Irkçısın / Irkçı değilim

“Irkçısın / Irkçı değilim” tartışmalarıyla geçti.

*

Memlekette hiç kimse ırkçılığı üzerine yakıştırmıyor.

*

“Arap görmek istemiyorum. Pakistanlılardan tiksiniyorum” diyen herif bile yazdıklarının başına...

“Irkçı değilim ama...” notu düşüyor.

*

Öte tarafta ise sığınmacı politikasına en küçük eleştiri getirene “Vay ırkçı vay” diye çıkışan bir kafa var.

*

Vallahi sıkıldım.

Benim çıkıp biraz temiz hava almam gerekiyor.

TRABZON’DAKİ KUTLAMA: ÇOK MODERN, ÇOK TEKNO, ÇOK UYGAR, ÇOK EĞLENCELİ

SİLAH atılacak diye endişelenilmişti.

Atılmadı.

Olay çıkacak diye kaygı duyulmuştu.

Sıfır olay.

Üstüne üstlük gıpta ettiren manzaralar çıktı ortaya.

Koca şehir, DJ eşliğinde muazzam bir tekno partiye ev sahipliği yaptı.

Tüm dünyada büyük takdir gören ve paylaşılan videolar çıktı ortaya.

*

Bravo Trabzonlulara!

Uygarca eğlenmek nasıl olurmuş herkese gösterdiler.

*

Kutlamaların bu kadar güzel geçmesinde bir pay sahibi de Trabzon Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu.

Çok iyi bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Haftalar öncesinden büyük hazırlıklar yaptı. Yüz binlerce kişiyi en güzel şekilde ağırladı.

Ve bir şampiyonluğu, Trabzon’un tanıtımı için inanılmaz bir fırsata dönüştürdü.

Kısacası bir bravo da Başkan Zorluoğlu’na.

YEDİ ADIMDA RUHSAL SAĞLIK NASIL KORUNUR

BİRİNCİ ADIM: Telefonundan günde 3 saat kesintisiz uzaklaşma üzerine kurulu meydan okumalara giriş.

*

İKİNCİ ADIM: Artık iyice istihbarat örgütlerinin oyuncağı haline gelen Twitter’ı inceden terk et.

*

ÜÇÜNCÜ ADIM: Kemal Kılıçdaroğlu’nun son anda “Adayımız Mansur Yavaş” diyeceğini hayal et.

*

DÖRDÜNCÜ ADIM: “Sessiz istila” diye kafa ütüleyeni, “Ne sessizi! Sesli, sesli!” diyerek sustur.

*

BEŞİNCİ ADIM: Elon Musk’ın 44 milyar dolarının çeneni yormasına izin verme.

*

ALTINCI ADIM: Amber ile Johnny arasındaki kavganın lüzumsuz detaylarına dal.

*

YEDİNCİ ADIM: Kendine hemen iki lahmacun, bir ayran söyle.

KEDİM SEKTER’İN NEFRET ETTİĞİ ŞEYLER

KAPALI kapı / Başka bir kedi / Kalabalık misafir ordusunun eve doluşması / Aşırı ilgi / Elektrikli süpürge sesi / Kendisinden başka her türlü hayvan / Çocuk sesiyle sevilmek / Uyurken uyandırılmak...

EMEKLİ CENNETİ: INSTAGRAM

BİR öğretmen arkadaşım söyledi. Yeni yetmeler, Instagram adlı mecrada fotoğraf paylaşmayı acayip demode bulmaya başlamışlar. Işık hızıyla uzaklaşıyorlarmış Instagram’dan.

Eğer bu gözlem doğruysa... Instagram, yakın bir gelecekte Çanakkale gibi emekli cenneti olur.

ZELENSKİ’YE BİR ALO DEMENİN VAKTİ GELDİ

ZELENSKİ, Yunanistan’a konuşurken... Türkiye’nin denge politikasını eleştirmiş. “Rus turistlerin peşindeler” demiş. “Bizi idare ediyorlar” demiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenski’ye acilen bir alo derse...

Zelenski yine başlar eskisi gibi, “Türkiye’nin politikası şahane, Erdoğan muhteşem” falan demeye.

BİR ACAYİP ADAM: JOHN DELOREAN

OTOMOBİL sevdalısı değilim. Markaları birbirinden ayıramam. “Beygir gücü” falan hiç anlamam. Buna rağmen gelmiş geçmiş en ikonik otomobili üreten John Delorean’ın hayatını anlatan belgesele odaklanmaktan kendimi alamadım.

Bizim Jet Fadıl’ın 3 milyon tık ötesinde olan John Delorean, kendi otomobilini üretmek için General Motors’taki ballı makamını gözünün yaşına bakmadan terk ediyor.

Ve İngiliz hükümetini kafakola alarak İrlanda taraflarına bir otomobil fabrikası kuruyor.

Böylece kaportası çelikten, martı kapılı, acayip seksi otomobilin üretimine başlıyor.

*

Fakat adam hesapsız. Fakat adam disiplinsiz. Fakat adam gerekçesiz özgüven sahibi. Fakat adam empati yoksunu. Fakat adam karizmasına fazla güveniyor.

Ve sonuç:

Tam bir fiyasko.

Başına olmadık işler açıyor Delorean. Parası bitiyor. Muhasebesi sahteciliklerle dopdolu oluyor. Bir ara uyuşturucu komplosuna maruz kalıyor.

Ve iflas.

*

1970’li yıllarda yaşanan bu başarısız otomobil fabrikası girişiminin ardından bir daha belini doğrultamıyor John Bey...

Kendisinin 2 binli yıllardaki durumu şu: İnternette saat satışı yapmak için debeleniyor.

*

Ne demiş Bernard Shaw?

“Hayatta iki trajedi vardır. BİR: Arzu ettiğine kavuşamamak. İKİ: Arzu ettiğine kavuşmak.”

John Delorean, iki trajediyi de sonsuz biçimde yaşamış bir acayip adam.

DEMEK SEN Z KUŞAĞINA ULAŞMAK İSTİYORSUN

O zaman şöyle olacaksın:

*

Mesajın net olacak. Lafı hiç dallandırıp budaklandırmayacaksın. Taktiğin maktiğin olmayacak. Bam bam bam yapacaksın.

*

Karşındakiler sabırsız, hızlı ve anlık... “Hele dur bakalım” demeyeceksin. Ağırdan almayacaksın. Şimşek gibi olacaksın.

*

“Ben bunları nasıl avlarım?” diye yaklaşmayacaksın olaya... Samimiyet ve güveni esas alacaksın. Rol yapmayacaksın.

*

Detaylardan uzak duracaksın. Bunlar detaylara maruz kaldıklarında boğuluyormuş gibi hissediyorlar. Acayip sıkılıyorlar. Sıkmayacaksın.

*

Sevdikleri ürünler şöyle: Kullanımı kolay, neşeli, esprili ve tabii ki ücretsiz... İşte böyle şeylerle gideceksin kendilerine. Yoksa şansın sıfır.