Paylaş
Dedim ki:
*
“İstanbul’da yol kenarlarındaki yeşil peyzajlar, benim hoşuma gidiyordu. Yerine yapılacak olanı da pek sevmedim. Ama bu benim kişisel görüşüm. Belki İstanbul halkı, benden farklı düşünüyor olabilir. Bu konu halkoyuna sunulamaz mı?”
*
CHP taraftarlarından aldığım tepkileri sıralıyorum:
- Tabii ki sunulamaz.
- Onlar sunuyorlar mıydı ki?
- İsraf önlenecek diye mi rahatsız oldun?
- Kanal İstanbul, halka soruluyor mu?
- İmamoğlu vaat etmişti, seçildiğine göre sorulmasına gerek yok.
*
İyi. Peki. Tamam. Sormayın halka. Kafanıza göre takılın. Tamam, tamam. Seçilmeyi yeterli bulun.
*
Tamam. Anladık.
Yok aslında bir farkınız. Ama siz başka bir bankasınız.
AYNI MANTIKLA KANAL İSTANBUL
HÜKÜMET muhalifi olup da İmamoğlu destekçisi olanlar diyorlar ki:
*
Kanal İstanbul, halkoyuna sunulmalıdır.
Aynı kişiler diyorlar ki:
*
İstanbul’un peyzajının halkoyuna sunulmasına gerek yok.
*
Peyzaj için şöyle bir gerekçeleri var:
*
Başkanımız bunu seçimde vaat etmişti. Halk da onu seçtiğine göre halka sorulmuş oldu. Yani halkoyuna gerek yok.
*
İyi ama kıymetli arkadaşlar...
Tayyip Erdoğan da Kanal İstanbul’u seçimden önce vaat etmemiş miydi? Halk da onu seçmemiş miydi? Böylece Kanal İstanbul, halktan geçer oy almış olmamış mıydı?
*
Bu durumda sorarım size?
Niye Kanal İstanbul’un halkoyuna sunulması gerektiğini savunuyorsunuz ki?
SÜLEYMAN SOYLU’YA PEK KATILAMIYORUM
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, yangınları PKK’nın çıkardığının fazla dillendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
*
Bunun için iki gerekçesi var:
- BİR: PKK, olmayan yangınları bile üstlenebilen bir örgüt.
- İKİ: Terör örgütünün kampanyasına bilmeden destek verilmiş oluyor.
*
Doğrudur. Artık terör yapamaz hale gelmiş olan PKK, bu tür kahpeliklerle adından söz ettirmek istiyor olabilir. Yine doğrudur. PKK, yangınlardan kendisine bir varlık gösterisi çıkarmak istiyor olabilir.
*
Ama ben yine de Süleyman Soylu’ya pek katılamıyorum.
*
Gerekçelerimi sıralayayım:
*
- “Börtü böcek katliamcısı” olarak adını tescil ettirmesinin PKK’ya nefretten başka bir şey kazandırmayacağına inanıyorum.
*
- PKK’nın “orman ve ağaç düşmanı” olarak elde ettiği popülaritenin, dünyanın en aşağılık popülaritesi olduğunu düşünüyor ve “Reklamın kötüsü olur” diyorum.
*
- PKK’nın “ekoloji” diye yırtınmasının kocaman bir yutturmaca olduğunun ortaya çıkmasının çok iyi bir şey olduğuna inanıyorum.
*
- PKK’nın dostlarının, böyle bir olay karşısında nasıl da “mırın kırın” duruma düştüklerini görmekten derin bir haz duyuyorum.
*
Kısacası ben...
PKK’nın kendi lehine işlediğini düşündüğü bu kampanyanın, aslında muazzam bir şekilde aleyhine işlediğini düşünüyorum.
BEN MAĞAZACIYIM
İNTERNETTEN üç adet kılık kıyafet satın aldım.
*
Sonuçları açıklıyorum:
*
- Üç üründen ikisi bedenime uymadı.
*
- Fotoğraflarda acayip janti görünen ürünlerin, fotoğraftakilerle uzaktan yakından bir ilgisi yoktu.
*
- Mağazada görsem bu üç ürüne de yüzümü dönüp bakmazdım.
*
Kıssadan hisse: Aldığım ürünleri gözümle görmeliyim, elimle dokunmalıyım. Üzerimde denemeliyim. Mağaza görevlisi arkadaşa, “Nasıl? Yakıştı mı?” diye sormalıyım. Kısacası ben mağazacıyım.
Mağazalar ölmez! Yaşasın mağaza!
KINAYAN OLDU MU?
ATEŞKESTEN sonra Gence’ye, sivil halkın üzerine bombalar yağdırdı Ermenistan.
Öyle böyle değil.
Bayağı aşağılık bir iş.
*
Dünyada yankı uyandırdı mı?
Trump, Biden falan bir şey dedi mi? Macron’dan çıt çıktı mı? Putin kaşını kaldırdı mı? Uluslararası medya dünyayı ayağa kaldırdı mı?
Alper Tunga öldü mü? Issız acun kaldı mı? Ödlek öcün aldı mı? İmdi yürek yırtılır.
UNUTMA!
- Unutma! Oğuz Atay’dan bir sayfa okuyarak elde edeceğin keyfin binde birini bile, Instagram’da üç buçuk saat dolaşarak elde edemezsin.
- Unutma! Tek bir Cemal Süreya şiiri okuyarak elde edeceğin kültürel faydayı, Twitter’da iki saat dolaşarak bile elde edemezsin.
- Unutma! Herhangi bir Sabahattin Ali romanını okuyarak elde edeceğin duyguyu, 16 sezonluk dizinin tamamından bile elde edemezsin.
Paylaş