Gazeteciliğin geldiği son nokta

ESKİDEN...

Haberin Devamı

Soruyu soran kazanırdı.

Bugün...

Soruya muhatap olan kazanıyor.

*

Eskiden...

Politikacılar, gazetecilerin önüne 3-0 yenik çıkarlardı.

Bugün...

Gazeteciler, politikacıların önüne 3-0 yenik çıkıyorlar.

*

Eskiden...

Ahali, gazetecilere “göster şu politikacıya gününü” diye tezahürat yapardı.

Bugün...

Ahali, politikacılara “göster şu gazetecilere gününü” diye tezahürat yapıyor.

*

Eskiden...

Gazeteciye “Sen bu soruyu falancaya da sorabilir misin” dendiğinde... Gazeteci “hem de nasıl sorarım, yeter ki karşıma gelsin” derdi.

Bugün...

“Hebele gübele hebele” deniliyor.

*

Eskiden...

Siyasetçiler madara olurdu.

Bugün...

Gazeteciler madara oluyor.

 

NASUHİ’NİN ŞEREFİNE HARAKİRİ YAPTIRMASI

Gazeteciliğin geldiği son nokta

Haberin Devamı

GURURLU Japonlar, yüz kızartıcı bir durumla karşılaştıklarında harakiri yaparlar.

Gurursuz Nasuhi ise...

“Ben kitabımda yalan yazdım. Kitabımda yazdığım dedikoduydu. Benim kitabım referans kabul edilemez” falan diyerek...

Onuruna, şahsiyetine, şerefine harakiri yaptırmayı tercih etti.

Böyle berbat, böyle rezil, böyle bayağı bir harakiri görülmemiştir.

 

KENARDA KÖŞEDE SÖYLENEN BİR ŞEY

ŞÖYLE deniyor kenarda köşede:

*

Muharrem İnce vaktiyle CHP’ye genel başkan seçilebilseymiş...

Ne AK Parti bu kadar rahat edermiş ne de Tayyip Erdoğan.

 

MUHARREM İNCE ‘BAM BAM BAM’ TAKTİĞİ UYGULUYOR

DOĞRU mudur, değil midir?

Bilmiyorum.

Güya Tayyip Erdoğan ve AK Parti, şöyle bir taktik izliyormuş:

- Muharrem İnce öne çıkarılsın.

- Meral Akşener hiç gösterilmesin.

*

Tekrar ediyorum:

Hesaplanmış, planlanmış böyle bir taktik söz konusu mu, değil mi?

Bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var:

Eğer gerçekten de “Meral Akşener bizim için çok zorlu bir rakip olabilir ama biz bu Muharrem İnce’yi havada, karada yeriz” hesabına dayalı böyle bir taktik söz konusuysa...

Bu taktik...

Muharrem İnce’nin “taktik maktik yok, bam bam bam” taktiğine toslamış görünüyor.

*

Hep söyledim, yine söylüyorum:

Haberin Devamı

Siyaset, mühendisliğe o kadar da elverişli bir alan değildir.

 

İNCE: GEL BİZİM UÇAĞA

MUHARREM İnce aradı.

Dedi ki:

“Sen şu ana kadar hiçbir Cumhurbaşkanı’nın uçağına binmedin. Gel, ilk defa bir Cumhurbaşkanı adayının uçağına bin. Ama bizim uçak, öyle kocaman uçaklardan değil ha! Çok küçük ve sallanan bir uçak.”

*

Tam “Aman Allah göstermesin düşer müşer de” falan diye pas atacaktım ki...

Şimdi durup dururken gol yemeyelim diyerek vazgeçtim.

Ve şöyle dedim:

“Davete icabet sünnettir. Tabii ki geleceğim.”

*

Bugün Muharrem İnce ile Bilecik ve Bursa mitinglerine katılacağım.

Allah kısmet eder de sağ gelirsem...

Gözlemlerimi, izlenimlerimi gayet tarafsız bir şekilde aktarmaya çalışacağım.

 

Haberin Devamı

PERVİN BULDAN VE SEZAİ TEMELLİ

Gazeteciliğin geldiği son nokta

ÇIKTILAR televizyona.

Uzun uzun konuştular.

Sorulara cevaplar verdiler.

*

Sonuçta ne oldu?

Şu oldu:

Yıldızlarını parlatamadılar.

O kadar ki...

HDP’liler bile pek memnun kalmadı performanslarından.

*

Buradan çıkabilecek üç sonuç var:

*

- BİR: Sihirli ve etkili olan televizyon değildir.

*

- İKİ: Sihirli ve etkili olan televizyon imkânını iyi kullanan siyasetçidir.

*

- ÜÇ: Bazı siyasiler için televizyona çıkmamak, çıkmaktan daha iyidir.

 

 

SEVDİĞİM YEDİ İLAHİ

- BİR: Göçtü kervan kaldık dağlar başında. (Sami Özer’den dinleyelim lütfen)

*

- İKİ: Erler demine destur alalım. (Selda Bağcan söylesin)

*

- ÜÇ: Güzel âşık cevrimizi çekemezsin demedim mi? (Cem Karaca pek güzel söyler)

*

Haberin Devamı

- DÖRT: Uyan ey gözlerim gafletten uyan. (Ceceli dışında birinden dinlensin)

*

- BEŞ: Taleal bedru Aleyna. (Mehmet Emin Ay yorumu şahanedir)

*

- ALTI: Tevhid. (Sabahat Akkiraz yorumu enfestir)

*

- YEDİ: Bana seni gerek seni. (Ruhi Su’dan başkasından dinlenmesin)

 

Yazarın Tüm Yazıları