Sonuçta galeyan dediğimiz bir şuursuzluk halidir...
Hiç kimse ‘İyi ama ben pek yüce, çok ulvi değerler adına galeyana geliyorum’ diyerek, duruma meşruiyet sağlamaya kalkışmasın.
Çünkü galeyan halinde, politik bilincin zerresi bile kalmaz ortada.
Tecrübeyle sabittir:
Televizyondan geçen bir altyazının ya da kulaklara fısıldanan uğursuz bir söylentinin çılgına çevirdiği kara kalabalık, sadece utanç duyulacak olaylara neden olur.
Bu yüzden galeyana kapılanların sayıca çokluğuna aldanarak pay kapma telaşına düşülmesin.
Yani galeyan goygoyculuğuna son verilsin...
***
Yüce bir dava uğruna galeyana geldiklerini düşünenler...
Unutmayın ki, 6-7 Eylül’de İstanbul’da tahrike kapılan duygudaşlarınız da sözde ulvi bir amaç doğrultusunda ayağa kalkmışlardı.
Peki sonuçta ne oldu?
Yağmalanan binlerce dükkán...
Yerle bir edilen 73 kilise, havra ve ayazma...
Hepsinden önemlisi bir daha asla tamir edilemeyecek kaskatı bir utanç duygusu...
Ve siz ‘İyi ama tahrikçinin hiç mi suçu yok’ diye bana mesaj gönderenler...
Siz de unutmayın ki Sivas’ta galeyana gelenler de tıpkı sizin gibi ‘Tahrikçinin hiç mi suçu yok?’ diye kendilerini savunmaya kalkışmışlardı.
Ne oldu?
Sonuçta giden 37 canın yerini tutacak ‘yüce bir dava’ bulunamadı...
Ve o katı gerçek olanca ağırlığıyla, galeyana gelenlerin üzerine çöküverdi:
Hiçbir dava, insan hayatından daha önemli değildir...
***
O halde artık galeyan putunu kıralım...
Şeytani sözler fısıldayanların heveslerini kursaklarında bırakalım...
Altyazıları tersine çevirelim...
‘Bunları vurun, bütün servetimi vereyim’ diyen adamın tahrikine kapılmak yerine, o adamı derhal en yakın polis karakoluna teslim edelim...
Galeyana gelmeyi, tahrike kapılmayı ‘anlayışla karşılanacak bir gerekçe’ olmaktan çıkaralım...
Skandal açıklama
MECLİS İnsan Hakları Komisyonu Üyesi ve AKP Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu, Trabzon’a gitmiş, olayları incelemiş ve ardından şu açıklamayı yapmış:
‘Bildiri dağıtımıyla başlayan demokratik hakkın kullanılmasından Trabzon halkı rahatsız olmuştur. Bir insan hakkı ihlali de bu şekilde mevcuttur. Bir demokratik hakkı kullanırken insanların rahatsız olabileceğini, bu hakkı kullananların düşünmesi gerekir.’
Peki Zafer Hıdıroğlu... Ne demek istediğinizi anladık...
Ama bir sorun var:
Eğer ‘bir demokratik hakkın kullanılmasından dolayı başkalarının duyacağı rahatsızlığı’ dikkate alacaksak, ben de sizin bu açıklamanızdan fevkalade rahatsız oldum.
Yani siz de benim ‘insan hakkı’mı ihlal ettiniz.
Ne olacak şimdi? Ben de mi galeyana gelmeliyim...
Biraz uyku
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Atilla Koç, yeni dönemin Mail Büyükerman’ı olabilir mi?
Sanmam. Çünkü Büyükerman’daki mizah, ‘gülünç’ duruma düştüğü halde bunun farkına varamamasından kaynaklanıyordu.
Peki Bakan Koç, yeni dönemin Kamer Genç’i olabilir mi?
Olmaz. Çünkü Genç’in bütün esprisi dan-dunluğundaydı...
Peki Atilla Koç için ne diyeceğiz?
Bence sadece MFÖ’nün ‘Bodrum... Bodrum...’ şarkısını anımsayalım: