Paylaş
Sizlerden çok rica ediyorum, hatta istirham ediyorum.
*
Lütfen şu Adil Öksüz denilen adamı kıskıvrak yakalamamışsanız...
Yani...
“Şu anda elimizde! Yakaladık! Kodese tıktık! Hesap vermeye başladı!” falan diyecek durumda değilseniz.
Adil Öksüz hakkında kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmayın.
*
Çünkü Adil Öksüz’ü yakalamadan yaptığınız her türlü Adil Öksüz açıklamasını işittiğimizde...
Aklımıza sadece ve sadece bu adamın 15 Temmuz günü ele geçirildiği halde yağ gibi kayıp gitmesi geliyor.
Ve sinirlerimiz fena halde bozuluyor.
*
Lütfen sinirlerimizi daha fazla zorlamayınız.
KESİN BİLGİ YAYALIM
HERHANGİ bir şehrimizde, herhangi bir devlet kurumundan birinde müdürlük yapan bir bürokrat...
Sosyal medya hesaplarından...
İktidar partisine yalakalık yapmakla yetinmiyor, ayrıca bir de muhalefet partilerinin liderlerine hakaretler yağdırıyorsa...
O bürokrat...
Bulunduğu göreve layık olmadığından...
Yaptığı bu terbiyesizlikle açığı kapatmaya çalışıyordur.
CAN YAMAN NİYE İTİCİ?
BOY var. Pos var. Yakışıklılık var. Şansı bol gibi... Gelecek vaat ediyor. Arada libido mibido diye saçmalasa da ağzı laf yapıyor. Bazen haddini bilmese de geri adım atmasını biliyor. Büyüklerine karşı genellikle saygılı... Konuşurken mütevazı olmaya çalışıyor, mesela “Kıvanç Abi” falan diye alttan almayı iyi beceriyor.
Kısacası öyle çok fazla eksiği yok gibi.
*
Fakat yine de...
Genellikle bir yüz buruşturmaya yol açıyor ortamlarda. Tuhaf, kekremsi bir şey bırakıyor belleklerde... “Bu da nereden çıktı” duygusuna neden oluyor. Bir kıllanmaya yol açıyor, bir gıcık olma etkisi uyandırıyor.
Kısacası çok ama çok itici bulunuyor birçok çevrede.
*
Düşündüm durdum:
“Acaba neden? Neden böyle itici bulunuyor?” falan diye...
Ve nihayet sonunda buldum nedeni:
*
Bu genç adam...
Henüz pek hamken...
“Piştim ulan ben” tafrası yayıyor her tarafından buram buram.
İtici bulunmasının en temel nedeni galiba kendisinden yayılan bu tafra...
SON GÜNLERDE EN ÇOK İŞİTTİĞİM CÜMLELER
Memleketin onca derdi varken...
*
The Irishman’i izledim, berbat!
*
Bu Can Yaman ne ayak abi?
*
Palto giyemeden kış bitecek galiba.
*
Atatürk’e benzeyen bir adam vardı, ne oldu ona?
SEVMEDİĞİM YÖRESELLER
KARS KAZI: O kadar çok Karslı dostum var ki... Yılın bu aylarında “Gel sana bir kaz eti yedirelim” diye tutturuyorlar. “Sevmiyorum” falan demeye cesaret edemiyorum. Dediğim anda ellerinden bir kaza çıkmasından korkuyorum. Fakat sevemedim, ısınamadım... Sorry!
*
ARABAŞI: Bizim Yozgat’ın her türlü yöresel tadının hastasıyım. Parmak çöreğini, bazlamasını falan çok severim. Fakat Yozgat ahalisinin adını işittiklerinde bile saygı duruşuna geçtikleri “arabaşı” adlı eğlencelik yemekten hiç hoşlanmam. Manasız bulurum. Yine sorry!
*
NOKUL: Bafra’nın pidesi, pideler arasında favorimdir. Bafra’nın kaymaklı lokumu ise başımın tacıdır. Fakaaat! Bafra’da ortaya çıkan “nokul” adlı, kurabiyeye benzemeye çalışan tuhaf gıdaya bir türlü alışamadım. Bafra’nın eşsiz ürünlerinin yanında bu “nokul”, ne bileyim biraz yavan gibi... Sorry!
BABACAN İLE DAVUTOĞLU AYNI SAFTA YER ALMAYABİLİR
İKİ ittifak var:
Millet ittifakı/cumhur ittifakı...
*
Ali Babacan da Ahmet Davutoğlu da...
Millet ittifakının doğal üyesi olacaklar gibi...
*
Fakat birbirlerine siyasi olarak yakın duran, aynı kaynaktan çıkan, aynı zamanda partileşme hesabı yapan, aynı macerayı yaşamış olan bu iki ismin başını çektiği iki ayrı parti...
Aynı ittifak sistemi içinde yer almak istemeyebilir.
*
Yani demem o ki:
Ahmet Davutoğlu’nu ya da Ali Babacan’ı...
Cumhur ittifakı içinde görürsek...
Şaşıralım ama o kadar da şaşırmayalım.
KANAL İSTANBUL’U CELAL ŞENGÖR’E ANLATTIRMAK
BEN olsam iktidarın yerinde...
Kanal İstanbul projesinin önemini, faydasını, gerekliliğini falan anlatmak için hiç öyle büyük çabalar harcamaya gerek duymam.
*
Konuyu ta en baştan beri Kanal İstanbul projesine desteğini açıklayan Celal Şengör Hoca’ya havale ederim.
Neyin söylendiğine değil de kimin söylediğine bakmaya meraklıların çoğunlukta olduğu Türkiye’de...
Çok etkili bir çalışma olur.
BU AFİŞLER PEK OLMAMIŞ
KÜÇÜKÇEKMECE Belediyesi, iyi niyetli bir çalışma yapmış. Aile içinde ortaya çıkan şiddete karşı duyarlılığı arttırmak amacıyla ilçenin dört bir yanına bu afişleri asmış.
*
Afişlere bakınca...
Bir dedenin anneyi öldürmesi, bir kocanın eşini öldürmesi, bir evladın annesini öldürmesi falan...
Pek sıradanmış, pek olağanmış, pek yadırganmayacakmış gibi bir hava çıkıyor ortaya...
Öldürme fiilinin kendisini sıradanlaştırma var afişlerde.
Fotoğraflar da konunun dehşetinden hayli uzak.
Türkiye’de bunlar olmuyor mu? Tabii ki oluyor. Bunlara dikkat çekmek gerekmez mi? Tabii ki gerekir. Ama bunu başka türlü yapmak gerekir gibi geliyor bana.
*
“Nasıl yapılsın peki” diye soracak olursanız...
İşte onu ben de bilmiyorum.
Paylaş