İki günlük gaygubet

TAVUK suyuna çorbalar, ıhlamurlar, zencefiller, sıkı giyinmeler, limonlar, portakallar, vitaminler, battaniyeler, DVD’ler ve can sıkıntılarıyla geçirdim iki günü.

Haberin Devamı

Üzerinize afiyet biraz soğuk almışım.
Kafa da kazan gibi hani...
Durum böyle olunca “Yazılara iki gün ara vereyim bari” dedim.
İki günlük gaybubetimin nedeni budur.
*
Peki “kazan gibi kafa”yı dinlendirmek mümkün oldu mu?
Ne gezer...
Şu tür şeylere maruz kaldım:
- “Yaşasın uydu fırlattıkçılar” ile “İki santimlik karda bile hayatı felç ettilerciler” arasındaki sert münakaşalara...
- En az bin iki yüz elli iki tane “kıyamet” ve “Şirince” esprisine...
- Ömer Çelakıl’ın “Maya Uygarlığı”ndan bile daha gizemli hale gelen saçlarına...
- Adnan Hoca’nın ateist bir Rus dilberi beş dakikada imana getirmesine...
- AK Parti’nin önde gelen isimlerinin, “Başbakan’ın birleştirmeye çalıştığı kuvvetleri ayırmak” için gösterdikleri üstün gayretlere...
- Taraf gazetesi ve misyonuna dair sayısız geyiğe...
- “Honduras da neresi” sorusuna...
- “JR’ı kim vurdu?” olayını anımsatırcasına ortaya çıkan “Polat öldürüldü mü?” olayına...
- Birand’ın turuncu saati ile pembe kravatına...
*
Sonra da dedim ki:
Madem “yazsam” da, “yazmasam” da bunlara maruz kalıyorum.
Madem kafamın kazan olması kaçınılmaz.
O halde yazayım bari...
Ne demişler?
“Öyle de battık./Böyle de battık.”

Haberin Devamı

Dört adımda demeç yorumlama yöntemi

DİYELİM ki Başbakan Erdoğan ya da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir demeç verdi.
Hemen “pat” diye yorumlayacak mıyız?
Tabii ki hayır...
Her işin olduğu gibi bu işin de bir adabı, usulü, yolu, yordamı, yöntemi var.
*
İşte dört adımda Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı’nın demeçlerini yorumlamada izlenecek yöntem:
- BİRİNCİ ADIM: Diyelim ki Başbakan Erdoğan ya da Başbakan Yardımcısı Arınç, ilk bakışta hepimizi sarsan, irkilten, “Ne oluyor ya” dedirten bir demeç verdi. Hemen irkilip sarsılma olmamalı... Hemen “Ne oluyor ya” falan denmemeli...
- İKİNCİ ADIM: Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı’nın demeçlerini yorumlama konusunda uzmanlaşmış bakanların, milletvekillerinin ve yandaş gazetecilerin, “Aslında onu demek istemedi./Şunu demek istedi” tarzı yorumları beklenmeli.
- ÜÇÜNCÜ ADIM: Diyelim ki uzman tevilcilerimiz, “Aslında onu demek istemedi./Şunu demek istedi” dediler... Bu durumda da hemen harekete geçilemez... Düşünün: Ya Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı çıkıp “Ben tam da onu demek istedim kardeşim” derse... Ne olacak? Bu nedenle bir süre beklemekte fayda var.
- DÖRDÜNCÜ ADIM: Eğer bu süre içinde Başbakan ya da Başbakan Yardımcısı’ndan tevilcilerin tevillerine herhangi bir itiraz gelmezse... Tevilcilerin söylediklerini esas alarak yorum yapılır. Tabii fitneye sebebiyet vermemeye azami gayret sarf ederek...

