Paylaş
1- MEĞER NE DE HIRSLIYMIŞ
İLK döneminde “siyasi hırstan arınmış” biri izlenimi veriyordu. Başarısız olursa bırakıp gidecek gibiydi. Böyle başladı ama maalesef böyle gitmedi. Yenildikçe yenildi. Her yenilgide daha da yapıştı koltuğa. Öyle bir yapıştı ki rahmetli Baykal bile böyle yapışmamıştı. Artık şunu hepimiz çok iyi anladık: Koltuk için sonuna kadar vuruşacak ve asla bırakmayacak.
2- NEREDE USTA NEREDE ACEMİ
OY alamıyor. Halkı ikna edemiyor. Partisini büyütemiyor. Organizasyon gücü yok. Oyun planı kuramıyor. Halkı tanımıyor. Yani bu alanlarda muazzam bir acemi. Fakat parti içi dengelere hâkim olma konusunda, olası rakiplerini ekarte etme hususunda, delege melege olaylarını kendine göre belirleme işinde müthiş bir usta. Belki de bu yüzden başkanlıktan gidişi çok zor olacak.
3- BENİ FENA YANILTTI
SEÇİM kampanyasını yürütürken şöyle düşünmüştüm: Galiba siyasi hayatının son hamlesini yapıyor. Kazanırsa büyük bir zaferle taçlandıracak bu işin sonunu. Kaybederse “Elimden gelenin fazlasını yaptım. Şartlar hiç bu kadar uygun olmamıştı. Ama olmadı. Benden bu kadar. Hakkınızı helal edin” diyerek veda edecek. Sanırım fena yanıldım. Çünkü görüyorum ki vedayı aklının ucundan bile geçirmiyor.
4- KARMAKARIŞIK BİR KİŞİLİK
BELİRLİ bir Kılıçdaroğlu imgesi yok zihnimde: Mütevazı bir zarafet de var bu imgenin içinde, “Tıpış tıpış oy vereceksiniz” yaklaşımı da... Kucaklayıcı imge aniden aksi bir boykotçu imgesine dönüşebiliyor. Ilımlı üsluptan en şiddetli üsluba geçiş hızı baş döndürücü. “Rol yapmaz, yapamaz” izlenimi verirken birden ajansların yönlendirmesine sonsuz açık hale gelebiliyor. “Hangisi gerçek Kılıçdaroğlu?” sorusuna maalesef bir yanıt veremiyorum.
KENDİ KENDİNİ AŞINDIRAN ADAM: EKREM İMAMOĞLU
- Top önüne gelmişti. Aday olmak için müthiş bir fırsat yakalamıştı. Çıkacak, “Benim bu ülkeye yapacaklarım var” diyecek ve aday olacaktı. Yapmadı. Buradan biraz aşındı imajı.
*
- Risk alamamak, risk almaktan kaçınmak, sağa sola bakmak, kararsız kalmak... Bir lider adayı için çok korkunç bir durumdur. Meydan okumadan, risk almadan, göz karartmadan olmaz. Bu da aşındırdı biraz.
*
- Kılıçdaroğlu için çok çalıştı. Varını yoğunu koydu ortaya. Meydanlara çıktı. Kendi adını sürdü meydanlara. Elinden gelenin fazlasını yaptı. En aşırı şeyleri söyledi. Ve kazanılamadı. Bu da aşındırdı.
*
- Seçimin ilk turunun gecesi Mansur Yavaş’ı da yanına alarak çevirdiği müsamere, zihinlere kazındı. Kendisine güvenen milyonları boşa düşürdü. Bir güven sarsılmasına yol açtı. Bu da darbe vurdu imaja.
*
- Geldik bugüne... Hâlâ açık konuşmuyor, ima ediyor. Hâlâ meydan okumuyor, her tarafa çekilecek sözler söylüyor. Hâlâ “Yetti artık” diyemiyor, metaforlara sığınıyor. Hâlâ... Hâlâ... Buradan da aşınıyor imaj.
KABİNE... TEK CÜMLELİK KİŞİSEL SAPTAMALAR
Belli ki köklü, esaslı, radikal bir değişiklik olacak kabinede. Herkesin tahmini aynı: Yeni kabinede belki iki ya da üç isim kalabilir. Ancak şurası açık: Çok büyük bölümü gidecek. Madem gidecekler, o zaman haklarında birer cümlelik veda saptamaları yapmanın tam zamanı. Bunları başarı ya da başarısızlık açısından değil, tamamen kişisel çağrışım olarak okuyun lütfen.
- FUAT OKTAY: Devlet adamı vakarı.
- SÜLEYMAN SOYLU: Siyasi yönü ağırlıklı, en elektrikli bakan.
