Paylaş
-Başörtülü bir kadına saldırdığını...
-Cinsel tacizde bulunduğunu...
-Bebeğini yerlere çarptığını...
-Kadının ve bebeğin üzerine işediğini...
Söylediniz.
*
Yetinmediniz...
-“Bunun görüntüsü var” dediniz.
-“Biz izledik, korkunçtu” dediniz.
-“Yakında görüntüler ortaya çıkacak” dediniz.
*
Ancak...
Bırakın 70 kişiyi, bırakın 60 kişiyi, bırakın 7 kişiyi...
Üstü çıplak, deri eldivenli tek bir kişinin bile...
Tek bir fotoğraf karesini ortaya koyamadınız.
-Çocukların bile elinde fotoğraf çeken telefonlar bulunduğu halde bunu yapamadınız.
-En ücra köşelerdeki en kıytırık tuhaflıkların bile fotoğraflarının anında sosyal medyaya düştüğü gerçeği ortadayken bunu yapamadınız.
*
Üstelik...
O gün o saatte Kabataş’ta çekilen görüntüler de ortaya çıktı.
Çıkan görüntülerde...
İddia ettiğiniz türden bir olayın kırıntısı bile yoktu.
*
Kısacası...
-Milleti birbirine düşürebilecek çaptaki korkunç yalanınız yıkıldı.
-İçsavaş çıkarma potansiyeli taşıyan korkunç oyununuz bozuldu.
-Egemen güce azıcık moral aşılamak maksatlı büyük sahtekârlığınız gün gibi aşikâr oldu.
-Bir topluluğa attığınız büyük iftira ortaya çıktı.
*
Şimdi size düşen...
-Laga luga yapmadan...
-Gargaraya getirmeden...
-“Ama ben görüntü var demedim ki” türü kurtarma çabalarına tenezzül etmeden...
-“Ama biz Zehra’nın yalancısıyız” diyerek büyük yalanın sorumluluğunu sadece tek kişinin boynuna yüklemeden...
Bu yalanla hesaplaşmaktır.
*
İstifa mı edersiniz... Özür mü dilersiniz... Yüzünüzü mü kızartırsınız... Yüreğinizi mi sıkıştırırsınız... İçtenlikli pişmanlıklar içine mi girersiniz... Kabataş’ta gösteri mi yaparsınız... “Yargılanmak istiyorum” diye pankart mı açarsınız...
Artık tıynetinize kalmış.
Ne iş?
-MERKEZ Bankası’na vurdukça... Dolar yükseliyor... Ve bu bir gelenek haline geliyor... Ne iş?
*
-IŞİD kendisine “barbar” dendikçe... Eli biraz daha yükseltip arkeoloji müzesinde baltayla heykel yıkıyor... Ne iş?
*
-Ucuza doğalgaz anlaşması yapılıyor... Ancak ucuzluk halka milim yansımıyor. Ne iş?
*
-Sümeyye Erdoğan’a suikast iddiasıyla ilgili olarak savcılık belge istiyor, “belge” olarak gazete haberi gönderiliyor... Ne iş?
*
-AK Parti’de üç dönem kuralıyla anlı şanlı isimler Meclis dışı kalıyor, CHP’de bin yaşındaki Önder Sav aday adaylığını açıklıyor... Ne iş?
*
-Cemre düşüyor... Kimse alıp başını gitmek istemiyor... Ne iş?
Beşiktaş yenince
-ÇARŞI’nın gözü aydınlanır.
-Emekçinin göğsü kabarır.
-Yiğitler moral yükseltir.
-Şükür namazı kılınır.
-Mazluma selam çakılır.
-Zalime okkalı bir tokat atılır.
-Yoksula umut aşılanır.
-Berkin’in ruhu şad olur.
VEFAT YILDÖNÜMÜ VESİLESİYLE
Erbakan siyasetinin beş özelliği
-BİR: Şartlar ne olursa olsun... Siyasi dilindeki nezaketi zerre kadar olsun bozmazdı.
*
-İKİ: Hangi durum söz konusu olursa olsun... Herhangi bir Müslüman ülkeyi asla hedefe koymazdı.
*
-ÜÇ: Karşısındaki kim olursa olsun... Saygılı davranışında milim oynama olmazdı.
*
-DÖRT: Seçimde kaç oy alırsa alsın... Milletin tamamını kucaklama mesajını asla ihmal etmezdi.
*
-BEŞ: Kulaklar ne kadar sağır olursa olsun... Karşısındakini ikna edebileceğinden hiç kuşku duymazdı.
TRT’nin “Diriliş/Ertuğrul” dizisine dair birkaç tez
-EVET, bir hamaset var ama en azından o hamaset muhteşem bir görsellikle ve paraya kıyılmış bir prodüksiyonla destekleniyor.
-Evet, devletin bugünkü ideolojik duruşuna hizmet ediyor ama en azından oyunculuklar çok iyi... (Bakınız: Tapınakçıların casusu Esma adını kullanan Eftelya karakteri.)
-Evet, bir gazlama yapılıyor ama oluşturduğu atmosfer, renkler, kareler falan gayet iyi. (Eline sağlık görüntü yönetmeni.)
-Evet, Malkoçoğlu ve Kara Murat filmlerinin propagandist ruhunu koruyor ama en azından uzaklardan bir yerden uçak geçmiyor ve oyunculardan biri kolunda saat unutmuyor.
-Evet, Batı’da çekilen tarihi dizilerin azıcık gerisinde ama Batı’daki tarihi dizilere ilk kez bu kadar yaklaşma söz konusu...
-Evet, tarihi gerçeklerle birebir örtüşmüyor ama entrikalı, soluk kesen ve takibi mecbur bırakan senaryosu muhteşem...
-Evet, efektlerde bazen küçük acemilikler ortaya çıkıyor ama müziği bir harika... (Alpay Göltekin’e kocaman bir alkış.)
Paylaş