Paylaş
- BİRİNCİ AŞAMA: Akşener, partisinin grup toplantısında Bahçeli’yi çok sert eleştirmişti.
- İKİNCİ AŞAMA: Bu sert eleştirilere kızan Bahçeli, Akşener’e tehdit gibi bir açıklamayla cevap vermişti.
- ÜÇÜNCÜ AŞAMA: Meral Akşener de alttan almamış, “Demirden korksak trene binmezdik” diyerek meydan okumuştu.
Yani, buraya kadar tarafların birbirlerine tam olarak galebe çalamadığı olağanüstü sert bir atışmaydı söz konusu olan.
*
Sonra?
Sonra gecenin bir vaktinde DÖRDÜNCÜ AŞAMA devreye girdi:
MHP Üsküdar Teşkilatı’ndan bir grup, Meral Akşener’in evinin önüne dayandı.
*
Olayın işte bu aşaması... İşin rengini değiştirdi:
- Akşener birdenbire mağdur oldu.
- En azılı Akşener karşıtları bile “Gece vakti bir kadın siyasetçinin evinin önünde toplanmak delikanlılığa sığmaz” dediler.
- Örf, adet, anane, töre... Bütün bunlar anımsandı.
- Akşener’in kapıya çıkıp protestocu gruba “Gelin lan gelin!” diye bağırması, seçimin ardından epey hırpalanan Akşener imajının bir parça toparlanmasına yol açtı.
- Hepsinden önemlisi... Uzun süredir gündem olamayan Akşener, “küt” diye bir numaralı gündem oldu.
*
Ben olsam Devlet Bahçeli’nin yerine...
Gecenin bir vaktinde Akşener’in evinin önüne toplananlarla ilgili olarak şu iki şeyi düşünürdüm:
- BİR: Bunlar ya akılsız dost...
- İKİ: Ya da ajan provokatör...
*
Bahçeli de öyle düşünmüş olacak ki... MHP Üsküdar İlçe Yönetimi’ni görevden aldı.
ŞEHİTLER
ESKİDEN hiç değilse...
“Bunca şehit verdiğimiz bir gün... Çok ayıp kaçar, saygısızlık olur” falan denilerek davranışlara çekidüzen verilirdi.
Artık o da kalmadı.
MUSTAFA TUNA GERİ VİTES YAPACAK DEDİM... YAPTI!
ÖNCEKİ günkü yazımda...
Şöyle demiştim:
“Reis, Melih Gökçek ile Mustafa Tuna kavgasına el koyacak... Ardından da Mustafa Tuna, ‘Ben öyle demek istemedim, yanlış anlaşıldım’ falan diyerek geri vites yapacak”.
Aynen böyle oldu:
- Reis, olaya el koydu.
- Mustafa Tuna geri vites yaptı.
Olacakları önceden kestirmek açısından kıvanç verici bir durum...
Fakat o kadar da böbürlenemiyorum.
Çünkü Mustafa Tuna, süper öngörülebilir biri!
SON GÜNLERİN EN BAŞARISIZ BELEDİYE BAŞKANI KİM?
KİM olacak?
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen...
Onlarca cami yapmış, kentsel dönüşümde camileri hep öncelemiş bir belediye başkanı olarak...
Adını resmen “Cami yıkan belediye başkanı”na çıkardı.
Üstelik tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın camiler üstünden CHP’ye yüklendiği bir günde yaptı bunu.
İkna etmek yok... Cemaatle diyalog kurmak yok... Doğru dürüst iletişim yok... Mahalleliyle işbirliği yollarını aramak yok... Şefkat yok... Merhamet yok... Caminin hocasıyla bile işbirliği yapmak yok.
Peki, ya ne var?
Sabaha karşı dozerlerle camiyi yıkmak var... İtiraz edenlere biber gazı sıktırmak var... Meseleyi büyütmek var... Muhalefetin eline bulunmaz koz vermek var.
Kısacası...
Yok böyle basiretsizlik, yok böyle beceriksizlik, yok böyle başarısızlık!
IVIR ZIVIR MEVZULAR
- Öykü Serter’e kısa saç hiç gitmemiş.
- Ne yani? “Din ticareti” var da “Atatürk ticareti” yok mu?
- “Theresa May iticiliği” diye bir şey var!
- “Tarihe not düşüyorum” diye söze başlayanlar sadece bana mı komik geliyor?
- “Demet Hanım / Okan Bey / Demet Hanım / Okan Bey”... Sıkılmadık mı yahu?
- Muhafazakâr romantizmin mottosu: “Elif gibi sevmek”.
- Muhafazakâr romantizmin bir cümlesi: “Dua ederken yüzünde beliren o nur çukuru gamzelerin yetiyordu”.
- “Coğrafya kader değildir” diye haykırmak istiyorum.
- “İtham” kelimesini “itam” diye yazan sanatçı kim? Kim olacak? Mert Fırat!
- “Deniz Akkaya ve adamları”... Ben olsam “Organize İşler 3” için düşünürdüm böyle bir şeyi...
- “Yaz”cılar kızacak ama ben “Daha soğuk olsun, daha soğuk olsun” diye bekliyorum.
- Artık geceleri şunları sayıklıyorum: Stagflasyon... Resesyon... Politika faizi...
- Hayat enerjisine her zaman gıptayla baktığım tek gazeteci: Güneri Civaoğlu!
CAN, DÜNDAR, NOBEL, NİLGÜN, BODUR FALAN
CAN Dündar’ın Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi ile Nilgün Bodur’un Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmesi arasında bir tek ben mi paralellik kuruyorum?
KEDİCİLER! KOŞUN, HARİKA BİR SAPTAMA VAR!
BUKOWSKİ üstadımız, süper kedici bir adammış.
Bizim Sekter’e çok benzeyen bir kedisi varmış.
*
Bukowski’nin kediler üzerine yaptığı şu saptamayı, “Hakikaten öyle” diyerek okudum ve pek beğendim:
*
“Kediler bazı şeylerden şikâyet ederler ama yine de canlarını sıkmazlar. Onurla yürürler! İnsanların asla ulaşamayacağı bir kafa rahatlığıyla uyurlar. Cesaretimin kırıldığı zamanlarda kedilerimi izlerim ve cesaretim yerine gelir”.
Paylaş