Paylaş
Onlardan biri de İhsan Dağı adlı yazardır...
İhsan Dağı, geçen gün NTV’de yayınlanan "Yazı İşleri" programında özetle şunu söyledi:
"Ergenekon’daki son gözaltı dalgasında iktidar partisinden çok, uluslararası dinamiklerin payı var... Küresel bir irade ortaya çıktı ve böyle oldu."
Bu cümleyi duyunca hemen karıncalandım...
Dedim ki:
"Bu cümleden hareketle ne de güzel bir komplo teorisi üretilir."
Ardından da kendimi gaza getirdim:
"Yetim miyem? Öksüz müyem? Benim Fehmi Koru’dan ya da Mahir Kaynak’tan ne eksiğim var?"
İşte patenti bana ait "komplo teorisi"...
Milletimin takdirine sunuyorum:
* * *
BİR: Çok değil iki gün öncesine kadar hepimiz Gazze’yle yatıp Gazze’yle kalkmıyor muyduk? Fakat birden "Ergenekon şoku" gelip Gazze’yi manşetlerden düşürmedi mi? Acaba Ergenekon’daki son gözaltıların amacı, Türkiye’deki Gazze duyarlılığını ve ilgisini dağıtmak olabilir mi?
İKİ: Eğer İhsan Dağı’nın dediği gibi, "küresel dinamikler" son gözaltılarda rol oynadılar ise... Nasıl olmuştur bu iş? Herhalde "küresel dinamikler", Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’e ulaşıp, "Savcı Bey... Bize küresel dinamik derler... Bizim çıkarlarımıza göre senin şu sıralar şu adamları gözaltına alıp gündemi değiştirmen gerekiyor" dememişlerdir... Muhakkak bir "aracı" kullanmışlardır...
ÜÇ: Kimdir bu "aracı"? Mesela Fethullah Gülen olabilir mi? Öncelikle Ergenekon soruşturmasının yargı ve emniyetteki Fethullah Gülen’e yakın çevreler tarafından yürütüldüğüne dair tevatürlerin ayyuka çıktığını aklımıza getirelim... Sonra Gülen’in ABD’de ikamet ettiğini aklımıza getirelim... En sonunda da Gülen’in "ABD güdümünde bir hareket oluşturmak" ile suçlandığını aklımıza getirelim... Nasıl? "Mükemmel bir aracı" portresi çıkmıyor mu bunlardan?
DÖRT: Peki "Türkiye’de oluşan Gazze duyarlılığının dağıtılması" bu kadar önemli mi? Hem de nasıl önemli! Her daim kalbi İsrail için atan "küresel dinamikler"in, Türkiye’de oluşan İsrail karşıtı havadan ne kadar rahatsız olduklarını tahmin etmek güç değildir herhalde... Başbakan’ın İsrail’e sert yapmasından, dev mitinglerden, gazetelerde atılan manşetlerden, Arap kamuoylarında oluşan Türkiye sempatisinden... Bütün bunlardan acayip rahatsız olmuştur "küresel dinamikler"...
BEŞ: Peki "Ergenekon’da şok dalga" çıktı ve ne oldu? Ne olacak? Gündem değişti... Gazze manşetlerden düştü... Ordu ile hükümetin arası yeniden açıldı... Gerilim oldu... Protestolar azaldı... İsrail’den söz eden pek kalmadı... Böylece benim "naçiz komplo teorim"in en işlevsel cümlesi ortaya çıktı: Acaba küresel güçler, ABD dış politikasına yakın duran Gülen hareketini aracı kılıp, Ergenekon düğmesine basarak hükümette ve kamuoyunda oluşan Gazze duyarlılığını dağıtmayı mı amaçladı? Alçakgönüllülükle söylüyorum: Eğer benim bu "teori" doğruysa, helal olsun küresel dinamiklere! Vallahi pek başarılı oldular...
Bombacı İbrahim’in eski dostlarına dair
TANRIM! Sen aklıma mukayyet ol...
10 sene evvel İbrahim Şahin’e bir "destan kahramanı" muamelesi çekenler, bugün İbrahim Şahin’in evinde unuttuğu krokilerden yola çıkılarak yapılan "kazı / kazan" çalışmasını gözümüze sokup meydan okuyorlar...
Diyorlar ki:
"İşte bakın! Bombaysa bomba! Tekinsiz herifin teki olan İbrahim Şahin’in bomba gömüsü ortaya çıktı... Demek ki Ergenekon ciddi bir olay."
Böyle diyorlar ve beni çıldırtıyorlar...
Kim mi bunlar?
* * *
Mesela Mümtaz’er Türköne...
Zaman Gazetesi’nde yazan, eşi AKP milletvekili olan bu zat, aslen bir "Susurluk prensi"dir...
Bu arkadaş, İbrahim Şahin’e arka çıkanlar hükümetinin başbakanının danışmanlığını yapmıştır...
Bu arkadaş, zamanın Başbakan’ı Tansu Çiller’e, "İbrahim Şahin şehit olmayı göze almış değerli bir polis şefidir" demecini verdirmiştir...
Bu arkadaş, Susurluk’a arka çıkanların arkasındaki isimdir...
Şimdi çıkmış, "eski" dostu İbrahim Şahin’in Ankara’nın kuytu yerlerinde gömdüğü bombalardan güç alarak áleme nizamat vermeye çalışmaktadır...
Üstelik bu Mümtaz’er, "Susurluk prensliği"nden "derin devlet karşıtlığı"na zıplarken, bir küçük özeleştiri vermeye bile tenezzül buyurmamıştır...
* * *
Hadi Mümtaz’er’in tıyneti bunu kaldırıyor...
Peki ya kendisine her daim saygı duyduğum Nazlı Ilıcak’a ne demeli?
Yazdığı "İbrahim Şahin güzellemeleri"nin mürekkebi bile kurumadı...
Ama o, bugün hiçbir şey yokmuş gibi çıkıp, "İbrahim Şahin’in gömdüğü bombalar" meselesinden söz ederek "Ergenekon ciddidir / Gözaltılar haklıdır" sonucuna varabiliyor...
10 sene evvel yaptığı "İbrahim Şahin günah keçisi değildir" kampanyasını unuttuk mu sanıyor?
Ya da şöyle söyleyeyim:
Bunlar bizim zekámıza ve hafızamıza hakaret ettiklerinin hiç mi farkında değiller yahu?
Paylaş