Paylaş
Maşallah çok gayretli...
Günde sekiz sefer fetva yayınlıyor.
*
“İkimiz de bir boydayız, biz nişanlıyız diye türkü çığırmak caiz değil” manasına gelecek fetvalar yayınlıyor.
“Yaz günü temmuzda sen terler, o da silerse... İkiniz de cehennemi boylarsınız” demeye getiren fetvalara ağırlık veriyor.
“Bir of çekmek suretiyle karşıki dağları yıkmak çok günah” şeklinde anlaşılacak yorumlar yapıyor.
“Al hançeri vur kadınım dersen gider imanının yarısı” türünden yaklaşımlar sergiliyor.
*
Fakat ne hikmetse bu “Diyanet”, bir gün olsun...
“Allah tecavüze kalkışanın bin belasını verir” demiyor.
“Sapık adamın bırakın Müslümanlığı insanlıkla bir alakası kalmaz” demiyor.
“Minibüste yolculuk yapan genç bir kadını tecavüz edip yakanlar, cehennemin yedi kat dibini boylar” demiyor.
“Kadınlara tecavüz edip öldürenlere kıyamete kadar bütün melekler lanet yağdırır” demiyor.
*
Ne iş yahu ne iş?
Müslüman Müslüman’ı öldürünce sorun yok mu
ABD’de öldürülen üç Müslüman için ayağa kalkanlara soruyorum:
Müslümanların öldürdüğü Müslümanlar için neden ayağa kalkmıyorsunuz?
Neden onların hesabını sormuyorsunuz?
Neden bu katliamları mesele yapmıyorsunuz?
Yoksa sizin anlayışınıza göre...
Müslümanları ancak Müslümanlar mı öldürebilir?
Ne de şık kaçacaktı
ABD’de Üç Müslüman gencin hunharca katledilmesi üzerine...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Obama’ya şöyle seslendi:
Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz.
Tavrımızı ortaya koymak zorundayız.
Çünkü halk size oylarını verirken “benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın” diye veriyor.
*
Eğer...
Berkin öldürülmeseydi ve annesi yuhalatılmasaydı.
Roboski olmasaydı.
Ali İsmail dövülerek can vermeseydi.
Uğur Kurt, ibadethane bahçesinde polis kurşunuyla vurulmasaydı.
Yırcalı’da ağaçlar kesilmeseydi.
Soma’da, Ermenek’te işçiler katledilmeseydi.
Asansör faciası yaşanmasaydı...
Ve daha nice benzer olay yaşanmasaydı.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışı, çok süper, çok şık bir hareket olarak tarihe geçecekti.
Fakat, heyhaaat!
Çocukları eylemde kullanmak
28 Şubat’ta imam-hatip öğrencisi çocuklar, başörtüsü yasağına karşı eylem yaptığında...
Dönemin egemen medyası ve egemen şahsiyetleri parmak sallardı:
“Çocukları eylemlerde kullanıyorsunuz, bu olmaz”.
*
Bugünlerde “Laik ve bilimsel eğitim” için boykot eylemi yapılıyor.
Ve bugünün egemen medyası ve egemen şahsiyetleri parmak sallıyorlar:
“Çocukları eylemlerde kullanmayın, bu olmaz”.
*
Size bir şey söyleyeyim mi?
Dünün parmak sallayanları ile bugünün parmak sallayanları arasında mide bulandırmak bakımından zerre fark yok.
BEŞ ÖRNEK VAKA
Hakaret suçlamasıyla hayatları karartılanlar
ÖRNEK BİR:
İstanbul’da Mustafa Demircan adlı vatandaş, polislerle tartıştı. Bunun üzerine polisler, Demircan’ı gözaltına aldılar. Nezarethanede kötü muameleye maruz kalan Demircan için tutulan tutanağa “Cumhurbaşkanı’na hakaret etti” yazıldı. Demircan “Ben Cumhurbaşkanı’na asla hakaret etmem” dedi.
*
ÖRNEK İKİ:
Çukurova Üniversitesi öğrencisi Halit Meşe, polislerle münakaşa ettiği için gözaltına alındı. Polisler “bize hakaret etti” dediler. Halit Meşe, bu suçlama nedeniyle serbest kaldı. Polisler daha sonra “Bu sanık Cumhurbaşkanı’na hakaret etti” deyince Halit Meşe anında tutuklandı.
*
ÖRNEK ÜÇ:
İlter Boybeyi adlı bir vatandaş, Atatürk Havalimanı’nda harç pulu alırken polislerle tartıştı. Boybeyi gözaltına alındı. Polisin “suç olarak ne yazacağım” sorusuna diğer polis memuru, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret etti yaz” dedi. Boybeyi, şimdi Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılanıyor.
*
ÖRNEK DÖRT:
Düzce’de S.B. adlı vatandaş “araçları tekmelediği, mala zarar verdiği, polislere hakaret ettiği, Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği” gerekçesiyle mahkeme önüne çıkarıldı. S.B. adlı vatandaş tutuklandı. Ama sadece “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlaması nedeniyle...
*
ÖRNEK BEŞ:
Birleşik Haziran Hareketi’nden Onur Kılıç, Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle terörle mücadele ekipleri tarafından gözaltına alındı. Savcıya bile ifade vermeden çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Mahkeme, Onur Kılıç’ın tutuklanması için “ölçülü” dedi.
*
Bu beş örnek olayın bize anlattığı şudur:
Eskiden polisler, sevmedikleri adamların ceplerine eroin falan koyarlardı.
Yeni Türkiye’de bu iş, farklı bir yöntemle icra ediliyor.
Artık polisler, sevmedikleri adamlar hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret etti” diye tutanak tutuyorlar.
*
NOT: Yukarıdaki bilgilerin bir kısmını dünkü Yeni Şafak’tan, bir kısmını ise Bugün’de yazan Orhan Kemal Cengiz’in köşe yazısından aldım.
Paylaş