Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan

Halk TV ekranında her Allah’ın günü lafı muhakkak bana getiriyor Ayşenur Arslan.

Haberin Devamı

Konu ne olursa olsun... Mutlaka bir laf sokuyor. Mutlaka ama! Bir sustum. İki sustum. Üç sustum. Dört sustum.

E ama yeter artık. Buna bir çift laf etmem farz-ı ayın haline geldi.

*

En son ekrana çıkıp devletin düzenlediği yardım kampanyasından söz ederken... Ne alakaysa “Ahmet Hakan’ın maaşı” diye bir laf etmiş.

Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan

*

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bakmayın siz şimdi Ayşenur Arslan’ın “muhalif medyacı” kesildiğine.

Ben bu Ayşenur Arslan’ı ilk tanıdığımda... Ülkenin iki dev medya grubundan birinin en tepe noktalarındaydı.

*

Bunların yaptıkları yayıncılık aşağı yukarı şöyle bir şeydi:

- Devletin en silahlı kuvvetlerini arkalarına almışlardı.

- Devletin en resmi görüşlerinin en sıkı takipçisiydiler.

Haberin Devamı

- “İfade özgürlüğü” diyenlere sopayı gösteriyorlardı.

- Stüdyolarına davet ettikleri Kürt politikacıları adeta linç ediyorlardı.

- Resmi görüşün dışına çıkanlara resmen saldırıyorlardı.

- Hepsi akrediteydi bunların ve akredite olmayanlar umurlarında bile değildi.

- Kılık kıyafet zaptiyeliği yapıyorlardı devlet adına.

- Devlet adına vatandaşa karşı kampanyalar düzenliyorlardı.

*

Bugün “muhalif medyacı” pozlarına bürünen Ayşenur Arslan, işte bu resmi ve devletçi çarkın anadişlilerinden biriydi.

Bir özeleştiri verdiğini duymadım, bir nedamet getirdiğine tanık olmadım, bir “Ayıp ettik” dediğini işitmedim.

*

Aynı Ayşenur Arslan...

O dönemde bankalar hortumlanırken, ülke soyulup soğana çevrilirken...

Aldığı ballı kaymaklı maaşlarla cebini doldurmakla meşguldü.

*

İşte bu Ayşenur Arslan, şimdi “muhalif medyacı” pozlarına bürünmüş, bana “maaş” falan diyor.

Rahmetli Erbakan Hoca gibi sesleniyorum kendisine:

Hadi oradan! Hadi oradan!


KAMPANYAYLA İLGİLİ YAPILMASI GEREKEN ŞEY

KORONA nedeniyle...

Çalışamamak durumunda kalan... İşinden çıkarılan... Günlük kazancını elde edemeyen... Borçlara boğulan... Zor durumda kalan...

Vatandaşlarımız var.

*

Onlar için bir şeyler yapmak isteğiyle yanıp tutuşuyorduk hepimiz.

Bir kampanya düzenlense de hepimiz gelirimize göre küçük büyük bağışlar yapsak diye düşünüyorduk.

*

Böyle bir kampanyayı...

Haberin Devamı

En iyi, en düzenli, en organize, en güvenilir şekilde yapacak kurum tabii ki devletimiz olacaktı.

Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı ve ilk adımını attığı kampanya, bu ihtiyaca tam da karşılık gelen bir kampanya oldu.

*

Fakat bu kampanyayla ilgili olarak devletimizin, şu soruları yanıtlamasında çok büyük yarar var:

*

- Bu bağışlar kimlere, nasıl gidecek?

- Bağışların gideceği kişiler, hangi kriterlere göre belirlenecek?

- İhtiyaç sahipleri nasıl belirlenecek?

- Kime hangi oranda yardım edilecek?

- Yardımın organizasyonunu illerde, ilçelerde kimler yapacak?

- İşini kaybetmek durumunda kalan vatandaşlarımıza da yardım edilecek mi?

- Korona nedeniyle borçlarını ödeyemez duruma düşenlere el uzatılacak mı?

*

Haberin Devamı

Devletimiz vakit kaybetmeden bu sorulara açık, şeffaf, net cevaplar verirse...

Özellikle şu iki şeyin sağlanması mümkün olacaktır:

*

- BİR: Bu fedakâr, bu cefakâr, bu dayanışmacı millet, çok daha coşkulu, çok daha katılımcı, çok daha gönül rahatlığıyla yardıma koşacaktır.

*

- İKİ: Bu kampanyayı daha başlamadan boğmaya kalkışan, bu dayanışmanın önünü kesmeye çalışan zihniyetin beslenme kaynağı şak diye kesilecektir.



OH BE! O HASTANENİN YOLU YAPILIYOR

BAŞAKŞEHİR’e yapılan devasa büyüklükteki şehir hastanesinin yolu için...

Ulaştırma Bakanlığı ile İstanbul Belediyesi arasında “Sen durdurdun/Ben durdurmadım” diye lüzumsuz, faydasız bir tartışma yaşanıyordu.

Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan

*

Bir yazı yazmıştım.

Haberin Devamı

“Bitsin artık bu lüzumsuz tartışma! Yolu, yeni göreve gelen Ulaştırma Bakanı ilk iş olarak yapsın” diye...

*

Ve dün...

Bu konuda karar verildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Başakşehir Şehir Hastanesi’nin yolu Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılacak ve hastane şu zorlu günlerde halkın hizmetine girmiş olacak.

*

Oh be! İşte budur.



GINA GELDİ GINA!

Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan


- Yardım kampanyasını eleştirirken... Ayetleri alay konusu haline getiren, ayetleri dalga konusu yapan, ayetleri yaptığı mavraya alet eden... Hakan Aygün gibi tiplerden... GINA GELDİ.

*

Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan

- Sokakta yürürken sosyal mesafeyi ayarlayamayan vatandaşları üslubunu ayarlamadan uyaran hatta işi azarlamaya vardıran Uşak Valisi Funda Kocabıyık gibi tiplerden... GINA GELDİ.

Haberin Devamı



MASKE KONUSUNDA BEN OSMAN HOCA’CIYIM

MASKE takacak mıyız, takmayacak mıyız?

Bu konuda tam bir kafa karışıklığı var. Uzmanlara tek tek kulak verildiğinde... Konu netleşemiyor. Aksine daha da karışık hale geliyor.

*

Ancak bir “ortak görüş” de yok değil. Uzmanların büyük ölçüde şu görüşte olduklarını gözlemliyoruz:

Hadi gel maaştan söz edelim Ayşenur Arslan

*

“Hasta olmayanın maske takması gerekmez. Çünkü maskenin koruyucu özelliği yok. Ama hasta olanlar, mutlaka takmalı. Çünkü maskenin bulaştırmayı engelleyen bir tarafı var.”

*

Bu konuda bir de Osman Müftüoğlu yaklaşımı var.

Şöyle diyor Osman Hoca:

*

“Doğrudur. Maske, takan kişiyi virüsten korumaz. Ama teşhis edilmemiş virüs taşıyıcıları var aramızda. Belki biz de onlardan biriyiz. Hastalıktan korunmak için değil, hastalığı farkında olmadan etrafa bulaştırmamak için... Özellikle süpermarketlerde, toplu taşıma araçlarında ve kamusal alanlarda maske takılması daha doğru bir yaklaşımdır.”

*

Osman Hoca’nın görüşü, bana çok mantıklı ve tutarlı geldi. 

Yazarın Tüm Yazıları