Paylaş
- Biatsa biat...
- İtaatse itaat...
- Ölümüne arkasında duruyoruz Başbakan’ın...
- Evet. Biz biatçıyız.
- Biz sadakatle ideallerimizin, önderimiz olan kişinin izinde gitme noktasında biat özleriyiz.
*
Ergenekon çöktü.
Balyoz çöktü.
KCK çöktü.
ŞİKE çöktü.
*
Mehmet Metiner’in bu “Ulu önder Tayyip Erdoğan” demeciyle...
“Andımız çok ilkel yav... Tek bir kişiye itaat mi olurmuş? Tek adam anlayışı çocuklara benimsetilemez... Tek adamlık kabul edilemez... Kişi tapınmacılığı olmaz...” türü itirazlar da çökmüştür.
*
Ya da şöyle söyleyelim:
Kemalizm’i bitiren Mehmet Metiner, şimdi “Tayyibizm”i başlatmıştır.
Kutlu olsun!
Ata’sını bulan Metiner, bakalım İsmet Paşa’sını da bulacak mı?
Türkiye’de gelecek kimin olacak?
HERKESİN kafasında aynı sorular:
- Yerel seçimde
ne olur?
- Erdoğan toparlanır mı?
- Ankara’yı kim alır?
- İstanbul’u kim alır?
- Cumhurbaşkanlığı seçimi ne olur?
- AK Parti nereye gider?
- Çankaya’ya kim çıkar?
- CHP ne yapar?
*
İşte bütün bu soruların cevabı...
Takdim ediyorum:
*
Er ya da geç...
Bugün ya da yarın...
Kısa ya da uzun vadede...
“Türkiye” denilen
bu ülkede...
- “Herkes için demokrasi” diyenler...
- “Üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü istiyoruz” diye haykıranlar...
- “Sadece generallerin değil, başbakan yakınlarının da hesap verebildiği bir Türkiye” diye bağıranlar...
- “Tek adamlığa hayır” diyebilenler...
- “Birilerinin ele geçirdiği değil, kimsenin ele geçirmediği adil bir yargı” talebinde bulunanlar...
- “Cemaat/hükümet kavgaları ya da barışmalarına kilitlenen bir Türkiye’ye hayır” demesini becerenler...
- “Yakalanınca ‘devlet sırrı’ bahanesinin arkasına saklanmayan bir devlet” isteyenler...
- Sadece ve sadece halkı ikna ederek iktidara gelinebileceğine kesin iman edenler...
- “Şeffaflık, hesap verilebilirlik” bayrağını yükseltenler...
- “Özgür bir basın”, “özgür bir toplum”, “özgür bir üniversite” diyenler...
- Vatandaşın inancına, yaşam tarzına, giyimine karışmayı aklının ucundan bile geçirmeyenler...
Zaferi elde edeceklerdir.
Çok eğleneceksiniz çok
- İNTERNETTEKİ arama motorlarına girin... “Kahraman savcı Zekeriya Öz” yazın... Çıkan yazıları okuyun... Sonra da “Hain savcı Zekeriya Öz” yazın... Çıkan yazıları okuyun... Her iki yazıyı yazanların da aynı kişiler olduğunu görüp acayip eğleneceksiniz.
*
- İnternetteki arama motorlarına girin... “Yargıyı rahat bırakın, bırakın da temiz eller operasyonu yapılsın” yazın... Çıkan demeçleri okuyun... Sonra da “Yargı bize darbe yapıyor, bunlar çete” yazın... Çıkan demeçleri okuyun... Her iki demeci verenlerin de aynı kişiler olduğunu görüp acayip eğleneceksiniz.
*
- Piyasadaki Ergenekon, Balyoz kitaplarını alın... Altlarını çizerek okuyun... Sonra da bu kitapları yazan şahısların, bugün Ergenekon, Balyoz gibi davalar hakkında yazdıklarını okuyun... Aradaki farkı görüp acayip eğleneceksiniz.
*
- İnternetteki arama motorlarına girin... “Polis falancayı tutuklayacak/savcı falancaya iddianameyi dayayacak” yazın... Şebelekleri görün... Sonra da “Allah’ın belası polis/Allah’ın belası savcı” yazın... Aynı şebeleklerle karşılaşıp çok eğleneceksiniz çok.
*
- İnternetteki arama motorlarına girin... “12 Eylül referandumu... Bu resmen bir devrim... Yargı artık milletin elinde...” yazın... Çıkan makaleleri okuyun... Sonra da “17 Aralık operasyonu... Bu resmen bir darbe... Yargı cuntanın elinde” yazın... Çıkan makaleleri okuyun... Her ikisini yazanların da aynı kişiler olduğunu görüp çok eğleneceksiniz.
Fehmi Abi ‘elçi’ olmuş
OLAYA bakın:
Ülkenin Cumhurbaşkanı, Pensilvanya’ya gazeteci Fehmi Koru’yu elçi olarak gönderiyor.
Amaç: Sulh sağlamak...
Kavganın tadında bırakılmasını temin etmek...
Cumhurbaşkanı’ndan görevi alan Fehmi Koru, atlayıp gidiyor Pensilvanya’ya...
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın iyi dileklerini getirdim, artık kavgayı bitirmenizi istiyor” diyor.
Fethullah Gülen de Elçi’ye bir mektup veriyor, ıslak imzalı.
*
Ve böyle bir olay karşısında...
-“Yahu ne oluyor?”
diyen yok.
-“Hükümet ile Cemaat’in arasını düzeltmek Cumhurbaşkanlığı makamının görevi midir?” diye soran yok.
- Hatta “Hükümet ile Cemaat’in arasını düzeltmek için harekete geçen Cumhurbaşkanı’nın posta güvercini olmak gazeteciliğin hangi alanına girmektedir?” sorusunu bile soran yok.
*
‘Çivi çıktı’, ‘tuz koktu’ falan...
Artık olup bitenleri anlatmaya kifayet etmiyor.
Şükrü Karaca’yı kaybettik
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Şükrü Karaca hayatını kaybetti.”
Sadece bu cümleyle anlatılacak, sadece bu cümleye indirgenecek biri değildi Şükrü Karaca...
*
Her şeyden önce bir edebiyatçıydı.
“Dünyayı Dolduran Kiraz” diye şahane bir romanı vardır.
Elimizden düşmezdi o roman 90’larda.
Şairdi Şükrü Karaca...
Hz. Peygamber için yazdığı “Naat”, ödüller almıştı.
Yazdığı şiir, “Peygamber sevgisi” için yazılmış şiirlerin en güzellerindendi.
*
Şükrü Karaca’yı 28 Şubat günlerinde tanıdım.
28 Şubat’a karşı duruşun DYP kanadında yer alıyordu o günlerde... Çiller’in danışmanıydı... Ama hepsinden öte yiğit, sözü özü bir, kafa dengi biriydi.
En az seksen türküyü kafasını gözünü yarmadan söyleyebiliyordu.
*
Son dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapıyordu.
CHP ile “muhafazakâr dünyanın kültür ve eğilimleri” arasında bir köprü olmuştu.
Uzakları yakın eylemeye çalışıyor, birbirine sağır dünyaları birbirini dinler hale getirmek için çabalıyordu.
*
Allah rahmet eylesin.
Yazdığı şiirlerle sevgisini ifade ettiği Hz. Peygamber’in şefaatine nail olsun inşallah.
Paylaş