- MURAT KURUM: Diyaloğa sonsuz açık ve karınca gibi çalışkan.
- MUSTAFA VARANK: Üslubuyla, esprileriyle, koşturmasıyla hep genç.
- FATİH DÖNMEZ: Temkinli, ciddi bir mühendis.
- VAHİT KİRİŞÇİ: Yusufeli Barajı’nı anlatışı unutulmaz.
- DERYA YANIK: Aşırı muhalifler ile ağır muhafazakârların ortak hedefi.
- VEDAT BİLGİN: Gürültüsüz patırtısız çözümlerin odağı.
- MAHMUT ÖZER: Başta okul öncesi olmak üzere eğitimin sessiz devrimcisi.
- FAHRETTİN KOCA: Pandeminin starı, şehir hastanelerinin efendisi.
- MEHMET ERSOY: Hem turizmde hem kültürde çığır açan isim.
- BEKİR BOZDAĞ: Aşırılıklardan arınmış bir ağırbaşlılık.
- NUREDDİN NEBATİ: Renkli, tartışmalı, cerbezeli.
- MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: Göğüs kabartan bir polemik gücü.
- MEHMET KASAPOĞLU: Sporda, gençlikte sonsuz kucaklayıcı.
- HULUSİ AKAR: Kabinenin en itimat telkin eden ismi.
- ADİL KARAİSMAİLOĞLU: Metro, yol, köprü denilince akla adı gelen.
- MEHMET MUŞ: Hep sessiz, hep sakin, hep içe kapalı.
KABİNE LİSTELERİ UÇUŞUYOR WHATSAPP GRUPLARINDA
Bu listelere şöyle yaklaşmak lazım:
*
- Alayı yakıştırma. Hiç kimse ama hiç kimse işin tam doğrusunu bilmiyor.
*
- Bir tür seçim öncesi anketine benziyor bu listeler. Bazıları fena çuvallayacak yani.
*
- Şu da unutulmasın: Birileri isimlerini geçirmek için bu tür listeleri yayıyor olabilir.
*
- Temennilerini olgu gibi yazanlar var. Temenni ile olgu arasında uçurum olursa şaşırmayın.
*
- Şunu unutmayalım: Esas liste Erdoğan’ın kafasında ve kimseyle paylaşmış değil.
ŞAKAYSA... CİDDİYSE...
SÖYLEDİKLERİNİN hiçbiri gerçekleşmemiş. Tahminleri tutmamış. Analizleri iki seksen yatmış. Buna rağmen yılmıyorlar. Uzun, upuzun yazılar döşeniyorlar. Dur bir okuyayım diyorum.
*
Okuduklarım şöyle şeyler:
*
Erdoğan istediğini alamadı. Öfkeli, morali bozuk. Tam olarak kazanmış sayılmaz. Tamam zafer ama bilmem ne zaferi.
*
Tam şaka sayıp güleceğim, birden ciddi olduklarını görüp daha fazla gülüyorum.
YEREL SEÇİM SÖZÜNÜ İŞİTTİĞİM ANDA
ÖNÜMÜZDE yerel seçim varmış. Ona hazırlanmak lazımmış. Kılıçdaroğlu, yerel seçim nedeniyle istifa etmezmiş. AK Parti, büyükşehirlerde ne yapacakmış? Muhalefet HDP ile ittifaka mecburmuş.
*
Vay arkadaş!
Bu ne hızdır, bu ne aceledir? Bu ne bitmek tükenmek bilmeyen seçim aşkıdır... Kocaman bir seçim geçirmişiz.
Yetmemiş, ikinci tur diye bir seçim daha geçirmişiz.
Yenilenler yenildiklerinin, yenenler yendiklerinin tam olarak bilincine bile varamamış.
Yerel seçim geliyor da yerel seçim geliyor.
Gerçekten vay arkadaş!
*
İki dizi izleyelim, üç filme gidelim. Kısa bir mola verelim. Azıcık tatil yapalım. Üç beş yemeğe çıkalım. Sahilde turlayalım.
Durun, Allah aşkına az durun.
BOŞANMALARI BİLE SIKICI
TÜRKİYE’nin en sıkıcı çiftiydi Mehmet Aslantuğ - Arzum Onan çifti.
Yani tabii benim izlenimim buydu. Dışarıya yansıttıkları hallerine bakarak böyle düşünüyordum.
*
Boşandılar.
El ele gelmişler mahkemeye. El ele çıkmışlar mahkemeden. Hiçbir şey olmamış. Sıfır atraksiyon. Ağır akan bir sanat filmi gibi. İnişsiz çıkışsız, dümdüz bir çizgi gibi.
*
El ele mahkeme fotoğraflarına bakarken ben daraldım valla.
Paylaş