Paylaş
“Bir taraf”, biricik partileri kapatılırken, “Yargı bağımsızdır” cümlesini ağzına almaz.“Öbür taraf”, karşı tarafın biricik partisi kapatılırken, “Yargı bağımsızdır” cümlesini ağzından düşürmez...
“Bir taraf”, 28 Şubat günlerinde “McCarthyizm hortladı, n’ayır, n’olamaz” diye feryat eder. “Öbür taraf” Ergenekon günlerinde “McCarthyizm hortladı. n’ayır, n’olamaz” diye feryat eder...
“Bir taraf”, güç elindeyken, “Kahrolsun Fethullah’ın okulları” diyerek her türlü kumpası çevirir. “Öbür taraf”, eline güç geçtiğinde, “Kahrolsun Türkan’ın derneği” diyerek her türlü iftirayı boca eder.
“Bir taraf”, kendi şeyhlerinin yaşlılığından dem vurarak, “Kıymayın efendiler” edebiyatı yaparken “öbür taraf” aldırmaz. “Kıymayın efendiler” diyen taraf, eline güç geçtiğinde karşı tarafın efendilerine kıymak için hiçbir fırsatı kaçırmaz.
“Bir taraf”, bir yandan “dinler arası diyalog” diyerek Vatikan’da Papa ile hemhal olur, bir yandan da muhaliflerini “misyonerlik yapıyorlar” diye sıkıştırmaya kalkar. “Öbür taraf” ise türbansız kardelenlere melek, türbanlı kardelenlere şeytan olur...
Olay yerinden canlı
YEMEK yazarı olsaydım, “Borsa Lokantası”na güzelleme yapmaktan iflahım kesilir, kötü niyetlilerin “Hayrola bir ortaklık mı var?” türünden çemkirmelerine muhatap olurdum. Şükür ki yemek yazarı değilim.
Ama “magazin yazarı” olsaydım, işim kolaydı. Erken bir akşam yemeği vaktinde Borsa Lokantası’nın dolu olan üç masasından izlenim aktararak bir parça elektrik yaratabilirdim. İşte deniyorum:
BİRİNCİ MASA: Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile Radikal yazarı Nuray Mert, hararetli bir sohbetin tam ortasında. O da ne? Masaya Yeni Şafak gazetesinin demokrat yazarı türbanlı Ayşe Böhürler geliyor. Böylece masa, çoktandır unuttuğumuz “farklılıklarımızla bir arada yaşama sanatı” konusunda mühim bir mesaj veriyor.
İKİNCİ MASA: Marmara Vakfı Başkanı Akkan Süver ve eşi, Hürriyet yazarı Tufan Türenç ve eşiyle bir arada. Ayıp oluyor diye kulağımı yaklaştırıp uzun kulaklık yapmıyorum ama masanın gündeminin “Ergenekon” olduğundan adım gibi eminim...
ÜÇÜNCÜ MASA: Bir hesaplaşma ve durum değerlendirmesi masası. Bir yanımda Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, bir yanımda Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal var. Başı yumuşak, ortası sert, sonu yumuşak bir muhabbet çeviriyoruz. Muhabbetin sonunda kararlaştırdığımız ilke şudur: Ne kadar diyalog, o kadar tahammül...
Sıktı artık şu Bebek pazarı
EY magazin emekçisi kardeşlerim. Ey masa başının kralı editör arkadaşlarım...
Hazırladığınız sayfaları büyük bir merak duygusu ve yüksek bir bilinçle takip eden bir okurunuz olarak sizlerden bir istirhamım var...
Malum havalar ısındı. Ve siz de özellikle pazartesi günleri için hazırladığınız sayfalarınıza, elinizi hiç de korkak alıştırmadan, yani en cömert bir şekilde, “Bebek’te bir pazar günü...” başlığı altında haberler yayınlamaktasınız.
Bu sayfalarda Bebek’in ünlü simaları arzı endam etmekte. Mesela Cem Özer ve sevgili eşi Nurgül Yeşilçay, mesela Biricik Suden yengemiz, mesela Selin Toktay bacımız, mesela Demet Şener-İbrahim Kutluay çifti...
Sevgili meslektaşlarım...
Şu üç nedenden dolayı artık geleneksel hale gelen “Bebek’te bir pazar günü...” haberlerinize itirazım var:
BİR: Gına geldi... Bıktık... Sıkıldık...
İKİ: Sizin yüzünüzden pazarları Bebek’te adım atmak neredeyse imkânsız hale geldi...
ÜÇ: Bazı ünlülerin, sırf size yakalanmak için pazar günleri dümeni Bebek’e kırmalarındaki görgüsüzlük insanı sinir ediyor.
Çift ihanet
ATV’de yeni başlayan “Altın Kızlar” dizisi iki affedilmesi güç ihanete birden imza atmıştır:
BİRİNCİ İHANET: Hatıralarımızda hâlâ canlılığını ve sevimliliğini sürdüren güzelim “Altın Kızlar” dizisine ihanet edilmiştir. Nüktedan
Sofia’ya, erkeksi Dorothy’ye, isterik Blanche’a ve taşralı saf Rose’a ihanet edilmiştir. İlk gençliğimizin muhteşem dizisi, yer ile yeksan olmuştur... Zekice espriler ve sağlam karakterlerle anılarımızda her daim yerini koruyacak olan güzelim dizi, müsamere tadındaki kötü mü kötü taklidin elinde oyuncak olmuştur.
İKİNCİ İHANET: Berbat bir senaryo, feci espriler, dökülen oyunculuklar ve yapmacıklık kokan rejiyle... Bu memleketin efsanelerine ihanet edilmiştir. Hülya Koçyiğit’e, Fatma Girik’e, Türkan Şoray’a ve Nevra Serezli’ye ihanet edilmiştir. “Yeşilçam’ın devleri”ne kıyılmıştır... Anılarımızda her daim “dev” olarak kalması gereken “yıldızlar”, bu zayıf ve temelsiz müsamereye kurban edilmiştir. Seyirci kalınması güç vahşi bir katliama girişilmiştir.
Paylaş