Paylaş
Bu filmin Türkiye’de gösterime girmemesi için hiçbir sebep yok.
*
Evet... Rahatsız edici
sahneler var.
Evet... Tecavüz var.
Evet... Kesme var.
Evet... Türklerin gaddarlıkları var.
Ama film, bunların üzerinde tepinen, bunları istismar eden, bunlardan yola çıkarak “Bakın Türkler ne de soykırımcı insanlar” demeye çalışan bir film değil.
*
Ama durun bir dakika!
-Filmde iyi Türkler de var.
-Filmde katliamların sistematik olmadığına dair işaretler de var.
-Filmde tecavüz ve katliamların daha çok asker kaçaklarından kaynaklandığına dair göndermeler var.
-Filmde Türklerin Arap diyarlarını terk ederken maruz kaldıkları saldırılar var.
-Filmde gaddarlığın ve zalimliğin ırkının olmadığına dair haykırışlar var.
*
Ama eksikler de yok değil filmde.
En büyük eksiklik ise şurada:
Film, dönemin Osmanlı yönetiminin Ermenilere karşı başlattığı insanlık açısından kabul edilemez uygulamalarının nereden kaynaklandığına dair tek bir şey bile söylemiyor.
Her şeyi 1915’te başlatıyor.
*
Yönetmen Fatih Akın, bu eksiklikle ilgili olarak şunu söylüyor:
“Ben bir soykırım filmi yapmadım. Hiçbir politik gelişmeden haberi olmayan Mardinli bir Ermeni demircinin başından geçenlerin öyküsünü anlattım. Onun penceresinden olaylara baktım. Onun açısından her şey 1915’te başlıyordu. Ben de o yüzden oradan başladım.”
*
Filmin sadece ilk 40 dakikası “Türklerin Ermenilere yaptığı zalimlikler” bölümünü işliyor.
Kalan bölüm ise...
Mardinli demirci ustası Ermeni’nin ailesini arayışına odaklanıyor.
Bu arayış Arap coğrafyasından ta Küba’ya, Amerika’ya kadar uzanıyor.
Bu nedenle...
Filmin daha çok bir “arayış filmi” olduğunu söyleyebiliriz.
Venedik’te nasıl karşılandı
FESTİVAL izleyicisi filmi beğendi.
Film bitince alkışlar uzun süre bitmedi.
*
Filmi izlerken yanımdaki koltukta oturan Ermeni bir kadın, film boyunca gözyaşlarını tutamadı.
*
Profesyonel eleştirilere gelince...
Yabancı basında
çıkan ilk kritiklerden anladığımız şu:
Sinema eleştirmenleri filmi pek beğenmediler.
*
Filmi izleyenler arasında Hrant Dink’in eşi Rakel Dink de vardı.
Filmi nasıl bulduğunu sordum: “Çok etkileyiciydi, film boyunca ağladım. Çok güzel anlatılmış, oyunculuklar mükemmeldi. Umarım bu film, bir büyük empatiye yol açar.”
Filmden notlar
-FİLMİN İngilizce adı “The Cut”. Türkiye’de “Kesik” adıyla yayınlanacak.
-Filmin başrolünde Cezayir asıllı Fransız oyuncu Tahar Rahim var. Tahar Rahim, Mardinli Ermeni demirci rolünde çok iyi bir performans sergiliyor.
-Filmde Diyarbakır doğumlu Ermeni oyuncu Kevork Malikyan da rol alıyor. Malikyan İngiltere’de çok ünlü bir oyuncu.
-Filmin müzikleri çok iyi... Ermeni ağıtları, ninnileri film boyunca yükseliyor.
-Film, alıştığımız Fatih Akın filmlerinin çok ama çok dışında... Duygulandırmaya, düşündürmeye ve dokunaklı olmaya gayret eden destansı bir tarzı var. Polonski’nin “Piyanist”i gibi olmaya çalışmış ama amacına ulaşamamış.
-Filmin süresi 2 saat 28 dakika.
-Pahalı bir film bu... 15 milyon dolara mal olmuş. Fatih Akın’ın son filminden üç kat daha pahalı.
-Mekânlar ve kostümler... 10 numara.
-Filmde bütün Ermeniler İngilizce konuşuyor. Türkler ise Türkçe... Gerçi Araplar da Arapça konuşuyor ama Ermenilerin İngilizce konuşması, en baştan bir önyargı oluşturuyor gibi...
-Fatih Akın teknik nedenlerden dolayı Ermenileri İngilizce konuşturduğunu söylüyor.
Sinemasal açıdan bir yorum
“ERMENİ Sorunu” diye bir sorundan hiç haberdar olmasaydım...
Sıkılmadan izlerdim bu filmi...
*
Çünkü film...
Sürükleyici, sıkmayan, tempolu, merak uyandırıcı, destansı bir film.
*
Filmi benzerleriyle kıyasladığımızda ise sonuç şu:
Türünün en iyisi değil.
Bu türün başyapıtlarının arasında biraz “orta karar” gibi duruyor.
Fatih Akın: Bu film Türkiye’de gösterilmeli
FATİH Akın şöyle diyor:
“Alman basınında bu filmin Türkiye’de gösterilemeyeceğini, Türklerin buna izin vermeyeceği yazılıp çiziliyor. Bu tür yorumları haklı çıkarmamak lazım. Türkiye’de bu filmin gösterilmesi gerekir.”
*
Peki şimdiden tehdit falan geldi mi Fatih Akın’a?...
“Hesaba katılır bir tepkiden söz edemeyiz. Çok küçük ve dar bir çevreden geldi tehditler ama önemli değil” diyor.
*
Fatih Akın’ın filmin Türkiye’de gösterilmesiyle ilgili olarak söyledikleri şunlar:
“Bu bir film... İnsanlar izlesinler ve tepkilerini izledikten sonra ortaya koysunlar. Beğenenler beğenmesin, karşı çıkanlar karşı çıksın. Ama izlemeden, sırf bir önyargıyla hareket edilmesin. Benim tek isteğim bu.”
Fatih Akın’ın MHP’li babası
FİLMİ izleyenler arasında Fatih Akın’ın babası Enver Akın da vardı.
*
Baba Enver Akın MHP’li...
Hem de teşkilattan MHP’li.
*
1970’li yıllarda Hamburg’da Ülkü Ocakları’nın ve ona bağlı bir caminin kuruluşunda görev almış.
“Hamburg’un en güçlü Türk teşkilatlanması bizimkiydi” diye övünüyor.
Siyasi çizgisi hiç değişmemiş.
“Ülkücüyüm” diyor.
Son seçimde oyunu kullanamamış.
“Kullanabilseydim MHP’nin aday gösterdiği Ekmel Bey’e oyumu verecektim” diyor.
*
Gelelim baba Enver Akın’ın filmle ilgili görüşlerine...
“Filmi beğendim” diyor.
“Ama Türkler gaddar ve katliamcı gösteriliyor” denildiğinde ise itiraz ediyor.
“Hayır. Filmde katliamcı ve tecavüzcü olarak asker kaçakları ve çeteler gösteriliyor. Sistematik bir katliam yok filmde.”
*
Fatih Akın, babasının filmi izleyip beğenmesini çok önemsiyor.
“Ben bu filmi babam gibi insanlar için yaptım. Onların bu filmde anlatılan mazlumlarla özdeşleşmelerini sağlamayı amaçlıyordum. Babam bu özdeşleşmeyi yaptı. O yüzden mutluyum.”
Paylaş