Köpekleri antipatik gösteren hareket

Şöyle bir baktım.

Acaba bu saçmalığı hangi kontekste yaptı diye.

Bir şey bulamadım.

*

Amacı “kıyılır mı bu güzelliklere” türü bir mesaj vermekse...

Bu tür saçma şovlarla bırakın amacına ulaşmayı, tam tersi bir etki yaratır.

*

Çünkü koltuğuna oturttuğu köpek, halkın bir bölümünün şikâyet ettiği türden çeteleşmiş ve saldırganlaşmış bir sokak köpeği değil.

*

Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nda bir sosyete köpeği vardır.

“O bir küçük hanfendi” repliğiyle meşhur olmuştur.

Lal Denizli’nin koltuğuna oturttuğu köpek, daha çok ona benziyor.

*

Neyse... Neyse...

Asıl mesele burası değil.

Şurası:

*

Çeşme Belediye Başkanı olarak Lâl Denizli...

Bu tür şovlar yapmak yerine...

- Sokak köpekleri sorunu için çözümler geliştirmeli.

- Açtığı barınakların fotoğraflarını paylaşmalı.

- Başlattığı kısırlaştırma seferberliğinden haberler vermeli.

*

Yeryüzünün en sevimli yaratıklarının, bu tür sevimsiz paylaşımlarla antipatik hale getirilmesine isyan ediyorum.

*

Köpekleri sevdiklerini söyleyenler, köpekleri gerçekten seviyorlarsa...

- Saçmalamaktan vazgeçmeliler.

- Meydan okumayı bırakmalılar.

- “Beni de uyutun” tarzı mübalağalardan uzak durmalılar.

- Çözümcü olmalılar.

- Köpeklerden şikâyet edenleri anlamaya çalışmalılar.

- Köpeklerin sevimliliğini gölgeleyecek şovlardan kaçınmalılar.

İYİ BİR FİLMDE OLMASI GEREKEN 3 ŞEY

1- Zeki ve kültürlü bir seri katil.

2- En az seri katil kadar zeki bir dedektif.

3- Seri katilin hiç tahmin edilmeyen kişi çıkması.

ÖNERİLEN DETOKSLAR

- TELEFON DETOKSU: Önce iki saatle başlayın. Sonra dozu biraz daha arttırın. En sonunda tam güne çıkın.

*

- SOSYAL MEDYA DETOKSU: Önce takipçi sayısını azaltın. Sonra sessize almalara başlayın. En sonunda selam bile vermeyin.

*

- İNSAN DETOKSU: Önce kalabalıklardan uzaklaşın. Sonra arkadaş sayınızı yediye indirin. En sonunda iki sağlam arkadaşla yola devam.

*

- İLİŞKİ DETOKSU: Önce “Sen benim için fazla iyisin” deyin. Sonra ufaktan kaybolmaya başlayın. En sonunda çekip gidin.

ERSAN ŞEN’İN BAŞINA GELENLERİN NEDENİ

ERSAN Şen, depremde yıkılan binalardan birinin müteahhidinin avukatı olmuş.

Yurtdışına kaçan müvekkilini, canla başla savunmuş.

Adliye çıkışında ise depremzedelerin şiddetli protestosuyla karşılaşmış.

*

Ne diyeceğiz bu olayla ilgili olarak?

“Herkesin savunulmaya hakkı vardır” mı diyeceğiz?

“Bir avukat, müvekkili nedeniyle suçlanamaz” mı diyeceğiz.

*

Normalde bunları dememiz gerekir.

Ama konu Ersan Şen olunca...

Diyemiyoruz.

Ya da demek içimizden gelmiyor.

*

Çünkü Ersan Şen, yıllardır ekranlarda her konuda ahkam kesti.

*

Bağırdı çağırdı. / Polemiklere daldı. / Taraf oldu. / Polemiklere girdi. / Racon kesti. / Doğrusu budur diye hüküm verdi. / Taraf oldu. / Siyaset yaptı. / İnsanlık dersleri verdi.

*

Böylece ortaya “çok meşhur bir avukat” çıktı.

*

Çok meşhur avukat olmanın avantajları olduğu gibi dezavantajları da olur.

*

Depremzedelerin Ersan Şen’e gösterdikleri tepki, işte bu dezavantajlardan biridir.

İNGİLİZ GAZETECİNİN HÜRRİYET’E ANLATTIĞI MOURİNHO PORTRESİ

İNGİLİZ basınından bir isim Matt Barlow.

Dünkü Hürriyet’te yakından gözlemlediği ve iyi bildiği Mourinho’nun bir portresini çizdi.

*

Dört şey söylüyor Mourinho hakkında:

*

- BİR: Yapacağı basın toplantıları büyüleyici olacaktır.

*

- İKİ: Futbolcularına kazanma zihniyetini aşılayacaktır.

*

- ÜÇ: Taraftarların ve oyuncuların çıkarları için savaşacaktır.

*

- DÖRT: Rakipleriyle, hakemlerle ve federasyonla tartışma çıkaracaktır.

*

Dördüncü maddeye dikkat:

Rakiplerle, hakemlerle, federasyonla tartışma çıkaracaktır.

*

İki soru var aklımda:

*

- BİR: Ali Koç, kendini feci şekilde işlevsiz hissetmez mi?

*

- İKİ: Mourinho’nun tarzı, biraz Fatih Terim tarzını andırmıyor mu?