GENERAL İlker Başbuğ, hepimize "tank sesiyle uyanmak" duygusu yaşatan o haşin konuşmayı yaptığında...
Yani kaş çatıp el kaldırdığında...
En esaslı tepki, "Genç Subaylar RahatsızHareketi"ne karşı kurulan "Genç Siviller Rahatsız Hareketi"nden geldi...
"Genç" ve "sivil" kardeşlerimiz hemen sokağa fırladılar...
Ellerindeki "matrak" ve "cüretkar" pankart ile Orgeneral Başbuğ’a, "Bir kere o elini indir" diye seslendiler...
Bu eylemin mana ve ehemmiyeti şuydu:
Komutan konuşunca herkeslerin sus pus olduğu güzel ve yalnız memleketimizde, bir grup "zıpır liberal" genç, Genelkurmay Başkanı’na posta koyuyordu...
Ne acayipti...
Ne güzeldi...
* * *
Fakat gelin görün ki...
İşler "tıkırında" gitmedi...
"Tayyip Abileri", bu "genç" ve "sivil" kardeşlerimize çok fena bir kelek attı...
Tuttu, General’e canı gönülden destek verdi, "Bir kere o elini indir" demek yerine "Elini korkak alıştırma" dedi...
Bir de ne görelim?
Bizim "genç" ve "sivil" kardeşlerimiz ortadan toz olmasınlar mı?
Oysa...
"Kapatma davası" açıldığında ortalıktaydılar...
"Ergenekon" çıktığında ortalıktaydılar...
"General" konuştuğunda ortalıktaydılar...
"Darbe tehdidi"nde ortalıktaydılar...
"Hürriyet Treni"nde bile ortalıktaydılar...
Kısacası...
"General" elini kaldırdığında "Bir kere o elini indir" demeye cesaret eden bu kardeşlerimiz, "Tayyip Abi"leri gırtlağını patlatırcasına aleme nizam vermeye kalktığında "Bir kere o sesini alçalt" demeye cesaret edemediler...
* * *
Zaten ben bu "genç Siviller" hareketine oldum olası ısınamadım...
Benim bildiğim "delikanlı" muhalefet hareketi, Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona "Converse" marka spor ayakkabıyla gidilerek yapılmaz...
Muhalifsen ne işin var kardeşim Cumhurbaşkanı’nın eteğinde...
Ne yani?
Cumhurbaşkanı’nın "Sen ne güzel muhalefet yapıyorsun bakayım" diyerek yanağından makas aldığı adamdan "muhalif" mi olurmuş...
Muhalifsen...
Polis kovalayacak, gaz bombası yiyeceksin, sırtında her daim polis copunun izleri olacak, üç beş gün nezarette sürüneceksin, annen baban "Bizim oğlan anarşist olmuş" diye kaygılanacak, başın belaya girecek, takip edileceksin, adın polis kayıtlarına geçecek, içinden mahpushane çeşmeleri akacak, geleceğin kararacak, bir türlü iflah olmayacaksın...
Böyle "kumda oynar" gibi muhalefet mi yapılır birader?
Çarsancaklı’ya destek
İSTANBUL Barosu’nda seçim var...
Ben avukat olsaydım, oyumu "Hukukun Üstünlüğü Platformu"nun adayı Av. İ. Şadi Çarsancaklı’ya verirdim...
Çünkü... Birleşik Devletler’de Obama neyi temsil ediyorsa, İstanbul Barosu’nda Şadi Çarsancaklı onu temsil etmektedir...
Çünkü... Şadi Çarsancaklı, bir zamanlar yürüttüğü Mazlum-Der başkanlığı sırasında "vicdan sahibi adam" olduğunu fazlasıyla kanıtlamıştır...
Çünkü... Şadi Çarsancaklı, kimselerin aklına gelmeyen "yoksul avukatlar" meselesine dikkat çekecek kadar sınıfının bilincindedir...