Paylaş
Hiç de inanılacak gibi olmayan Kabataş yalanına inanabilirdik.
*
İnanabilirdik.
-Üstleri çıplak yüze yakın erkeğin varlığına...
-Deri eldivenlere...
-Sado-mazo kılıklı yüz kişinin güpegündüz İstanbul’un ortasında sırf başörtülü diye bir kadına saldırdığına...
-Deri eldivenli, üstleri çıplak kişilerin kadının bebeğini alıp fırlattıklarına...
-Cinsel organa dair söylenene...
-İdrarların döküldüğüne dair anlatılana...
Hepsine ama hepsine inanabilirdik.
*
Ama inanmıyoruz.
İnanmıyoruz çünkü...
“Görüntüsü var, izledik, felaketti” dedikleri halde bir saniyecik bir görüntüyü bile ortaya koyamadılar.
O var olduğunu söyledikleri görüntüyü yargının, polisin, savcının önüne getiremediler.
Apaçık yalan söylediler.
*
Kabataş’ı yalan kılan...
“Kadının beyanı” değildir.
*
Kabataş’ı yalan kılan...
“Görüntüsü var, izledik, felaketti” diyenlerin, “Hani görüntü, nerede, hadi çıkar görüntüyü” denmesi karşısında apışıp kalmalarıdır.
*
-“Görüntü var, izledik” demeselerdi.
-“Görüntüler çıkacak ortaya” demeselerdi.
-“Görüntülerde her şey ortada” demeselerdi.
-“Her şey görüntüyle sabit” demeselerdi.
Mantığın sınırlarını zorlayan o yalana bile, “Kadının beyanı esastır” ilkesi gereğince inanmak zorunda kalacaktık.
*
Ama gelin görün ki...
Kocaman bir hata yaptılar, kendi kendilerini ele verdiler.
“Görüntüsü var, yakında çıkacak” dediler.
Görüntüler çıkmadığı gibi...
Tam tersi görüntüler çıktı.
Ve böylece...
Mumları ancak yatsıya kadar yanabildi.
*
Allah büyüktür.
-Yalancıların yalanlarını kafalarına geçirecek kadar büyüktür.
-Yalancıların kendi yalanlarını kendi elleriyle yıkmalarını sağlayacak kadar büyüktür.
-Yalancıya vahim hatalar yaptıracak kadar büyüktür.
Cumhurbaşkanı Nihat Doğan’a da gürlemeli
-DANS eden milletvekiline laf ediyor.
-Feministlere laf ediyor.
-Muhalefet liderine laf ediyor.
-Kadın gazeteciye laf ediyor.
-Magazin âlemine laf ediyor.
Ve fakat sıra Nihat Doğan denilen şahsa gelince...
Tık yok.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nihat Doğan’a da gürlemelidir.
*
Çıkıp şöyle demelidir Cumhurbaşkanı:
*
“Tecavüze mini eteği bahane yapıyorsun. Be hey akılsız! Be hey sersem! Geçen yıl İstanbul’da başörtülü bir kızımız evinde tecavüze uğrayıp hunharca katledilmedi mi? E bak, burada mini etek yok ama tecavüz var. E bak, burada mini etek yok ama cinayet var. Buna ne diyeceksin be hey ahmak! Mini eteği falan bir tarafa bırak da sen önce nefsine hâkim ol! Bir besmele çek. Bir Fatiha oku... Be hey kaba softa taklidi yapan ham yobaz!”
Her yerde şiddet var
-MİLLETVEKİLLERİ birbirlerinin kafasına tokmak atıyor.
-Meclis’te kan akıyor.
-Liderler sözel şiddet uyguluyor.
-Dükkânının camına kartopu atıldı diye esnaf adam öldürüyor.
-Erkeklerin eli kadınlara kalkıyor.
*
Kısacası...
Her yerde kar yok.
Her yerde şiddet var.
Aylin Nazlıaka’nın yaptığı densizliktir
GENCECİK bir kadın öldürülmüşken...
Cenaze evinden feryatlar yükselirken...
Protesto mahiyetinde de olsa dans edilmez.
*
Cenaze evinde yas varken...
Gözlerden yaşlar akarken...
Kaybedilene yürekler yanarken...
Hangi gerekçeyle olursa olsun...
Dans edilmesi tek kelimeyle densizliktir.
*
Bu AK Partili de yapsa böyledir, CHP’li yapsa da böyledir.
Densizlik densizliktir.
Densizliğin partisi falan olmaz.
Demedi demeyin
ŞU yazdıklarımı kesin ve saklayın.
*
Şöyle olacak:
-Güvenlik paketini geçirecekler.
-Böylece polisin silah kullanma yetkisi olağanüstü artacak.
-Polis her türlü eylemde silah kullanıp gösterici öldürecek.
-Hükümet de silah kullanıp gösterici öldüren polisler için “Paralelci polisler” diyecek.
*
Kesin ve saklayın bu yazdığımı.
İleride çok lazım olacak.
Meclis tokmağı molotoftan da tehlikeli
“İÇ Güvenlik Yasası”yla...
Eylemlerde bilye, sapan falan bulundurmak da “büyük suç” kapsamına alınıyor.
*
Artık bunlara bir de “Meclis tokmağı” eklenmeli.
“Meclis tokmağı” da yasayla “büyük suç” kapsamına alınmalı.
*
Belki böylece milletvekillerinin kafasının yarılmasının önüne geçilebilir.
Paylaş