Paylaş
*
Peki bundan rahatsız olanlar ne yapıyorlar?
Medeni bir karşı eylem mi yapıyorlar?
Rahatsızlıklarını mı dile getiriyorlar?
Yaratıcı bir ayıplama eylemi mi gerçekleştiriyorlar?
“Biz de bu eyleme karşıyız” falan diye uygarca başka bir gösteri mi düzenliyorlar?
Hayır! Hayır!
Almışlar ellerine “sallama” adı verilen döner bıçağını...
Öpüşme eylemine katılanlara saldırıyorlar.
Bir de yaptıkları bu zorbalığa ve zalimliğe Allah’ın adını karıştırıyorlar.
Tekbir getiriyorlar...
*
Tecavüz söz konusu olunca... Çıtlarını çıkarmazlar.
Kız çocuğuna taciz söz konusu olunca... Halının altına süpürürler.
Sokak ortasında kadına dayak atılsa... Kafalarını çevirirler.
Namus adı altında hunhar cinayetler işlendiğinde... Gayet normal karşılarlar.
Şehrin ekâbirleri küçük bir kız çocuğuna toplu tecavüz ettiklerinde... Duymadım, görmedim, bilmiyorum yaparlar.
Bıçakla delik deşik edilen kadın cesetlerini gördüklerinde... Tüyleri bile kıpırdamaz.
Tecavüzün bebeklere yöneldiğini öğrendiklerinde bile... Galeyana gelmezler.
Töre adı altında vahşetler sergilendiğinde... Susup otururlar...
Amma velakin...
Sokakta öpüşme eylemi yapılacağını işittiklerinde...
Derhal galeyana gelirler.
Ve ellerde sallamalar/dillerde tekbirlerle harekete geçerler.
*
Vaktiyle Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak “resmi İslam” anlayışına itiraz etmek için bir kitap yazmıştı.
“Bu Din Benim Dinim Değil” adlı bir kitap...
“Sallamalı dindarlık” için...
Ben de aynısını söylüyorum:
Bu din benim dinim değil arkadaş. Nokta.
Nasrun minallahi
BAŞBAKAN Erdoğan Fetih suresinden bir ayet okudu Reyhanlı’da:
“Nasrun minallahi ve fethun garib”.
Yani...
“Yardım Allah’tandır ve fetih yakındır”.
Başbakan Erdoğan “Yardım Allah’tandır ve fetih yakındır” ayetini, Suriye muhalifleri için okudu.
Demek istedi ki:
Allah yardım edecek, Esad’ı devireceksiniz.
*
Çok sevdiğim bir ayettir bu...
Ama keşke Suriye muhalefeti, topyekûn olarak bu ayetin vaat ettiği kutlu müjdeye erişebilecek kalitede, merhamette, şuurda ve temizlikte olsaydı.
Masamızda konuşulanlar
FERİT Şahenk buraları neden alıyor? (Hâlâ ve ısrarla).
Türkiye nereye gidiyor? (Alkol meselesinden sonra daha bir gür sesle).
Meryem Uzerli’nin yerine yeni bir Hürrem tutar mı? (Bize neyse).
Her yer AVM oldu geyiği... (Üstelik bir AVM’de oturmuşken).
TMSF’nin el koyduğu bir yayın organında çalışmak ile Mehmet Emin Karamehmet’in sahibi olduğu bir yayın organında çalışmak arasındaki 7 fark... (Birinci madde: Maaşını düzenli alırsın).
Ajda Pekkan’a ne oldu? (Sayısız Ajda efsanelerine yenilerini ekleyerek).
Biber gazı anıları... (Masadaki herkesin mutlaka var bir anısı).
Muhteşem Gatsby... Yenisi mi güzel, eskisi mi? (Genelde oylar eskisine gidiyor).
İster gül ister ağla
AK Parti’nin Gölcük’te bir mahalle toplantısı...
Toplantıda üye sayısının arttırılması falan konuşuluyor.
Toplantının bir bölümünde söz alan ilçe kadın kolları başkanı Nuran Yıldız, şöyle diyor:
“AK Parti’ye üye olmak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a nikâhla bağlanmak gibidir”.
*
Bu cümleyi okuduktan sonra ne yapacağınıza siz karar verin.
İster gülün, ister ağlayın.
Mesele içki değil
MESELE şunlar:
Bizim hayatımıza karışamazsın diye gelip de başkalarının hayatlarına karışmaya aşırı hevesli olmaktır mesele...
“Toplum sağlığını koruma” adı altında, kendilerine göre iyi ve doğru olan yaşam biçiminin herkese kabul ettirilmeye çalışılmasıdır mesele...
Kendilerine müdahale edilmemesiyle tatmin olmamaları, mutlaka başkalarına da müdahale etme arzu ve emeli içinde olmalarıdır mesele...
Kendi taraftarlarına, başkalarının hayatlarına karışarak “Bakın, nasıl da egemen olduk” mesajı vermeye çalışmalarıdır mesele...
Yetişkinleri yetişkin olarak görmemeleridir mesele...
Devletin yetişkinlerin hayatına düzen ve intizam verme yükümlülüğü olduğunu düşünmeleridir mesele...
Terbiyesize terbiyesiz deme hakkı istiyoruz
BİRİSİ kutsal değerlere dil uzattığında...
Mahkemeler işin içine karışmasın.
Bıraksınlar da bu terbiyesizlere en güçlü şekilde “Siz terbiyesizsiniz” diyelim.
Ve konu kapansın.
*
Mahkemeler işin içine karıştığı zaman...
Tam da bu tür terbiyesizlerin istediği şeyler oluyor:
İfade özgürlüğü adı altında New York Times’lara haber olmalar falan...
“Özgürlük savaşçılığı” gibi asla hak edilmeyen payeye mazhar olmalar falan...
Yaptıkları terbiyesizliğin üzerini örtmeler falan...
Avrupa’dan destekçi bulmalara çalışmalar falan...
Yazar olmak isteyen ergenlere film tavsiyesi
YAZARLIK yeteneği olan liseli bir yeniyetmenin her bölümünü “Devam edecek” diye bitirdiği kompozisyon ödevi ile edebiyat öğretmenini avlamasını anlatan süper bir film izledim.
Adı: “Evde”.
Kendine özgü filmler çeken Fransız yönetmen François Ozon’un filmi bu...
Filmde gizem var, merak var, hayal var, başkalarının hayatlarını gözetleme var, idealist gibi görünen öğretmen var, modern sanat eleştirisi var, aileye değişik bakış var, ergenler ve olgun kadınlar arası tehlikeli gerilimler var.
Ama bunların hepsinden daha önemlisi...
Yazarlık yeteneği olan bir ergenin macerası var.
Romanlar yazmak isteyen ergenlere hararetle tavsiye ederim.
Esad’ın anası
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu demiş ki:
Esad’ın problemi, annesinin yaşıyor olması.
Bizimle konuşuyor, sonra gidip annesiyle konuşuyordu.
Anne Esad da ona hep babasını ve Hama’da izlediği yöntemi hatırlatıyordu.
*
Bu açıklamadan sonra...
Esad’ın anası Enise Hanım denilince...
Benim aklıma artık hep...
“Koma kanımızı yerde evlat” diyerek oğlunun eline silah sıkıştırıp gaz veren Yeşilçam’ın unutulmaz karakter oyuncusu Âliye Rona gelecek...
Paylaş