YILLARDIR dişini sıkarak oluşturduğu o şahane imaj yerle bir oldu.
"En önemli koltuğu kardeşi için terk eden adam" edası püf diye söndü.
Buram buram uzlaşma, fedakárlık ve anlayış kokan o tebessüm eridi.
"Hiçbir fani bu fırsata hayır diyemez" diyenleri haklı çıkardı.
Şu zalim Çankaya rüyasının kalbinde nasıl bir ihtiras fırtınası estirdiğini herkese gösterdi.
Çankaya uğruna "Demokrat Abdullah"tan "Anadolu’nun evladı"na kolayca geçiş yaparak ne yaman bir politikacı olduğunu kanıtladı.
Herkese, "Demek ki Abdullah Bey bir fetih rüyası görüyormuş" dedirtmeyi bile göze aldı.
"Vay be! Bir jest adamı değilmiş" yorumuna neden oldu.
Gönlünü Çankaya sevdasına kaptırdığını saklama becerisi bile gösteremedi.
Kibar ve nazik imaları görmezlikten gelerek ön alma çabasına girişip herkesi şaşırttı.
Ve hepsinden önemlisi, "Abdullah Bey çok mülayim ve uzlaşmacı adamdır" masalını yıktı.
Kısacası...
"Çankaya testi", özene bezene oluşturulmuş o güzelim imajı hak ile yeksan etti.
Durumu öyle bir hale getirdi ki...
Çankaya’ya çıkarsa "zorlayarak" çıkmış olacak.
Çıkmazsa "başkalarının zoruyla" çıkmamış olacak.
Yani...
Artık Çankaya’ya çıksa da, çıkmasa da...
Hiç fark etmeyecek.
Çünkü...
Gül’den kale çoktan düştü.
Ve çok ama çok yazık oldu.
Cemal Süreya müdafaası
HEY gidi koca Cemal Süreya hey!
Kim derdi ki bir gün gelecek, Hande Ataizi adlı "Mum kokulu bir kadın" çıkacak ve ağzını eğerek, "Ay şekerim, eski sevgilim her gece Cemal Süreya’dan bir şiir okurdu. Feci sıkıldım yani. Her gece Cemal Süreya... Çekilmez ki" diyerek aklı sıra seninle kafa bulacak.
Hey gibi koca Cemal Süreya hey!
Sen ki imgeyi gözünden haklayacak denli kahraman bir şairdin.
Sen ki bir iddia uğruna soyadından harf atacak kadar matrak bir adamdın.
Sen ki sevdiğini soluğundan öpmesini becerecek denli delikanlıydın.
Sen ki yaz tatilini bile okulda geçirmek zorunda kalan zavallı bir "parasız yatılı" olmana karşın, "Mülkiye’nin en mülksüz şairi" olarak nam salmayı becermiş bir adamdın.
Sen ki sadece müritlerinin yanında rahat edecek denli bencildin ama hayatında hiç kimseyi küçük düşürmedin.
Bak, gördün mü?
İşte "ilginç bir çağ" geldi ve sürdüğü tek boyutlu hayattan keyif çıkardığını sanan aldanmış ve gafil bir hatun, sana "Sıkıcı" dedi.
Hey gidi koca Cemal Süreya hey!
İyi ki "Üstü kalsın" diyerek çekip gittin bu diyardan...
Yoksa sen de bizim gibi Hande Ataizi’ye maruz kalma tehlikesini yaşayacaktın.
Ne diyelim, sen kurtuldun, darısı bizim başımıza.
Siyasi kehanetlerim
BİR Köksal Toptan’ın Meclis Başkanlığı’na aday gösterilmesi, Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’ne çıkacağının bir delili gibi görünüyor. Çünkü Toptan’ın adaylığı, "Üçünün de eşinin başı örtülü" eleştirisini boşa çıkarmak için tasarlanmış gibi.
İKİ AKP’nin kadın milletvekillerinden Güldal Akşit, Meclis Başkan Vekilliği’ne getirilecek.
ÜÇ Bülent Arınç bu dönem "sade milletvekili" olacak ve yapacak işi olmadığından daha fazla arıza çıkaracak. Yani Tayyip Erdoğan’ın başı çok ağrıyacak.
DÖRT Meclis Başkanlığı’na aday gösterilmeyen Cemil Çiçek, yeniden Adalet Bakanlığı koltuğuna getirilmek yerine "Başbakan Yardımcısı" sıfatını alacak.
BEŞ Ertuğrul Günay hükümette etkili bir pozisyona gelecek. Artık Adalet Bakanlığı mı desem, yoksa Başbakan Yardımcılığı mı bilemiyorum.
ALTI Abdülkadir Aksu’nun yeni dönemde İçişleri Bakanlığı koltuğunu koruması hayli güç. Eğer bu dönemde de "İçişleri Bakanı" olursa, "Elinde dosya var" iddiası bir iddia olmaktan çıkacak.
YEDİ Atilla Koç’un yeniden Kültür ve Turizm Bakanı olması, şu an itibarıyla "imkánsız" gibi görünüyor. Sanatçı ruhlu AKP’li milletvekilleri şimdiden kulise başlayabilir.
SEKİZ Faruk Çelik’e dikkat... Bu dönem bir bakanlık koltuğuna kavuşabilir.
DOKUZ Abdullah Gül cumhurbaşkanı olursa buna kendisinden sonra en çok Fehmi Koru sevinecek. Gül’ün cumhurbaşkanı olması durumunda Fehmi Koru ya da Taha Kıvanç, "Arkadaşım Cumhurbaşkanı" başlıklı bir yazı yazacak.
ON Cumhurbaşkanı olma hevesi kursağında kalan Mehmet Aydın Hoca, korkarım, Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanlığı koltuğunu da kaybedecek.