Paylaş
Bizde geçiyor.
İşte bakınız:
Rahmetli Haydar Baş Hoca’nın oğlu Hüseyin Baş’ın babasının partisinin başına geçmesi.
Mutlakiyet rejimi olsa tahta çıkacaktı demek ki. Cumhuriyet rejimi olduğu için babasının partisinin başına geçiyor.
Neyse... Geçelim işin bu kısmını.
*
Hüseyin Baş’ı izliyorum. Gayretli bir genç. Enteresan çıkışları var. Değişik metotlar izliyor. En azından sosyal medyada bir karşılığı var.
Son yaptığı atak ise kendisini aşan sonuçlar doğurmuş durumda.
Şöyle ki:
*
Hüseyin Baş, çıktığı bir televizyon programında “Ben de Millet İttifakı’nda olmak istiyorum. Beni de alın masaya” dedi.
İYİ Parti’den kendisine “Masaya alınmayı hak ediyorsun” türü bir yanıt geldi.
Hüseyin Baş da “Meral Abla olaya olumlu yaklaşıyor” diye bir açıklama yaptı.
*
Yani Hüseyin Baş ve partisi de masaya giriyor gibi. “Altılı Masa” markası, “Yedili Masa”ya dönüşüyor gibi.
*
E iyi ama bu bir yol olursa...
Mesela Muharrem İnce de “Kemal Abi, bizi masaya al” derse...
Bu sefer de “Yedili Masa”, “Sekizli Masa”yı mı dönüşecek?
*
Psikolojik üstünlük, işte böyle böyle kaybediliyor azizim.
MADEM MARJİNALSİN NE İŞİN VAR ORADA
VİDEO görüntüsüne bakarak kimyasal silah kullanıldığına hüküm vermek... Kimyasal silah gibi Irak işgaline gerekçe yapılmış bir konuyu, leblebi çekirdek gibi dile dolamak... PKK’nın yayın organına çıkıp “Kimyasal silah atıldı” diye PKK’ya destek çıkmak...
*
Bütün bunlar, aşırı marjinal şeyler.
O kadar marjinal şeyler ki...
Bırakın Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı görevini üstlenmiş birini, gözünü tamamen karartmış bir aktivistin bile kolayca yapabileceği şeyler değil.
*
Şebnem Korur Fincancı olayının bam teli galiba şurada:
*
Bu denli aşırı marjinal birinin, Türk Tabipleri Birliği gibi ülkenin en kurumsal meslek örgütünün başında olabilmesinde.
*
Bu durum...
Garabetin nirvanasıdır, tuhaflığın Everest’idir.
İSMAİL’İN NEZAKETİ
GEÇEN akşam CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de İsmail Küçükkaya’yı eleştirmiştim.
Meral Akşener’e “Bizi de davet ettiler, ne dersiniz gidelim mi?” diye sorduğu için.
*
Pat diye aradı İsmail.
“Programın tamamını izleseydiniz, bu yorumları yapmazdınız” dedi. “Bağlamı var o sorunun” dedi. “Genel akış içinde kabul edilebilir bir tarafı var yaptığımın” dedi.
*
Eleştiriler karşısında o kadar nazik, o kadar kibar, o kadar temiz üsluplu bir yaklaşımı vardı ki...
Eleştiriyi kestim. Öyleydi böyleydi diye sorgulamadım. Kendisine teşekkür edip konuyu kapattım.
*
Galiba nezakete karşı zaafım var benim.
AMMA TADINI ÇIKARDILAR HA
ÜÇ gündür Türkiye’nin en fazla işittiği cümleler şunlar:
*
Davet edildim, gitmeyeceğim/ Davet edilmedim, edilseydim de gitmezdim/ Ben her türlü giderim/ Takipçilerime soruyorum: Gideyim mi? Gitmeyeyim mi?/ Soru sormayacaksam gitmem abi...
*
Bir işin tadı bu kadar mı çıkarılır?
AHMET TULGAR
TÜRK medyasının en iyi röportaj yapan ismiydi. Çok iyi bir gazeteciydi. Hep sokaklardaydı. Hiç kravat takmadı. Kibirden uzaktı. Empati duymasını bilirdi. Gazetecilikten edebiyata geçti. O alanda da inatla, sabırla ürünler verdi. Ve çok genç yaşta aniden bir kalp kriziyle bu dünyadan göçtü gitti.
*
İyi arkadaşımdı Ahmet Tulgar.
Allah’tan rahmet diliyorum kendisine.
ÖĞRENMEM GEREKİYOR
- Hayır demeyi...
- Tanımadığım numarayı merak duygusuyla açmamayı...
EDİP AKBAYRAM KONSERİNİ YASAKLAMAK
ZONGULDAK Valisi, Edip Akbayram konserini yasaklamış. Maden şehitlerinin yası var diye.
*
Konuyla ilgili olarak çıldırmış gibi ekrandan Vali’ye bağırıp çağıran ana haber spikerinin yaptığını yadırgamış olsam da...
Vali Bey’in bu gayretkeşliğini yadırgadığımı belirtmek isterim.
*
Edip Akbayram’ı matem gerekçesiyle yasaklamak çok saçma.
Çünkü Edip Akbayram, mateme uygun konser verebilecek az sayıda sanatçımızdan biridir. Kendisini hoppalacı şarkıcılarla karıştırmamak lazım.
Paylaş