Paylaş
Ersoy Özdem, Kuzguncuk’ta iki adet kurabiyeye 220 lira ödemiş.
*
“Ben önce kilosu 110 lira sanmıştım. Meğer tanesi 110 liraymış. İki adet kurabiyeye 220 lira ödedim” diyor Ersoy Özdem.
*
Bu olay, Türkiye’deki fahiş fiyat olgusunun nerelere geldiğinin tipik bir göstergesi.
*
Bunun ekonomiyle, enflasyonla izah edilir bir tarafı yok.
Savaş çıksa bile.
Kıtlık yaşansa bile.
Bir kurabiye, 110 liraya satılamaz.
*
Kurabiyedeki bu saçma fiyat olayının ardından sivil toplum harekete geçmiş durumda.
“Kafasına göre zam yapan” yeme içme mekanlarına karşı boykot çağrıları yükseliyor dört bir yandan.
“Bu hafta sonu evde yiyip içiyoruz” diyen bir boykot bu.
*
Bu boykottan hızlı, net ve kesin bir sonuç çıkar mı?
Sanmıyorum.
*
Ama şuna eminim:
Bu boykot, zaman içinde kafasına göre zam yapanların hızını kesecektir.
EŞ, DOST, AKRABA
CHP’li belediyelerden eşin, dostun, akrabanın belli koltuklara getirildiğine dair haberler akıyor sağdan soldan.
*
Dün bir, bugün iki.
CHP’nin bugüne kadar eleştirdiği şeyleri, daha ilk günden yapmaya başlaması, pek hayra alamet değil.
DÖNER VE BALIK
ALMANYA Cumhurbaşkanı, 22 Nisan’da Türkiye’ye geliyor.
Gelirken Berlin’den 60 kilo döner getirecekmiş.
*
O zaman şu iki özlü sözü hatırlamanın tam sırası:
*
- Dönerin iyisi Almanya’da yenir.
*
- Balığın iyisi Ankara’da yenir.
DÜNYANIN BÜTÜN SEÇİL ERZAN’LARI DENİZBANK’TA
SEÇİL Erzan olayının bir benzeri Manavgat’ta yaşanmış.
*
Yine Denizbank.
Yine şube müdürü.
Yine kadın.
Yine dükkân içinde dükkân açma durumu.
Yine vurgun.
Yine giden milyonlar.
Yine tutuklanma.
Falan.
*
Denizbank yönetimi kendi kendine şu soruyu sormalı:
*
Niye dünyanın bütün Seçil Erzan’ları benim bankamdan çıkıyor?
Şube müdürü Rahşan Eylem Bulut
KARAMEHMET’İN CEKETİ
BİR zamanlar fırtınalar estiren bir girişimciydi Mehmet Emin Karamehmet.
Uzun zamandan beri yüzünü göstermiyordu.
Yıllar sonra fotoğrafı çıktı ortaya.
*
İnsan yaş aldıkça vücut ölçülerinde bir küçülme oluyor.
Buna karşılık giysiler, doğal olarak aynı kalıyor.
Sanırım bu nedenle Karamehmet’in ceketi, üzerine hayli büyük gelmeye başlamış.
Fotoğrafta ilk dikkatimi çeken nokta bu oldu benim.
SUPHİYE HANIM OLAYI
BU olayın...
- Epik bir romanı yazılır.
- Destansı bir filmi çekilir.
- Şok edici bir belgeseli yapılır.
*
Bu olaydan yola çıkılarak...
- “Ünlüler dünyasında bir cevelan” başlığı atılır.
- “Annelik duygusuna farklı bir bakış” sempozyumu düzenlenir.
- “Gerçek babası kim” başlıklı sekiz ayrı reality şov yapılır.
HAMAS VE KUVAYİ MİLLİYE
KUVAYİ Milliye, ortaya çıkışıyla, tarihsel arka-planıyla, kültürüyle, mücadelesiyle, yöntemleriyle kendine özgü bir harekettir.
*
HAMAS’ın da yöntemleri, usulleri, ideolojisi, dünya görüşü, örgütsel yapısı falan kendine özgüdür. Bir sürü farklılıkları vardır.
*
İki hareketin zamanlarına bakalım:
Aradan koca bir yüz yıl geçmiş.
Sırf bu açıdan bile bu iki hareketin yüzde yüz aynı olduğu söylenemez.
*
Ancak bu iki hareketle ilgili yapılan benzetmeye de “ne alaka” denemez.
Çünkü iki hareketin de çıkış noktası aynıdır:
Vatan savunması.
*
Sadece vatan savunması bağlamından bakacak olursak...
Son tahlilde her iki hareket de işgal edilmiş topraklarını kurtarmak isteyen vatansever insanların mücadelesini yansıtmaktadır.
*
Din, cihat, mücahitlik bağlamından bakacak olursak...
Kuvayi Milliye hareketinin bütün temel metinlerinde cihat vurgusu vardır, verilen mücadelenin cihat olduğu söylenmektedir.
*
Kısacası iki hareket...
Elbette tamamen aynı değildir, aralarında sayısız farklar vardır.
*
Ama birbirleriyle tamamen alakasız da değildir.
*
HAMAS ve terör meselesiyle ilgili olarak da şunu söylemek isterim:
*
Unutmayalım ki...
Dönemin egemenleri, Kuvayi Milliye Hareketi’ni illegal bir hareket, yasadışı bir çaba olarak kodluyorlardı.
Paylaş