Sahi ne de kolay tahrik oluyorsunuz

BU memleket biraz da böyledir işte...

Bir uğursuz söylenti, şimşek gibi çakıp anında yayılır bereketli topraklarımızın üzerinde...

Tuhaf bir öfke potansiyeli taşıyan milletimiz, o uğursuz söylentinin kıvılcımıyla bir anda kendini kaybeder.

Sonra da önüne gelen her şeyi yakıp yıkar.

Çünkü ‘heyecan gelmiştir’ ve ‘mantık savuşmuştur’.

Çünkü galeyan ki en çok bize yapışır.

***

Sonucun ne olacağını önceden bilen bir karanlık adam çıkıp, ‘Ey ahali! Duydunuz mu? Selanik’te Atatürk’ün evini yakmışlar’ diye düğmeye basıverir...

Ve garantili sonuç gerçekleşir:

Mantığı savuşmuş ahali, İstanbul sokaklarında insan avına çıkar.

Dükkán camları indirilir, imdat isteyen biçareler köşebaşlarında sıkıştırılıp dövülür...

Sonrası...

Yıllar boyu unutulmayacak bir milli utançtır...

***

Ya da Sivas’ta bir otel önünde ‘Yakın ulan, yakın’ diye galeyan fitili ateşlenir ve tahrik olmuş topluluk, bir an olsun ‘Ne oluyor yahu? Biz ne yapıyoruz böyle?’ demeden yakar o oteli...

Sonrası...

Bir daha asla tamir olmayacak derin bir suçluluk duygusudur.

Bir de ‘Aleviler cami kundaklamış’ diye özetlenebilecek çok etkili bir başka söylenti vardır ki, memleketimizin en az üç şehrini yıllar boyu unutulmayacak acılara boğmuştur...

Ve gelenek sürüyor:

O uğursuz söylenti bugünlerde ‘Duydunuz mu? Türk bayrağını yakmışlar’a dönüşmüş durumda...

Ve ortaya erdemli vicdanların asla kabul etmeyecekleri bir olay çıkmıştır.

İki bin kişinin, beş gence yönelik saldırısının görüntüsü ‘utanç arşivimiz’de yerini almıştır.

Yakıp yıkmaların, vurup kırmaların ardından yakalanabilen birkaç faile sorulur:

‘Neden yaptın bunu?’

Cevap hiç değişmez:

‘Tahrik oldum.’

Bir pişkinlik halidir bu...

Ama cevabı veren, hiç de ‘pişkinlik’ yaptığını düşünmez...

Çünkü tahrik, bu ülkede işlenen suçların en anlayışla karşılanan gerekçesidir.

‘Tahrik oldum’ derseniz, derin bir anlayışla karşılanırsınız.

‘Tahrik oldum’ derseniz, ‘Adamın bir gerekçesi varmış’ derler...

Hiç kimse çıkıp da, ‘Kardeşim sen ne de kolay tahrik oluyorsun böyle? Biraz kendine hákim olsana. Senin iraden yok mu?’ demez.

Herkes ‘adı batasıca bir tahrikçi’yi hedef alır...

Devlet yetkilileri, ‘Vatandaşlarımızın milli ve dini hissiyatını dikkate almayan tahrikçiler yüzünden üzücü olaylar yaşanmıştır’ diye beyanat patlatır.

Böylece ortaya bir ‘galeyana gelen, tahrike kapılan masum vatandaş’ kimliği çıkar.

Galeyana gelenler, ‘yaramazlık yapan çocuklar’ muamelesi bile görmez.

***

Ey hükümet yetkilileri... Ey emniyet müdürleri... Ey valiler...

Unutmayın ki bunun sonu karanlıktır.

Unutmayın ki sizler ‘galeyana gelen masum vatandaş’ kimliğini besledikçe, o kimlik bu topraklarda kendine yeni hayat alanları bulacaktır.

Böylece gelecek nesillere utanç ve acıyı miras bırakmaya devam edeceksiniz.

O halde lütfen ‘Artık yeter’ deyin ve çıkıp şu basitin basiti tepkiyi ortaya koyun:

‘Ey galeyana gelenler! Ortada yasalara aykırı bir durum varsa, bu memleketin polisi var, savcısı var, yargıcı var. İster bayrak adına, ister millet adına, ister din adına galeyana gelip suç işlersen yakana yapışırız.’
Yazarın Tüm Yazıları