Haberin Devamı

Ferit Bey’e övgü

BRAVO Ferit Bey’e...
- Bir kriz bu kadar mı fırsata çevrilir?
- Bir kriz bu kadar mı iyi yönetilir?
- Bir kriz bu kadar mı tereyağından kıl çekercesine yumuşacık, sakin ve hissettirmeden halledilir.
“Pes” diyorum, gerçekten “pes”.
Demek ki insan boşuna zengin olmuyor.
*
Olay şu:
Ferit Bey’in sahibi olduğu televizyon kanalında reyting rekorları kıran bir dizi, Başbakan Erdoğan’ın hışmına uğramıştı. Sonra da herkesi almıştı bir merak, “Ferit Bey nasıl kurtulur” diye...
Ben dahil birçok “çok bilmiş”, Ferit Bey’in bu işten kolayca sıyrılamayacağına bire on bahse girmişti.
Ne oldu? Bahse girenlerin tümü kaybetti, kazanan Ferit Bey oldu.
Hem de ne kazanma!
*
Şunları yaptı Ferit Bey:
- Hürrem dahil tüm saray kadınlarının başlarını örtmelerini temin ederek süper bir selam çaktı Tayyip Bey’e...
- Saray kadınlarının dekoltelerini örttürerek hacı amcaların hayır dualarını aldı.
- Hürrem’e namaz kıldırarak muhafazakâr kesimin gönül tellerini titretti de titretti.
- Bunlar yetmezmiş gibi Kanuni’nin İslami yönüne azıcık abanıverip hafiften bir mukaddesat meltemi estirterek “Allah razı olsun” dualarına mazhar oldu.
Ve böylece...
Hem dizisini kurtardı, hem de “inceden” bir mücahit gibi yükselmiş oldu Ferit Bey...
*
Ferit Bey...
Gerçekten büyük adammışsın.

Haberin Devamı

CHP’de yeni yıldız: Gökhan Günaydın

ÜÇ kez Tarafsız Bölge’ye konuk oldu Gökhan Günaydın.
Hakkındaki izlenimlerim şunlardır:
- İktidardan gelen her cümleye gözü kapalı itiraz etmiyor.
- Karşısındaki iktidar sözcüsüne “Bu görüşünüze katılıyorum” diyebiliyor.
- Öfkesini kontrol ediyor, nezaketini milim bozmuyor.
- Heyecana değil akla ve mantığa hitap etmeyi tercih ediyor.
- Kendi partisine mensup olanları memnun etmekten ziyade kendi partisine mensup olmayanları ikna etmek için konuşuyor.
- Hâkim olduğu konularda tartışıyor, hâkim olmadığı konularda topa girmiyor.
- Akıcı ve ilgi çekici bir üsluba sahip...
- İşi hakarete vardırmadan da en sert eleştirilerin yapılabileceğini kanıtlıyor.
*
Gökhan Günaydın ismine lütfen dikkat...
Çünkü er ya da geç CHP’nin geleceğinde onun üslubu egemen olacak.

Haberin Devamı

Mektebin bacaları, ODTÜ’nün hocaları

ÖĞRENCİ milleti delidoludur.
- Copu yer, gazı yer, biber gazını yer... Yine de bana mısın demez.
- Evinden alınır, sorguya çekilir... Yine de çıkar meydana...
- Sıkıştırılır, fişlenir, korkutulur... Yine de patlatır sloganı...
Eh, ne de olsa delikanlıdırlar falan...
*
Ama sıra “öğrencilerine kol kanat geren ODTÜ hocaları”na gelince durum değişir.
Çünkü onların mimlenme tehlikesi var, yükselememe durumu var, evlerinde ekmek bekleyen çocukları var, işlerini kaybetme riskleri var...
İşte bu nedenle...
ODTÜ’nün hocalarının koydukları tavır çok daha değerli ve anlamlı...

Gül de tevilci çıktı

DÜN bazı internet sitelerinde “Flaş... Flaş... Gül ile Erdoğan yine ayrı düştü” başlıklı haberler vardı.
Bu haberler şöyle sunuluyordu:
- Konu: Kuvvetler ayrılığı...
- Başbakan Erdoğan: Bize ters...
- Cumhurbaşkanı Gül: Demokrasinin temel ilkesi...
Durum böyle özetlenince “Gerçekten de yine ters düşmüşler” dememek mümkün değil.
Ama kazın ayağı öyle değil.
*
Cumhurbaşkanı Gül, “Kuvvetler ayrılığı demokrasinin temel ilkesi” demeden önce şunu söylüyor:
“Eskiden gelen bazı yanlış örnekler vardı. Sayın Başbakan onları kastetmiştir.”
Yani?
Cumhurbaşkanı Gül de, Tıpkı Burhan Kuzu gibi Başbakan’ın sözlerini tevil ediyor.
Olup biten bu...
Boşa heyecanlanılmasın.

Yazarın Tüm Yazıları