Erdoğan ile Obama arasındaki 7 benzerlik

BİR: Barack Obama’yı İslam dünyasında "beklenen Mehdi" olarak selamlayanlar olduğu gibi, Tayyip Erdoğan’ı da memleketimizde "yerel Mehdi" olarak selamlayan epey geniş bir kesim var...

İKİ: İkisi de siyahtır... Tayyip Erdoğan, kendisi hakkında "Kardeşiniz siyah Türklerdendir" beyanatı vermiştir... Obama ise bu vurguyu bizzat rengiyle yapmaktadır...

ÜÇ: İkisi hakkında da kuşku vardır... Obama için Amerika’da "Gerçek yüzü bu değildir" şeklinde eleştiriler yapılmaktadır... Tayyip Erdoğan hakkında ortaya atılan "Gizli ajandası var" kuşkusu hep gündemdedir...

DÖRT: Obama’nın McCain’i varsa, Tayyip Erdoğan’ın da Deniz Baykal’ı vardır...

BEŞ: Obama’nın sülalesinin kökeni, dünya ölçeğinde hafiften bir Birleşmiş Milletler etkisi yaratır: Kenya, Çin, Endonezya, Kanada vs... Tayyip Erdoğan da Rize, Siirt, Kasımpaşa gibi Türkiye ölçeğinde farklı bölgelere yaslanır...

ALTI: Allah gecinden versin, öteki dünyaya göç ettiklerinde ikisinin de mezar boyu eşit olacaktır...

YEDİ: Hollywood, Obama’nın yanındadır... Bizim Hollywood’umuzu tek başına sırtlama kapasitesi olan Hülya Avşar’ımız da Tayyip Erdoğan’ın yanındadır...

İslami camiadan Vakit’e 4 yaklaşım

1- SAHİPLENİCİ YAKLAŞIM: Bu yaklaşıma sahip olanlar, "Bunlar da bizim lümpen fedailerimiz" derler... Vakit’in "ortak düşman"a karşı verdiği mücadele için, "Ne güzel... Yüreğimiz soğuyor" değerlendirmesini yaparlar...

2- KORKAK YAKLAŞIM: Korkunun kaynağı, Vakit’in çirkefliğidir... "Aman bunlara bulaşmayalım... Rezil ederler" kaygısı, kanaat önderleri arasında çok yaygındır... Çirkefe bulaşmamak, uzak duruşun ya da yok saymanın gerekçesidir.

3- İDARECİ YAKLAŞIM: Bu yaklaşıma sahip olanlar, eş dost muhabbetlerinde, "Şu Vakit’çiler de iyice kafadan kontak kardeşim" diyerek samimi görüşlerini ifade ederler... Ancak sıra kamu alanında bu görüşleri ifade etmeye gelince, dut yemiş bülbül olurlar... Gerekçeleri de hazırdır: Vakit’le uğraşmaya değmez...

4- KULLANICI YAKLAŞIM: Özellikle siyasetçiler arasında yaygın bir yaklaşımdır bu... Vakit’in etkileyebildiği küçük kitlenin oy desteğine tenezzül ederler... Ya da zamanı geldiğinde Vakit’i kullanmak isterler... Uçaklarda ağırlamanın, resepsiyonlara davet etmenin temel gerekçesi budur...

Bu Yahudi’yi çok sevdim

BENSİYON Pinto’yu epey süreden beri tanırım...

Onu tanıdıktan sonra...

Şöyle bir teori geliştirdim:

Memleketimizde "İsrail’in politikalarına karşı olmak" ile "Yahudi düşmanı olmak" arasındaki kalın çizgiyi fark etmeyen tipler mi var?

O zaman o tipleri, Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Pinto ile tanıştıralım...

Çünkü...

Pinto ile iki satır muhabbet kuranların, böyle çarpık bir anlayışı muhafaza etmeleri mümkün değildir...

Çünkü...

Bensiyon Pinto’nun samimiyeti, başkalarının inançlarına yüksek saygısı, memleket severliği ve hakkaniyetli oluşu o çarpık anlayışı yıkacaktır...

Çünkü...

Bir Yahudi düşmanının, Bensiyon Pinto’nun karşısında mahcubiyet yaşamaktan başka şansı yoktur...

Madem herkesin Bensiyon Pinto ile tanışması teknik olarak imkánsızdır...

O halde başka bir yol önerelim:

Bir süre önce Doğan Kitap’tan çıkan, "Anlatmasam Olmazdı - Geniş Toplumda Yahudi Olmak" adlı kitabı alıp okuduğunuzda...

Pinto ile tanışmış kadar olacaksınız...
Yazarın Tüm Yazıları