Gazze’yi yazamamak

DOSTUM...

Mesajında diyorsun ki: "İki satır olsun söz etseydin Gazze’den..."

Haklısın dostum, haklısın...

Yazmadım... Daha doğrusu yazamadım...

Ama bak, neden yazamadım?

* * *

Aylardır elektriksiz, susuz, gıdasız, ilaçsız bırakılmış bir şehrin üzerine füzeler yağdırılırken...

Ne yazılabilir ki?

Aylardır açık hava hapishanesine dönüştürülmüş bir şehrin üzerine dünyanın en gelişmiş tanklarıyla gidilirken...

İki satır çiziktirmeyle vicdan mı rahatlatılır?

Hastaneler vurulurken...

"Önce kim başlattı?" tartışması mı yapılır?

Çocuklar öldürülürken...

"İyi ama Hamas da İsrail’i kışkırttı" diye gayet soğukkanlı, gayet beyaz yakalı analizler mi patlatılır?

Gece vakti oturmuş, ölüm kusan makinelerin kıstırılmış bir şehrin dehlizlerine girmesini heyecanlı bir aksiyon filmi seyreder gibi seyrettikten sonra...

"Ah Gazze" falan diyerek çocuk ölümlerinden duygusal atraksiyonlar mı çıkarılır?

Dünyanın en gelişmiş tanklarıyla, dünyanın en sefil şehrine girilirken...

"Bu Araplar da adam olmaz birader" diyerek rahatlamak mümkün müdür?

Gazze’den imdat çığlıkları yükselirken...

Oturup akıllı uslu Ortadoğu analizleri mi attırılır?

Gazze’de bütün insanlığın cenaze töreni düzenlenirken...

"İsrail’in de kendini savunma hakkı vardır" falan diyenlere yanıtlar mı hazırlanır?

Malzemesizlikten kırılan doktorların, yaralıların başında çaresizlik içinde kıvrandıkları o hastane, İsrail füzesiyle yerle bir edilirken...

Yazsan ne olur, yazmasan ne olur?

Dünya televizyonları mikrofonlarını mazluma değil, zalime uzatmışken...

"Nerede Birleşmiş Milletler?" diye bağırmanın ya da merhamet dilenmenin ne anlamı var ki?

İsrail Ordu Sözcüsü, yüzüne yerleştirdiği o mağrur ifadeyle, "Tanklar neden yürüyor Gazze’ye?" meselesine açıklık getirmeye çalışırken...

İsyan türküsü çığırmanın ne faydası olur ki?

Kurtulmuş’a kutlama

SAADET Partisi’nin dün İstanbul Çağlayan’da düzenlediği "Filistin’le Dayanışma" mitingi, son yılların en büyük mitingi idi...

Saadet Partisi’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, mitingde yaptığı konuşmayla çok mühim iki iş yaptı:

BİR: Kalabalığın hükümeti protesto etmesine, "Biz buraya Filistin halkıyla bütünleşmek için toplandık... Hükümet protestosunun sırası değil" diyerek izin vermedi...

İKİ: Filistinlilerin evlerini yıkmak isteyen İsrail buldozerlerinin önüne geçerek can veren ABD’li kadın barış eylemcisi Rachel Corrie’nin fotoğrafını kürsüden gösterdi ve kalabalığa "Bu iş Müslümanlık meselesi değil, insanlık meselesidir" mesajını verdi...

Lider dediğin, kendisine bağlı topluluğun yanlış algılarını düzelten adamdır...

Bu nedenle Numan Kurtulmuş’u kutluyorum...

Yıldızı parlayan bürokrat

MEMLEKETİN en büyük ve en önemli kırılma noktalarından birinin tam tepesinde bulunan "Kürtçe televizyon" meselesini...

İdare-i maslahata zerre kadar prim vermeden...

Mesela "Yüz Kürt Büyüğü"nden tam not alarak...

En muhalif Kürtlere bile "Bunlar numara yapmıyor" dedirterek...

Halletmek az şey midir?

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, bu büyük devrimi gayet başarıyla halletmiş bir adamdır...

Ayrıca...

Çok kısa bir süre içinde muhteşem bir "Çocuk Kanalı" kurarak...

"Muharrem ayında Aleviler için özel yayın" ile yılların özlemine sessizce yanıt vererek...

TRT’yi "tartışmaların odağı"ndan çıkarıp, "beğenilerin odağı" haline getirerek...

Az zamanda büyük işler yapmıştır...

Demek ki neymiş?

Yalpaladığında yerin dibine batırdığımız bürokratlarımızı...

Başardıklarında göklere çıkarabiliyormuşuz...
Yazarın Tüm Yazıları