışması falan yapılsa... Sanki cesetler fışkıracakmış gibi bir şey! Dehlizler arasında işkenceye maruz kalanların çığlıkları falan...
İçerisine adım attığın andan itibaren... Ne ölünden haber alınabiliyor ne dirinden... Sanki yer yarılıyor da yerin dibine giriyorsun... Sanki böyle bir yer...
Kısacası demem o ki...
Canını seven Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nun kapısından bile geçmesin!
CHP BİR ANDA SİYASET SAHNESİNDEN ÇEKİLSE!
ŞUNLAR olacak:
Hiç kimse İsmet Paşa’dan söz edemeyecek.
Kemal Kılıçdaroğlu SSK’yı batırdı” cümlesi anlamsızlaşacak.
“Onlar öyle / Biz böyle” tarzı kıyaslama metodu hepten elden gidecek.
CHP’ye karşı birlik olma stratejisi çökecek.
“Mazlum’u getirin bana Mazlum’u” denildiğinde... Getirilecek bir Mazlum bulunamayacak.
Ahali bir tek mevcut iktidarın icraatına bakmak durumunda kalacak.
Dövüşecek bir merci kalmayacak.
Nasıl?
Hayali bile çok güzel değil mi?
İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE TELEFONDA KONUŞTUM
DÜN “İsmail! Eşine şiddet uyguladın mı? Çık ve bu iddiayla hesaplaş” diye yazmıştım ya...
İsmail aradı, “Üzdün beni” diye söze başladı. Ardından da hakkındaki iddiayı yalanladı.
“Dövme falan yok, işin içinde başka maksatlar var” diyerek bazı bilgiler verdi.
Ancak İsmail, mahkemenin verdiği yayın yasağı nedeniyle bana verdiği bu bilgileri kamuoyuna aktaramadığını söyledi. İsmail’e şunları söyledim:
“Ben konuyu bir iddia olarak değerlendiriyorum İsmail. Haklı ya da haksız olduğuna dair bir şey söylemedim. Ama senin ‘Yayın yasağı var, konuşamıyorum’ demenin, sosyal medyanın alıp başını gittiği şu dönemde hiçbir anlamı yok. Sanki mücrimmişsin de yayın yasağının arkasına sığınıyormuşsun gibi bir imaj veriyorsun. Bence bu konuyu yeniden değerlendirmeli, bana anlattıklarını kamuoyu önünde anlatmalısın. İddiayla hesaplaş derken kastım buydu. Üzülmene gerek yok”.
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU’NA BİR TAVSİYE
SAYIN Kurul...
Verdikleri kararlarla...
Yargıyı itibarsızlaştıran...
Yargıyı küçük düşüren...
Yargıdan umudun kesilmesine yol açan...
Yargıyı töhmet altında bırakan...
Hâkim ve savcılar için...
“Bunlar FETÖ’cü olabilir mi acaba?” falan diye bir soruşturma başlatsanız da... Son zamanlarda rastladığımız yargısal saçmalıklar “şakkadanak” bitse.
İSOT FESTİVALİ!
İSOT var ya İSOT...
12 bin yıllık Şanlıurfa mutfağına asıl lezzeti katan en önemli unsurmuş. Ve hak ettiği değeri görsün diye Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından İsot Festivali düzenlenmiş.
Baştan sona eğlence ve lezzet içeren bu festivalin iki temel sloganı varmış:
BİR: İSOT mide dostudur!
İKİ: İSOT fena yakar!
Yerel kalkınmanın markalaşmaktan geçtiğini görüp bu tür festivaller düzenleyen Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’ye bin selam!
KAMÇILI KADIN
TRUMP Bey’in zevcesi Melania Hanım’ın Mısır seferinde giymeyi tercih ettiği kıyafeti görünce...
Indiana Jones filmleri geldi aklıma ve “Aaaa! Kamçılı kadın” deyiverdim.
Sonra baktım ki!
Ohooo! Gören herkes aynı şeyi söylüyor ve ortalık yıkılıyormuş!
ATATÜRK’LE İLGİLİ ŞU İKİ KONUDA ANLAŞALIM
BİR: Atatürk’ün tuttuğu takım yoktur!
İKİ: Atatürk sadece Milli Takım’ı tutmuştur!
BİR TEK DİLEĞİM VAR
İçtenliğe olan inancımız sarsılmasın diye...
“Bakışlardaki samimiyet artistlikten ibaretmiş” hükmü verilmesin diye...
Birbirine yakışan bu çiftin milli hafızamızda tuttuğu o büyülü yer dağılmasın diye...
Ne olur ama ne olur Halit Ergenç/Bergüzar Korel çifti boşanmasın.
İYİ BİR İNSAN ARANIYOR
BU kedicik, bir gözü kör edilmiş ve kopsun diye kuyruğuna tel bağlanmış vaziyette Ankara’da bir çöp konteynerinin yanında bulunmuş. Bulunduğunda yüzü gözü kan içindeymiş zavallı yavrucağın. Acı acı bağırıyor, yardım istiyormuş. Bir vatandaşımız, kediciğin çığlıklarına duyarsız kalmayıp almış veterinere götürmüş. Kedicik şimdi veterinerdeymiş.
Ancak bir sahipleneni çıkmazsa sokaklara dönmek zorunda kalacakmış.
Başına gelen onca kötülüğe rağmen insan dostu olmaktan vazgeçmeyen şu sevimli ve mazlum kediciğe el uzatacak İYİ BİR İNSAN ARANIYOR!
MÜRACAAT: 0537 520 29 24
Paylaş