İkisi de Emine ikisi de türbanlı

SAADET Partisi’nin İstanbul adayı "Müslüman komünist" Mehmet Bekaroğlu, türbanlı kadınları ikiye ayırmıştı:

BİR: Cipe binen türbanlı kadınlar...

İKİ: Durakta beklerken türbanlı kadının sürdüğü cipin sıçrattığı çamuru yiyen türbanlı kadınlar...

Bekaroğlu, "türbanlı kadınlar arasındaki sınıf farkı" üzerinden yürümeye devam ediyor...

Bekaroğlu, dün Halkalı Desa Deri Fabrikası’nda grev yapan "türbanlı işçi Emine Hanım" ile "Başbakan’ın eşi Emine Hanım" arasındaki temel farka işaret eden bir çıkış yaptı...

Dediği şu:

"İkisi de Emine... İkisi de başörtülü... İşçi Emine, burada soğukta titriyor, hakkını arıyor... Emine Erdoğan ise buraya pahalı deri ürünleri almaya geliyor ve başörtülü işçi Emine’yi görmüyor."

Benim yorumum ise şu:

Oh be!

Nihayet bütün türbanlıları aynı kaba koymayan, "zengin türbanlılar" ile "yoksul türbanlılar" arasındaki sınıf farkına işaret eden bir İslamcımız çıktı...

Vatan’a gıpta

SON günlerde Vatan gazetesinin manşetlerine bakıyor musunuz?

Nasıl da ezber bozuyorlar, nasıl da kafa karıştırıyorlar, nasıl da fark yaratıyorlar, nasıl da çarşıyı karıştırıyorlar...

O manşetler ki...

Başbakan Erdoğan’ın "CHP yanlısı medya" teorisini dümdüz ediyor...

O manşetler ki...

AKP’lilere CHP’liler hakkında...

CHP’lilere de AKP’liler hakkında...

Malzeme temin ediyor...

O manşetler ki...

CHP’li Mehmet Sevigen’in ümüğünü sıkmış, bırakmıyor...

AKP’li Kadir Topbaş’ı ifrit ediyor, çileden çıkarıyor...

O manşetler ki... Deniz Baykal’a da açıklama yaptırtıyor, Tayyip Erdoğan’a da...

O manşetler ki...

Mehmet Sevigen’in de, Kadir Topbaş’ın da aynı telden çalmalarına, "Bu manşetlerin arkasında bu gazetenin çıkarları var" tarzı açıklamalar yapmalarına neden oluyor...

Ve böylece... Hepimize "Böyle yandaşa can kurban" dedirtiyorlar...

Tayyip Erdoğan’a dair önemli bir tüyo

Deniliyor ki:

"Tayyip Erdoğan nasıl da çalışıyor... İşte bakın: Seçim süreci başladığı günden beri 9 şehre gitti... Oysa Baykal daha bir şehre bile gitmedi."

Bu türden yorumlar yapanlara...

Önemli bir tüyo vermek isterim:

Bir şehre gitmek, orada miting yapmak, halkla temas kurmak Deniz Baykal açısından meşakkatli bir iş olabilir...

Kalkacak, hazırlanacak, gidecek, performans gösterecek, yorulacak ve evine döndüğünde "Oh be dünya varmış" diyecek...

Oysa Tayyip Erdoğan için bu bir eğlencedir, dinlencedir... Leblebi çekirdektir... Erdoğan halka dokunurken eğlenen ve dinlenen biri...

Bu nedenle...

"Hangi Erdoğan daha mutlu ve mesuttur? Kırıkkale Meydanı’nda halka hitap eden Erdoğan mı? Evinde bacaklarını uzatmış dinlenen Erdoğan mı?" sorusunun tek bir yanıtı vardır: "Kırıkkale Meydanı’nda halka hitap eden Erdoğan."

Yani Erdoğan’ı devirmek isteyenlerin...

Erdoğan’ın dere tepe gezerek mutlu ve mesut olduğu meselesini gözden ırak tutmamalarında sayısız yarar vardır...

Nefret ettiğim önemli şeyler

BİR Kendi mahremiyetinin ihlal edilmesi karşısında çılgına dönecek bir adamın, başkalarının mahremiyetinin ihlal edilmesine yeşil ışık yakması...

İKİ İyi yiyen ve iyi yandaşlık yapan bir köşe yazarının, "Bizim halkımız götüren ama çalışan adayı sever" diye yazması...

ÜÇ Küfür eden, fırça atan, yumruk gösteren lider tipine prim veren bir kavmin mensubu olmak...

DÖRT Bir zamanlar zalimlerin zulmüne maruz kalanların iktidarı ele geçirdiklerinde "zalimin dili"ni kullanmaya başlamaları...

BEŞ Samanyolu TV’nin "Ergenekon Terör Örgütü" başlıklı haberlerinde kullandıkları "intikamcı" üslup...

ALTI Eski komünistlerin "müfteri" olduğunu söyleyen bir siyasetçinin eşinin, çok önem verdiği bir toplantıda bir eski komünistten dizeler okuması...
Yazarın Tüm Yazıları