Ne yaptın Bülent Abi

Adnan Hocamız ve kediciklerini fena halde kanıksamaya başlamıştık.
İnşallah maşallah falan...
Alışmıştık yahu.
*
Sevgili Bülent Abi.
Tam milletçe alışmışken...
Tutmuş, “Adnan Oktar ve kedicikleri” meselesini gündeme getirmişsin.
Demişsin ki:
“Kedicikler medicikler... Ar, namus, fazilet, iman yok.”
*

Siz bunu söyleyince...
Adnan Oktar’ın da kafası bozulmuş tabii.
Çok radikal bir karar alarak...
Çıkarmış kadın kedicikleri stüdyodan...
Yerlerine erkek kedicikleri koymuş bir güzel.
*

Beğendin mi yaptığını Bülent Abi.
Bizi kırmızı pantolon, mor ceket giymiş, saçlarına en jölelimizden bile daha fazla jöle süren, sürekli “inşallah, maşallah” diyen adamlarla baş başa bıraktın.
Kediciğin erkeği çekilir mi sanıyorsun?

‘Selfie’ çektirirken ben

- DUDAKLARIMA alaycı bir kıvrım konduruyorum... Farkında olmadan.
- Kalabalık selfie’lerde genellikle arka planda kalıyorum, kafamın sadece yüzde 3’ü kareye girebiliyor.
- “Hadi selfie çektirelim” deyince aramızdan biri, tuhaf bir enerjiyle dolup taşıyorum.
- İki kişilik selfie’lerde zorunlu yapışma durumu karşısında inceden tedirgin oluyorum.
- “Selfie” sözcüğünü duyar duymaz dudaklarını büzüştürüp poz verme aşamasına geçiverenlere çok gülüyorum.
- Karar verdim, bundan sonraki ilk toplu selfie teklifinde şöyle diyeceğim: “Selfie’nin ilk üç günü güzeldi, masumdu... Ama artık herkes evine dönmeli.”

AK Twitter’ı destekliyorum

AK Parti, Twitter’a alternatif bir mecra oluşturmuş.
Adına da “AKPitter” demiş.
*

Ha şöyle kardeşim.
El âlemin mecrasını el âleme yasaklamaya kalkışmak yerine...
Kur kendi mecranı, topla bütün adamlarını oraya, kendin çal, kendin söyle, bak keyfine.
Ha şöyle...
Gerçekten de ha şöyle.

CHP’den Reza’ya adaylık teklifi gitmeli

Adamın özellikleri çok:
- Bir kere mağdur olmasını iyi biliyor. En iyi mağdur olmasını bilenlerden bile daha mahir bu konuda.
- Çok güzel “darbe” diyor... Evini polis basınca hemen anlamış “darbe” olduğunu.
- Halkın diliyle konuşuyor... Basitleştiriyor. En basitleştirenden daha fazla basitleştiriyor.
- Kalkınmacı bir tarafı var... Baksanıza: “Cari açığı ben bitirdim” diyor.
- En zor durumdayken, en şaibe altındayken, en utanma durumundayken bile meydan okuyabiliyor: “Utanacaklar” diyor.
- Rakamların dilinden konuşuyor... Ağzından çıkan en küçük rakam 25 milyar dolar.
*

Kısacası...
CHP’de olmayan ne varsa bu adamda var.
CHP “sağa açılma” projesi kapsamında önümüzdeki ilk yerel seçimde bu adamı şöyle büyükçe bir vilayetimizden aday göstermeli.
Kesin kazanır.

Gezi’ye keşke AVM yapaydınız

TAKSİM taraflarına yönelmiş en küçük bir halk kıpırdaması karşısında yetkililerimizin aklına ilk gelen şu oluyor:
“Gezi Parkı kapatılsın.”
*

Sonuç?
Neredeyse yılın 358 günü Gezi Parkı halka kapalı.
*

Madem böyle olacaktı.
Madem kapalı kalacaktı.
Bari AVM yapılsaydı.
Hiç değilse dükkân mükkân gezerdik.

RTE yap Lütfü Bey

ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan “Kendi internetimizi kurarız” demiş.
Ardından da “Onların www’si varsa... Bizim de ttt’miz olur” anlamına gelen bir söz söylemiş.
*

Lütfi Bey!
Keşke “ttt” yerine “rte”yi önerseydiniz.
Hem “milli irade”ye daha uygun olurdu, hem de başkan babamız daha çok memnun kalırdı.

Cam çerçeve

BAŞBAKAN Erdoğan demiş ki:
“1 Mayıs’ta Taksim yasak.”
*

Peki ama neden?
Nedenini de Başbakan Erdoğan açıklamış: “Esnafımızın cam çerçevesini indiremeyecekler.”
*

Demek ki neymiş?
Geçen seneki “inşaat bahanesi” ortadan kalkınca...
Geriye kalmış tek bahane:
“Cam çerçeve bahanesi.”
*

“Cam çerçeve” gerçek bir bahanedir.
Çünkü...
Gözlerimle gördüm ve
yaşadım:
Taksim Meydanı, 1 Mayıs kutlamalarına ilk kez açıldığında...
Camlar ve çerçevelere bir fiskecik bile vurulmamış, çoluk çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı herkes bir bahar havasında kutlamıştı 1 Mayıs’ı.
*
Üstelik şöyle bir durum da var:
Taksim Meydanı’nın son haliyle iyi bir meydan haline gelip gelmediği tartışılır.
Ama tartışılmayacak bir şey var:
Taksim Meydanı son haliyle acayip güzel bir “1 Mayıs kutlama alanı” haline geldi.
Orayı bırakıp Kadıköy’e ya da Yenikapı’ya gitmek...
Taksim Meydanı’nın son haline süper haksızlık olur.

Milli buz

YÜCE devletimiz Twitter’a diz çöktürmüş.
Twitter yönetimi, Türkiye’den bazı hesapları buzlama kararı almış.
*
Bunu “zafer” olarak yansıtan “yeni devletçi zevat”a soruyorum:
- Sadece Türkiye’de buzlanacak olan bu hesaplar, Türkiye dışında varlığını korumayacak mı?
- Onlar ne olacak?
- Türkiye’den bin hesap, yurtdışında buzlanmamış bu hesapları RT’lerse ne olacak?
- Onlar da mı buzlanacak?
- Teknik olarak buzlamanın bir çözüm olmadığını görmüyor musunuz?
- Devekuşlarının karakteristiği konusunda iki dakika düşünür müsünüz?