Kürtlerin hükümete öfkesinin yedi nedeni

Haberin Devamı

-BİR: Hükümetin IŞİD’e dolaylı ya da doğrudan destek olduğunu düşünüyorlar.

*

-İKİ: Hükümetin Türkiye Kürtleri ile Suriye Kürtleri arasındaki akrabalığı, yoldaşlığı ve yakınlığı görmezden geldiğine inanıyorlar.

*

-ÜÇ: Hükümetin Suriye’de bir Kürt yönetiminin kurulmasını engellemeye çalıştığı kanaatindeler.

*

-DÖRT: Hükümetin “Türkiye Kürtleri ile barış/Suriye Kürtleri ile savaş” stratejisi izleyebileceğini öngörüyorlar ve bunun kabul edilemez olduğunu savunuyorlar.

*

Haberin Devamı

-BEŞ: IŞİD benzeri örgütlerin sınırlardan içeri girmesine göz yumduğunu düşündükleri hükümetin, Kürtlerin sınırlardan içeri girmesine engel olduğunu söylüyorlar.

*

-ALTI: Hükümetin, ABD öncülüğündeki koalisyonun Kobani’deki IŞİD mevzilerini vurmasına engel olduğunu tahmin ediyorlar.

*

-YEDİ: Hükümetin ABD’nin IŞİD’e karşı Kürtlerle işbirliği yapmasına engel olmak için çaba sarf ettiğini düşünüyorlar.

*

(NOT: Başlıktaki “Kürtler” ifadesi, “Kürt Siyasi Hareketi” olarak okunmalıdır.)


Melih Bey, ‘Aylin’ demeyi bırak da ‘Mehmet’ de


MELİH Gökçek son günlerini Ankara’nın suyu hakkında ileri geri konuşan CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’yla mücadeleye adadı.

*

Haberin Devamı

Hakkını teslim edelim:
Gökçek bu mücadeleyi 6-1 önde kapadı.

*

Melih Gökçek tam zaferini ilan edecekti ki...
Sağlık Bakanlığı’nın kapı gibi raporu geldi. Sağlık Bakanlığı, Ankara’nın suyuyla ilgili araştırmasının sonuç raporunda diyor ki:
“Demir, nitrat, alüminyum, arsenik, perfringens, enterokok, eschericis coli ve koliform bakteri parametreleri yönünden insani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmelikte belirtilen sınır değerlere UYGUNSUZ ve serbest klor düzeyinin YETERSİZ olduğu saptanmıştır.”

*

Bakalım Melih Bey, Aylin Nazlıaka’yı hedefe koyup “Aylin, Aylin, Aylin...” diye tutturduğu gibi...
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu hedefe koyup...
“Mehmet, Mehmet, Mehmet...” diye tutturabilecek mi?

Haberin Devamı


Sezen Aksu’nun ‘öküz’ çıkışı üzerine


SEZEN Aksu sahnede şöyle demiş:
“Bizi örteceğinize siz nefsinize sahip çıkın öküzler.”

*

Sezen Aksu’nun bu çıkışıyla ilgili düşüncelerimi adım adım aktarıyorum:

*

-“Öküz” demeyeydi daha iyi olurdu. Keşke demeseydi.

*

-“Nefsinize sahip çıkın” meselesine gelince: Kutsallığın tek nedeni olmaz, birçok nedeni olur. “Başörtüsü”nün de tek nedeni, “azgın erkek nefislerini dizginlemek” değildir. Ancak kutsalların başka nedenlerini ve hikmetlerini ıskalayanlar, “Bizi örteceğinize siz nefsinize sahip çıkın” diyebilirler. Sezen Aksu’nun temel sorunu buradadır.

*

-Sezen Aksu, “özgürlük düşmanı” biri değildir. Başörtüsü özgürlüğünü desteklemektedir. Onun itiraz ettiği konu: Küçük çocukların başörtüsü takabilmesine getirilen serbestidir. Bu serbesti tartışmalıdır. Buna itiraz edenler çıkabilir. Buna itiraz etmek, başörtüsü düşmanlığı yapmak değildir. Buna itiraz edenlere, yetişkinlerin başörtüsü takmalarına yasak getirilmesini savunanlara yapılan muamele yapılamaz.

