Obama’ya iadeli taahhütlü mektup

SEVGİLİ Obama...

Bu mektup, üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizden sana gönderilen "üçüncü mektup"tur.

Birinci mektup: Buralarda "Adnan Hoca" diye anılan Adnan Oktar Beyefendi tarafından kaleme alınmıştır.

İkinci mektup: En meşhur vecizesi "Allah’ımızı çaldılar" olan eski gazeteci-yeni toplumsal önder Tuncay Özkan’a aittir.

Bu "üçüncü mektup" ise...

Önceki iki mektubun, Birleşik Devletler nezdinde, zavallı ülkemizin imajına vuracağı ağır darbeleri savuşturmak amacıyla tarafımdan kaleme alınıyor...

* * *

Sevgili Obama...

Şunu bilesin ki: Adnan Oktar ve Tuncay Özkan, ülkemizin "ortalama insanı"nı asla ve kata temsil etmemektedir. İki mektuba bakıp sakın "Bu Türkler kafayı mı yedi ne?" demeyesin.

Bizim toplumumuzda, bu türden açık mektupları sadece marjinaller yazar...

Mesela... En ünlü teröristimiz Abdullah Öcalan, Papa’ya hayli dokunaklı bir açık mektup yazmıştır...

Mesela... Kendi halinde fakir bir köşe yazarı olarak bendeniz, üç buçuk yıllık kısa yazı hayatımda memleketimizin Başbakan’ına tam 18 karşılıksız açık mektup yazdım...

Mesela... Kocaeli’nin Körfez İlçesi’ne bağlı Yağlıkumru Beldesi’nin muhtarı, vaktiyle Gorbaçov’a 243 açık mektup yazmış, fakat hiçbirini yayınlatamamıştı...

Yani... Demem o ki... Türkiye’de marjinallerin milli sporudur açık mektup yazmak...

Sakın "dünya vatandaşlarıyla sıkı diyalog ve işbirliği doktrini" çerçevesinde, yanılıp da Adnan Hoca ile Tuncay Özkan’a yanıt falan yazmayasın...

Senin gayet iyi niyetle vereceğin yanıtlar, bu iki muhterisin tepemizde boza pişirmesine yol açar ki aman Allah muhafaza...

* * *

Sevgili Obama...

Biliyorum, şu anda kendi dilinden, "Kim ulan bu Adnan Oktar? Kim ulan bu Tuncay Özkan?" diye sayıklıyorsun...

Merakını gidereyim.

Önce Adnan Oktar: Bu Adnan Oktar, varlıklı ailelerin çocuklarını briyantinli saçlar ve takım elbiseler içinde ortalığa salar... Yoksul ve çirkin Müslüman gençlerin, Adnan Bey nezdinde bir kıymeti harbiyesi yoktur... İki azılı düşmanı vardır Adnan Bey’in: Darvin ve Masonlar... Yaratılış Teorisi’nin yılmaz mücahididir... Her taşın arkasında mason parmağı arar...

Tuncay Özkan’a gelince: Bu arkadaşımız, "Herkesi içeri aldınız... Beni de alın... Beni de alın..." şeklindeki amansız çağrılarının ardından Ergenekon’dan içeri alınarak muradına ermiştir.

Şimdi diyeceksin ki, "Ergenekon da ne Ahmet kardeş?"

Öfff... Bunu sana nasıl anlatabilirim ki? Şu kadarını söyleyeyim: Sana Ergenekon’u anlatmak, kadınlara ofsaytı anlatmaktan daha zordur.

Neyse... Neyse... Konuyu dağıtmayalım...

Şunu söylemek istiyorum:

Türkiye’ye şöyle bakıp, "Ne tuhaf ülke burası... Bunların yarısı kafayı Darvin ve masonlarla bozmuş, diğer yarısı da ’Allah’ımızı çaldılar’ diye haykıranlardan oluşuyor" falan demeyesin...

Son tahlilde aklımız başındadır bizim...

NATO: Zafer mi, hezimet mi?

BUGÜNÜN muhafazakárlarını yakın tarih konusunda eğiten adamın adıdır Kadir Mısıroğlu...

Muhafazakár kesim, onun yazdığı "Lozan: Zafer mi, Hezimet mi?" kitabını kuşaklar boyu elinden düşürmemiştir.

Bu kitabın etkisiyle Lozan Anlaşması konusunda şöyle bir kutuplaşma çıkmıştır ortaya:

ZAFERCİLER: CHP’liler, Tek Parti döneminin elitleri, mütegallibe, İsmet Paşa’nın bir dáhi olduğuna inananlar, masada büyük kazandığımızı düşünenler falan...

HEZİMETÇİLER: Sağcı, mukaddesatçılar... "Savaşta kazandıklarımızı masada kaybettik" diyenler... İsmet Paşa’nın "tavizcinin teki" olduğuna inananlar falan...

* * *

Ve bugün...

Başbakan Erdoğan’ın "Rasmussen’i NATO’ya genel sekreter yaptırmam arkadaş" edasındaki "Şanlı NATO direnişi", Kadir Mısıroğlu’nun yıllar önce gündeme getirdiği "Zafer mi? Hezimet mi?" ikilemini "küt" diye gündemimize sokuverdi...

Fakat bu kez taraflar yer değiştirmiş görünüyor...

Yeni tablo şudur:

ZAFERCİLER: Lozan’a hezimet diyenlerin hepsi... Muhafazakár kanat... "Dik duruş" başlığını atan Vakit gazetesi... "NATO zaferi" başlığını atan Star gazetesi... Zaman gazetesi, Yeni Şafak gazetesi... Fehmi Abi... Sabah gazetesi...

HEZİMETÇİLER: Lozan’a zafer diyenlerin hepsi... Laik cephe... CHP kanadı... Güngör Mengi abimiz... Laik kanat... Liberal kesimden Cengiz Aktar... Yeni Çağ gazetesi...

* * *

Bense en çok şunu merak ediyorum:

Bakalım "NATO: Zafer mi, Hezimet mi?" başlıklı kitabı yazarak "Laik kesimin Kadir Mısıroğlu’su" kim olacak?
Yazarın Tüm Yazıları