Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’ne cevap

Öncelikle temiz, nezih ve nazik üslubunuz için bin teşekkür.

*

İkinci olarak...
“Aydın Doğan haklıdır, pijama işi tamamen iftiradır” cümleniz için de bin teşekkür.
Çünkü öyle bir devirde yaşıyoruz ki... İftiraya “iftira” demek bile yürek istiyor.

*

Gelelim asıl meseleye...
Yazınızda şunları söylüyorsunuz:
Başbakan Mesut Yılmaz, Aydın Doğan’ı, 29 Haziran 1997’de, yeni kabineyi açıklamadan bir gün önce ziyaret etti.
Ziyaretin ertesi günü (30 Haziran) henüz kamuoyuna açıklanmadan, Hürriyet, 55’inci kabineyi manşetten yayınladı.

*

Sayın Nuh Albayrak...
Bu konuyu araştırdım.
Haklısınız, görüşmenin hemen ertesi günü Hürriyet, manşetten yeni kabineyi açıklamış.
Fakat Nuh Bey, Hürriyet yeni kabineyi öyle bir açıklamış ki... Resmen bir fiyaskoya imza atmış.
Adalet Bakanı Murat Başesgioğlu demiş, Oltan Sungurlu bakan olmuş.
Ahmet Alkan için Devlet Bakanı demiş, Alkan bakan olamamış.
Yaşar Dedelek için Devlet Bakanı demiş, Dedelek bakan olamamış.
Ali Coşkun için Devlet Bakanı demiş, Coşkun bakan olamamış.
Nejat Arseven için devlet bakanı demiş, Arseven bakan olamamış.
Bayındırlık Bakanı Safa Giray demiş, Yaşar Topçu bakan olmuş.
Sağlık Bakanı Burhan Kara demiş, Halil İbrahim Özsoy olmuş.
Orman Bakanı Mustafa Taşar demiş, Ersin Taranoğlu olmuş.
Çevre Bakanı Lale Aytaman demiş, İmren Aykut olmuş.
Savunma Bakanı Oltan Sungurlu demiş, İsmet Sezgin olmuş.
Turizm Bakanı Cavit Kavak demiş, İbrahim Gürdal olmuş.
İçişleri Bakanı Sümer Oral demiş, Murat Başesgioğlu olmuş.
İstemihan Talay için Devlet Bakanı demiş, Talay Kültür Bakanı olmuş.
Necdet Menzir için Devlet Bakanı demiş, Menzir Ulaştırma Bakanı olmuş.
Şükrü Gürel için Kültür Bakanı demiş, Gürel Devlet Bakanı olmuş.
Kısacası...
Hürriyet o gün resmen “bakan toto” oynamış.
Ama ne yazık ki büyük çoğunluğunu tutturamamış.

*

Sevgili Nuh Albayrak.
Eğer Mesut Yılmaz ile Aydın Doğan baş başa kabineyi belirledilerse...
Ve Aydın Doğan da belirlenen kabineyi ertesi gün gazetesinde yayınlattıysa...
Bu fiyasko nedir?
İkimiz baş başa verip seçim sonrası olası AK Parti kabinesini tahmin etmeye kalksak bile bundan daha büyük başarı sağlarız.

*

Kısacası...
İddianız doğru değil Nuh Bey...
Pijama iftirasına “iftira” deme yürekliliği gösterdiğiniz gibi...
“Kabineyi belirlediler ve önceden yayınladılar” şeklindeki iddianızın doğru olmadığını yazma yürekliliğini bekliyoruz sizden.
Saygılar.

AKP’ye tavsiye: CHP’ye ‘Kaynak göster’ demeyin

HEP CHP’ye akıl verecek değiliz ya...
Biraz da AK Parti’ye akıl verelim.

*

Ey AK Parti profesyonelleri!
Bol keseden vaatlerde bulunan CHP’ye...
“Hani bunun kaynağı?” demekten vazgeçin.
Çünkü adamlara gollük bir pas veriyorsunuz.

*

Siz “Kaynak göster” derseniz...
Adamlar...
Mesela bin odalı sarayı gösterirler.
Mesela saray için alınan uçağı gösterirler.
Mesela Başbakanlığa alınan pahalı arabaları gösterirler.
Mesela o başa bela olan kol saatini gösterirler.
Mesela o hatırlanmak bile istenmeyen ayakkabı kutularını gösterirler.
Mesela Reza’nın dağıttığı iddia edilen avantaları gösterirler.
Kısacası...
Unutma bahçesine atmak istediğiniz ne varsa...
Onu gösterirler.

*

Benden size tavsiye:
“Kaynak göster” demeyin.
Onun yerine...
“CHP ne veriyorsa biz sekiz katını vereceğiz” deyin.
750 milletvekili çıkarmanız garanti.

Bir özür/Bir hatırlatma

ÖZÜR: “Milli İttifak” adaylarından söz ederken Cübbeli Ahmet Hoca’nın kayınbiraderinin ismini yanlış yazmışım. Doğrusu Mustafa Arabul olacaktı.

*

HATIRLATMA: Yarın Çarşamba Sohbetleri’nde AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu var... Önemli açıklamalar yaptı. Kaçırmayın.

Osmanlı neden maket Kâbe yapmadı

KURAN’dan pastadan sonra... Kâbe’nin maketini diktiler Üsküdar’a. Gerçeğini göremeyenler maketini görsün diye...

*

Hacca gitmenin bugüne kıyasla çok daha zor olduğu dönemde Osmanlı, mesela Mimar Sinan’a muhteşem bir “maket Kâbe” yaptırabilirdi.
Ama yaptırmadı.
Çünkü Osmanlı’da şehirli bir din anlayışı, yüksek bir din kültürü, geniş bir irfan hazinesi ve muhteşem bir estetik algısı vardı.
Ki bugünküler kıyısından bile geçemez.

‘Gezi hataydı’ diyen için

GEZİ sırasında 17 yaşında bir yeniyetme olsaydın...
Gezi’nin üzerinden 30 yıl geçmiş olsaydı...
Aradan geçen yılların ardından geriye dönüp özeleştiri yapmış olsaydın...
Mesela “Çok gençtik, heyecan doluyduk, yaptık bir hata” deseydin...
Seni anlar ve saygı duyardım.

*

Ama sonuçta...
50’sine yaklaşmış bir adamsın.
Kendi iradenle gidip bir eyleme katılmışsın.
Aklın başındayken bir duruş, bir tavır koymuşsun.
Üstelik olayın ardından iki sene bile geçmemiş.
Çıkmış, “Gezi hataydı” diyorsun.

*

İşte bu yüzden anlaşılmıyor ve işte bu yüzden saygıyı hak etmiyorsun.

Cumhurbaşkanı’na yürekten katılıyorum

ŞÖYLE demiş Cumhurbaşkanı:
“İstanbul’u sadece siyasi ve ticari bir rant kapısı olarak görenlerin yol açtıkları rezaletleri, her gün görüyoruz, duyuyoruz. Bu şehre kalp gözüyle değil rant gözüyle bakanların akıbeti elbette bu olacaktır.”

*

Valla laf kime gidiyor pek çakamadım ama yürekten katılıyorum bu eleştiriye.