Paylaş
AK Parti açısından...
- Ankara kaybedildi.
- İstanbul saat 23.35 itibarıyla kafa kafaya...
*
Niye böyle oldu?
Tek tek anlatayım:
*
EKONOMİ PARTİSİ
“Ekonomi” diye bir parti çıktı ortaya... Bayağı etkiledi bu olgu ahaliyi... Fakat ne kadar etkilerse etkilesin halkın AK Parti’den tamamen vazgeçmesine de yol açmadı. Eğer alternatif olabileceğine ve ekonomiyi düzelteceğine halkı inandırabilecek bir muhalefet olsaydı, ekonominin etkisi daha büyük olabilirdi. Ancak halk, muhalefet partilerine bu açıdan çok da güvenmiyordu.
*
KAVGASIZ ADAYLAR
Muhalefet adayları, belki de ilk kez bu kadar... İdeolojik takıntılardan arınmıştı, bağırmıyorlardı, çağırmıyorlardı, kavga çıkarmıyorlardı, polemiğe girmiyorlardı, kendilerine yapılan sataşmalara bile alttan alarak cevap veriyorlardı, güç göstermemeye özen gösteriyorlardı, proje odaklıydılar, halka yakındılar, halk diliyle konuşuyorlardı.
*
KÜRT OYLARI
Bu zamana kadar İstanbul’daki Kürt oylarının önemli bir bölümü AK Parti’ye gidiyordu. Ancak AK Parti’nin kampanya sırasındaki söylemi, Kürt seçmenin büyük şehirlerde AK Parti adaylarına yönelmesinin önünü kesti.
*
DAĞINIK MESAJLAR
AK Parti, bu zamana kadar hep dağınık olmayan mesajlar verirdi... En tepeden en aşağıya herkes aynı mesajlara abanırdı. Ancak bu seçimde öyle olmadı... Mesela İzmir adayı başka telden çaldı, Bursa adayı başka... Mesela bir taraftan “Bunlar terörist, bunlar teröristlerle kol kola” cümleleri gelirken, bir taraftan da “Ben HDP’nin de adayıyım, HDP bana oy verecek” cümleleri geldi. Mesela “beka” meselesi, en tepelerde altı çizilerek vurgulanırken adaylar pek dile getirmedi... Vatandaşın da kafası biraz karıştı tabii.
*
YANLIŞ STRATEJİLER
Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu da lüzumsuz yere abartılı bir şekilde muhatap alındı. Mansur Yavaş’ın dört koldan üzerine gidiliyormuş izlenimi verilerek kazanacağına dair bir algı oluşturuldu. Ekrem İmamoğlu’nun dikkatleri üzerine toplamasına katkı sunacak çok önemli medya hataları yapıldı... Oysa hem Ankara’da hem de İstanbul’da sadece Binali Yıldırım ile Mehmet Özhaseki’nin potansiyeline abanılsaydı... Sonuç çok daha farklı olabilirdi.
*
‘DERS VERME’ LAFI
AK Parti seçmeninin bu seçimde AK Parti’ye bir ders vereceğini biz kimden öğrendik? AK Parti’nin ileri gelenlerinden... Çıkıp “Aman bize ders vermeyin, bu seçim ders verme seçimi olmasın” falan dediler. Böylece... “Ders verme” olgusunu aklında olmayanların da aklına getirdiler... Oysa bu sözün meydanlarda söylenmemesi gerekiyordu... Buna karşı daha sessiz ve daha derinden bir strateji izlenmesi gerekirdi.
ANKARA’YA DAİR DAĞINIK FİKİRLER
- Bazıları Melih Gökçek’in sonuca içten içe sevindiğini söylüyorlar... İçten içe “Bensiz kazanamadınız, gördünüz mü?” diye düşüneceğini varsayarak... Eğer Melih Gökçek gerçekten de içten içe böyle düşünüyorsa... Fena halde yanılıyor. Bu yarışa kendisi girseydi, çok daha büyük farkla kaybedebilirdi. Bunu aklından hiç çıkarmasın.
*
- Ama ben yine de AK Parti’nin Melih Gökçek’ten doğru dürüst faydalanamadığını düşünüyorum. Bırakacaklardı, Mansur Yavaş’la tek başına Melih Gökçek uğraşacaktı. Ama bırakmadılar. Tabii hiçbiri Melih Gökçek’in polemik performansını gösteremedi... Böylece meydan Mansur Yavaş’a kaldı.
BİNALİ YILDIRIM’A DAİR
SONUÇ ne olursa olsun...
- Kuşatıcılığıyla...
- Gerginlikten uzak duruşuyla...
- Müktesebatıyla...
- Kimseyi dışlamamasıyla...
- Projeciliğiyle...
- Sözünün kıymetini korumasına gösterdiği özenle...
- Belden aşağı vurmamasıyla...
- Sakinliğiyle...
- Espriye yatkınlığıyla...
- Seçimi bir yerel seçim havasında tutma kararlılığıyla...
- Kişiliğiyle...
- Duruşuyla...
- Centilmenliğiyle...
- Barışçıl tutumuyla...
Binali Yıldırım, bu seçimin yıldızı oldu.
MUSTAFA SARIGÜL’Ü YIKAN 3 NEDEN
- BİR: DSP’nin CHP’yi bölsün diye ortaya çıkarılmış bir proje gibi algılanması yıktı.
*
- İKİ: Seçimin bir yerel seçimden ziyade genel seçim havasında geçmesi yıktı.
*
- ÜÇ: Şişli ahalisinin Şişli’den ziyade Türkiye’yi göz önünde bulundurması yıktı.
ANKETLERİN BİR BİLDİĞİ VARMIŞ
GÖRDÜĞÜMÜZ bütün anketler...
Özellikle büyükşehirlerde yarışın ortada olduğunu söylüyordu.
*
Anketçileri darmadağın eden bir sonuç çıkmadı.
Güvenilir anket şirketleri ne diyorsa o oldu.
Tabii üç aşağı beş yukarı...
*
Parayı alıp da düdüğü çalan, manipülasyona soyunan, ölçüm yapmadan atmasyon yapan anket şirketleri hariç tabii ki.
NE GEREK VARDI EMRE KINAY
“NE gerek var” dedik.
“Çıkma” dedik.
“Üzülürsün” dedik.
“Olmaz” dedik.
“Yapma” dedik.
“Etme” dedik.
“Girme bu işlere” dedik.
“Sana göre değil” dedik.
“Neyi ispatlamaya çalışıyorsun” dedik.
*
Dedik, dedik, dedik...
Ama dinletemedik.
Oysa sakalımız da var.
Paylaş