Paylaş
- Tümamiral Semih Çetin.
- Albay Ali Türkşen.
- Albay Eray Güçlüer.
- Kıdemli Yarbay Prof. Tayfun Uzbay.
- Binbaşı Levent Bektaş.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün kumpaslarına maruz kalmış, iftiralarına uğramış, bu nedenle ordudan atılmış, hapislerde yatmış bu altı komutan, geçen akşam CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de destan yazdı.
*
- Altısı da... Darbeye karşı şanlı bir direniş gerçekleştiren milletimizin hakkını teslim etti.
*
- Altısı da... Genelkurmay içindeki Fetullahçıların darbe yapacaklarını bildiklerini ve hiç şaşırmadıklarını söyledi.
*
- Altısı da... Ortaya çıkan siyasi uzlaşma atmosferinin öneminin ve anlamının altını çizdi.
*
- Altısı da... Artık Cumhuriyet’in temel değerlerine dönmenin öneminin ve anlamının kavranması gerektiğine dikkat çekti.
*
- Altısı da... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe gecesi oynadığı rolün önemini kuvvetli biçimde vurguladı.
*
- Altısı da... Bu darbenin arkasında ABD olduğu iddiasını dile getirdi.
*
- Altısı da... Darbe gecesi yaşananların hâlâ belirsizliğini koruduğunu ve birçok soru işaretinin giderilmediğini söyledi.
*
- Altısı da... “Yurtta Sulh Komitesi”nin kimlerden oluştuğunun mutlaka belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.
*
- Altısı da... Mevcut komuta kademesinin mutlak başarısız olduğunda anlaştı.
*
- Altısı da... FETÖ için “Kötü olduklarını biliyorduk ama bu kadar kötü olabileceklerini bilmiyorduk” dedi.
*
- Altısı da... Zamanında uyarılarının dikkate alınmadığından yakındı.
*
- Altısı da... Fetullahçı Terör Örgütü’nün ne denli tehlikeli bir örgüt olduğunu anlattı.
*
- Altısı da... “Bize hukuksuzluk yapıldı ama bugün tutuklananlara hukuksuzluk yapılmasın, adil bir şekilde yargılansınlar” dedi.
*
Birikimleriyle, vakarlarıyla, kendilerini ifade ediş biçimleriyle, samimiyetleriyle, korkusuzca konuşmalarıyla, kendilerinden emin olma halleriyle, yiğitlikleriyle, cesaretleriyle, olgunluklarıyla...Çok ama çok etkileyiciydiler.
*
Buradan kendilerine sesleniyorum:
*
Bizi affedin ey komutanlar!m Size daha fazla sahip çıkabilirdik.
- Başınıza gelen felaketlerin önlenmesi için daha fazla çaba sarf edebilirdik.
- Sizin için sokaklara çıkabilirdik.
- Yanınızda daha fazla durabilirdik.Yapmadık, yapamadık.Bu yüzden size karşı başımız eğik.
Affedin bizi.
ZATEN YARALI OLAN ORDUYU DAHA DA YARALAYAN FOTOĞRAF
DARBE girişimi gününden beri tüm askeri birliklerin önünde aynı manzara:
Nizamiye kapılarında belediye kamyonları falan.
Darbeye katılmamış, darbeye karşı aslanlar gibi direnmiş, darbeyi püskürtmüş askerlerimiz, bu manzaradan çok şikâyetçi.
“Birliklerimize girerken utanıyoruz” diyorlar.
*
Ayrıca...
Bu tür önlemlerle tankların önünün kesilmesi de teknik olarak imkansız.
*
Buradan yetkililere sesleniyorum:
Zaten yaralı olan Türk ordusunu daha da yaralayan bu uygulamadan bir an önce vazgeçilsin.
POZİTİF BİR UNUTMA SÜRECİ BAŞLATMALIYIZ
İKTİDAR muhalifleri, kendilerine her söz düştüğünde...
- Siz değil miydiniz Fetullah’a kucak açan?
- Siz değil miydiniz ‘Ne istediler de vermedik’ diyen?
- Siz değil miydiniz yargıyı, polisi bunlara teslim eden?
*
Bunların hepsi doğrudur.Fakat yaşadığımız büyük felaketin ardından...Her gün, her saat, her dakika bunları hatırlatmanın kime ne faydası olacak?
*
Geçmiş tabii ki sorgulanmalı, başımıza gelen felaketin, geçmişteki hangi hatalardan kaynaklandığı tabii ki tartışılmalı.Ancak toplumsal barış imkânlarının ortaya çıktığı ortamlarda geçmişi sorgulamak kadar, geçmişi hiç değilse geçici olarak unutma ihtiyacı da doğar.Bazen toplumsal barış ve demokratikleşme adına, geçici de olsa pozitif bir unutma sürecinin devreye girmesi gerekebilir.
*
Nitekim öyle de yapılıyor:
- İşte bakın: Anamuhalefet partisi CHP, “Hepsi sizin yüzünüzden, bunları siz büyüttünüz, biz daha önce demiştik” falan diye tutturmuyor.
- İşte bakın: AK Partililer, her ağızlarını açtıklarında “17-25 Aralık’a kadar biz muhalefetin uyarılarını dikkate almadık ama onlar da 17-25 Aralık’tan sonra bizim uyarılarımızı dikkate almadı” diyerek... Bir özeleştiri yapıyorlar.
*
Bu iyiye işaret!Bunun yüreklice sürdürülmesi gerekir.
*
Bundan böyle tek kaygımız şu olmalı:Acaba darbeye karşı oluşan konsensüs, demokratikleşme istikametinde mi ilerliyor yoksa ters istikamette mi?
Üzerinde titizleneceğimiz tek nokta bu olmalı.
GAZETECİLERLE İLGİLİ DÖRT ÖNEMLİ İLKE
GAZETECİLERİN de ifadesi alınsın, gazeteciler de sorgulansın.
Tabii şu dört ilkeye uygun davranmak kaydıyla:
-
- BİR: Kaçmayıp ifade verecek olanlar gözaltına alınarak bir tür cezaya çarptırılmasın.
*
- İKİ: Bir tür cezaya dönüşecek tutuklamalarla geçmiş dönemin hukuksuzlukları tekrarlanmasın.
*
- ÜÇ: Ahlaken sorgulanması gereken tutumlar ile “suç işleme” arasındaki fark belirginlik kazansın.
*
- DÖRT: Darbe girişimine başvuran örgüte üye olmayanlar, sadece yazıp çizdikleri nedeniyle suçlanmasın.
Paylaş