Paylaş
Bana demediğini bırakmamışsın.
Niye bozuluyorsun ki? İtirafçı değil misin?
*
Bu terör örgütüne tam 30 yılını verdiğin halde...
30 yıl boyunca “Aman hocaefendim, canım hocaefendim” diye inlediğin halde...
Bu örgütün gazetesini yönettiğin halde...
Bu örgütün propagandasını yaptığın halde...
17/25 Aralık’tan sonra bile örgüt adına yazılar yazıp “Boğazımızı sıkan eli tutmayalım mı?” dediğin halde...
Bir ara bu örgütün sözcüsü olarak algılandığın halde...
Bugün kimse sana dokunmuyorsa bunun tek nedeni senin itirafçı olmandır.
*
Bank Asya’ya üç kuruş para yatıranlar bile işinden olacak...
Zaman gazetesinde üç gün çalışmış olanlar bile kodese tıkılacak...
Aranan şahısların babaları, anneleri, kardeşleri bile tutuklanacak...
Ama 30 yılını örgüte vermiş senin gibi bir adam el üstünde tutulacak.
Bunun senin itirafçılığınla mümkün olabildiğinin farkında değil misin Hüseyin Gülerce?
*
Seni televizyonlara çıkarırken, seninle röportajlar yaparken, sana kulak verirken...
Tek amacımız var: Terör örgütüyle geçirdiğin 30 yıllık süreçle ilgili itiraflarını dinlemek.
30 yıl bir terör örgütünün tam göbeğinde yer aldığı halde örgütün amacını, yapısını ve hedeflerini kavrayamamış bir idrak yoksununa, “kanaat önderi” muamelesi çekecek değiliz herhalde.
‘ERDOĞAN CEPHELEŞTİRMEDEN KAZANIYOR’ TEZİ ÇÖKMÜŞTÜR
YAPILAN ciddi tüm kamuoyu araştırmalarında...
Açıkça görülen şudur:
15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek yüzde 50’den yüzde 60’a çıkmış durumda.
*
15 Temmuz’dan sonra nasıl bir Erdoğan portresiyle karşı karşıyayız?
Muhalefeti hesaba katan...
Birleştirici unsurları ön plana çıkaran...
Cepheleştirme girişimlerini önlemeye çalışan...
Toplumun tüm kesimlerini kucaklama gayretinde olan...
Bir Erdoğan portresi...
*
İşte bu Tayyip Erdoğan’a destek yüzde 60 seviyesinde...
*
“Erdoğan cepheleştirmeden kazanıyor, kutuplaştırdıkça kendi tabanını bir arada tutuyor, cepheleştirdikçe yüzde 50’yi cebinde tutuyor” diye çok bilinen bir tez var ya... Erdoğan’ın cepheleştirmediği zaman daha çok kazandığını ortaya koyan bu sonuç, işte bu tezi çökertmiştir.
FETULLAH GÜLEN, BATI MEDYASINDA NASIL ANILIYOR
BASIN Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün yaptığı bir çalışmaya göre...
Batı medyasında Fetullah Gülen için şunlar deniliyormuş:
Gönüllü sürgündeki imam...
Tatlı dilli, ılımlı vaiz...
Nüfuzlu muhalif.
Pensilvanya dağlarında yaşayan hasta ve yaşlı adam.
Dinler arası diyalog mesajı veren.
Ruhani lider, karizmatik din adamı.
*
Türkiye, Fetullah Gülen’i Batı’ya öyle bir anlatmalıdır ki...
Batı medyasında Fetullah Gülen için...
Sinsi bir teröristbaşı...
Gözünü kırpmadan tanklarla insan ezdiren adam...
Kendisine bağlı uyuyan hücreler oluşturmuş bir riyakâr.
Kamikaze ordusunun baş şefi...
Jetlerle Meclis bombalatan şahıs...
Gizliliği ve aldatmayı temel metot haline getirmiş örgüt başı...
Gibi nitelemeler yapılmalıdır.
HDP’NİN HAKKÂRİ FİYASKOSUNUN 5 NEDENİ
BİR: Kendi tabanını ortak bir heyecan etrafında kenetleme özelliğini kaybetmesi...
*
İKİ: Ne mesaj verdiği, ne önerdiği, ne istediği konusunda sergilediği muğlaklık...
*
ÜÇ: Halka geleceğe dair hiçbir umut vermemesi...
*
DÖRT: Hakkâri’nin ilçe yapılması gibi halkı yakından ilgilendiren bir konuyu bırakıp daha yüksek meselelere yoğunlaşması...
*
BEŞ: Partinin kendi özgür iradesini PKK iradesine ezdiriyor olması...
SATILACAK DİYE ZERRE KADAR ÜZÜLMEDİĞİM İKİ KURUM
TRT: Kamuya ait olduğunda kendisinden ne elde ettik ki... Özele gittiğinde kaybımız olsun. Satın gitsin. Hiç değilse vergilerimizle finanse etmeyelim şunları.
*
AKM: Çürüsün de yıkılsın diye orada öyle bekletileceğine satılsın. Belki bu şekilde yeniden hayatımıza dahil olur.
FETÖ’CÜLER ARTIK DEVLETE BÖYLE SIZACAK
BAKAN Veysel Eroğlu, “Bundan sonra çocuğu 5’ten aşağı olanı genel müdür yapmayacağım” demiş.
Ey FETÖ’cüler!
Hadi yine iyisiniz.
Devlete sızıp genel
müdür olmanız için yeni yol belli olmuş durumda.
*
Hadi!
Şimdiden başlayın çalışmaya.
MERCİMEK TEYZE
LİSE çağlarındaydım. Televizyona çıkar, mercimeğin faydalarını anlatırdı. Stoklardaki mercimek fazlasının eritilmesi için kendisine böyle bir görev verildiğine dair söylentilere rağmen annem onu çok ciddiye alır ve onun tariflerine göre mercimeğin çeşitli yemeklerini yapardı. Mercimek Teyze, bir keresinde “mercimekli baklava” tarifi bile vermişti, annem “O kadar da değil” demişti.
Vefat etmiş Prof. Ayşe Baysal... Sanki uzaktaki bir akraba teyzeyi kaybetmiş gibi inceden bir burukluk kapladı her yanımı... Türkiye’nin erken dönem diyetisyenine Allah’tan rahmet diliyorum.
Paylaş