*

Haberin Devamı

-Sezen Aksu’nun vaktiyle “Yetmez ama evet” demiş olmasının tek bir nedeni vardır: Özgürlüklerin genişletilmesine katkı sunmak... O “Yetmez ama evet” demiştir ama özgürlükler genişlememiştir. Sezen Aksu’nun bu konuda yanılmış olması, onun ayıbı değil, onu yanıltanların ayıbıdır. Bu nedenle Sezen Aksu, bugünkü iktidarın herhangi bir uygulamasına her itiraz ettiğinde “Sen sus bakalım yetmez ama evetçi” diye çemkirmek, hiç yakışık almamaktadır.


‘İşte paralelci yargıçlar’ diye manşet atabilmek

SABAH gazetesi, HSYK’ya aday olan bazı yargıçların fotoğraflarını basmış, üstüne de “İşte paralelci yargıçlar” manşetini atmış.

*

Eğer bu manşet haber doğruysa...
Durum vahim.
Eğer bu manşet haber yalansa...
Durum daha vahim...

*

Haberin Devamı

Haber doğruysa...
Yani her biri yargının en önemli makamlarını işgal eden bu yargıçlar, gerçekten de “paralelci” iseler...
HSYK’ya seçilmeseler dahi “paralel bir örgüt”ün adamları ya da kadınları olmaya devam edecekler.
Bu durumda biz bu yargıçlardan nasıl adalet bekleyeceğiz?
Yazık değil mi bize, yazık değil mi topluma?

*

Haber yalansa...
Yani her biri yargının en önemli makamlarını işgal eden bu yargıçlar, “paralelci” falan değillerse...
Memlekette yayın yapan büyük bir gazete tarafından nasıl oluyor da “paralelci” ilan edilebiliyorlar?
Bu yapılan korkunç bir itham, korkunç bir yaftalama, korkunç bir iftira olmuyor mu?
Memleketin adalet dağıtan yargıcını “paralel örgüt elemanı” olarak sunmaya nasıl cüret edilebiliyor?

*

Nerede bu devlet?
Nerede bu Bekir Bozdağ?


MUSTAFA İSLAMOĞLU’NDAN ‘IŞİD’ ANALİZLERİ:


İki konu, iki yorum daha


Ezidilerin ibadet yerlerini yıkıyorlar, türbeleri bombalıyorlar, hatta camileri bombalıyorlar. Neden yapıyorlar bunu?

MUSTAFA İSLAMOĞLU: Ben şirki çağrıştıran her şeye karşıyım. Türbelerin paralel Kâbe yapılmasına karşıyım. Böyle düşündüğüm halde türbe bombalamak, karşıt mezhebin camisini, diğer dinin ibadethanesini bombalamak da neyin nesi diye soruyorum. Hac Suresi’nin 41. ayeti tüm mabetlerin dokunulmaz olduğunu belirtir. Teker teker sayar mabetleri... Havraları, kiliseleri, manastırları... Kuran bir dokunulmazlık sağlıyor bu mabetlere... Elini vuramazsın bunlara...

*

Türbe bombalamanın arkasında ne var?

MUSTAFA İSLAMOĞLU: Bunun arka-planında harici Selefilik, tekfirci Selefilik var. Lafızcılık var. Rivayet kültürü var. Türbe bombalamak esasen bölgede bir arada yaşama iradesini bombalamaktır. Çünkü Şia kültürüne sahip olan insanlar, bu tür yerleri kendi evlerinden bile daha aziz ve kutsal biliyorlar... Ben İslam ümmetinin bir daha bir araya gelmemesi üzerine planlar yapsam, bu insanlara büyük paralar verirdim. IŞİD’in iki tarafın da saygı duyduğu yerleri bombalanmasının sonucu bu olur.

Hırsızın da suçu var

Mustafa İslamoğlu’na göre IŞİD ve benzerlerinin ortaya çıkmasında küresel egemen güçlerin de payı var.
İşte İslamoğlu’nun bu konudaki sözleri:

*

“Küresel egemen güçler bir yeri işgal ettikleri zaman orada bir mağduriyet psikolojisi yaratılıyor. Bu duyguyu istismar edenler çıkıyor. Örgütler oluşuyor. Bazen kendiliğinden oluşuyor bu örgütler, bazen de oluşturuluyor. Oluşturulması da şöyle oluyor: Önce oluşturuluyor, sonra kullanılıyor, en sonunda kullanılanlar, efendilerine rest çekiyorlar. Hırsızın da suçu var yani”.

Yazarın Tüm Yazıları