Paylaş
Kafayı birazcık çıkardı... Hafiften aykırı gitti... Biraz heveskâr takıldı... Bir parça özeleştiri yapmaya kalktı... Biraz sarkastik bir hava edindi... Biraz kafasına göre gitmeye başladı...
Mahallenin “yaman zabitleri” anında...
“Vay! Demek sen de Ahmet Hakan’laşıyorsun ha!” diyerek postayı koyuyorlarmış...
* * *
Evet... Evet...
“Vay! Demek sen de Ahmet Hakan’laşıyorsun ha!” cümlesi, anahtar cümledir.
Bu tehditkâr cümlenin göndermeleri ise şunlardır:
O kadar ileri gitme yoksa bizim nefret imgemiz olursun...
O kadar heves etme yoksa seni aforoz ederiz...
O kadar sarkastik takılma yoksa geleceğin parlak olmaz...
O kadar aykırı gitme yoksa sana “itirafçı” muamelesi çekeriz...
O kadar kafayı çıkarma İsa’yı da, Musa’yı da sana küstürürüz...
O kadar diklenme yoksa bütün günahlarımızı senin üzerinden temize çekeriz...
O kadar çakma yoksa biz de kendi gazetelerimizden senin belinin altına çakarız...
* * *
Madem durum budur... Madem tehdit almış yürümüştür...
O zaman bizim eski mahallenin delikanlılarına birazcık cesaret aşılamanın vakti gelmiş demektir...
Ey delikanlılar!
Biri size “Vay! Demek isyan ediyorsun ha!” dediğinde isyan etmiyorsanız bile, inadına, tıpkı İsmet Abi gibi, “Evet, isyan” diye haykırın...
Biri sizin boynunuza “Ahmet Hakan” adlı bir kement bağlayıp, özgürlüğünüze ket vurmaya kalkıyorsa, meydan okuyarak, “Evet, Ahmet Hakan’laşmak istiyorum... Var mı diyeceğin?” diye verin karşılığı...
Sonra da Ahmet Hakan’a milim benzemeyen, bambaşka, özgün bir figür çıkarın ortaya...
Çünkü mesele “Ahmet Hakan gibi olma” meselesi değildir.
Mesele “özgür olma” meselesidir.
* * *
Bir kere “Ahmet Hakan’laşma” denilen belayı göze aldınız mı, artık sizi kimse tutamaz...
Mesela...
Cemaatinizin işlediği tüm günahlardan sorumlu olmak yerine bireyselleşip kendi özgün kimliğinizi inşa edebilirsiniz...
Mesela...
Humor duygunuzu sadece Hürriyet Gazetesi’ne yöneltmek durumundan kurtulup, mesela Cüppeli’yle falan da rahatça dalga geçebilirsiniz...
Mesela...
MÜSİAD’ın eski başkanı Erol Yarar’ın kilimli sedirlerine bakıp, “Bu mudur Müslüman burjuvazi?” diye kafa bulabilirsiniz.
Mesela...
Sıfır kompleksle hareket edip, “Kapitalistin başına Müslüman koyunca beni kandıracağını mı sandın Erol Yarar?” diye meydan okuyabilirsin...
Mesela...
Şaklaban, cahil, tetikçi, manyak gazete için “Vay be... Acilen müşahede altına alınması gereken adamların tümü aynı gazetede toplanmış” diye yazabilirsiniz.
Mesela...
Kendi aranızdan çıkan her türlü “kolpacı”ya, şöyle ağız dolusu “Kolpacı” diye haykırabilirsiniz...
* * *
Kimseye hesap vermek durumunda olmamak...
“Ama sen de fazla ileriye gidiyorsun” türünden korkutucu cümlelerden hiç etkilenmemek...
“Herkes senin iyice dejenere olduğunu düşünüyor” türünden ifadelere yüz vermek zorunda kalmamak...
Bütün bunlar da işin cabasıdır...
Davulcuya kaçan kızlar için 3 maddelik destek
Mademki Başbakan Tayyip Erdoğan, “Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya da zurnacıya...” dedi...
O halde biz de “Davulcuya ya da zurnacıya kaçan kızların çiğnenen onuru”nu kurtaralım:
BİR: Bir toplumda herhangi bir kız, kamu malına tamah edene kaçtığında “aferin” alıyor, davulcu ya da zurnacıya kaçtığında kınanıyor ise... O toplumda çürüme had safhaya çıkmış demektir...
İKİ: Fazilet sahibi olmak ile davulcu ya da zurnacı olmak arasında hiçbir irtibat yoktur... Nice davulcu ya da zurnacı vardır ki, nice muhafazakâr demokrattan çok daha faziletlidir...
ÜÇ: Asım Ekren hiç de kötü bir insan değildir... Onu şartlar o hale getirmiştir...
Paylaş