Paylaş
BEN GÖRMEDİM, GÖRSEYDİM ‘NE YAPIYORSUN?’ DERDİM
CNN Türk’te Tarafsız Bölge programını bitirdim. Eve geldim. Bir süre sonra baktım: Sosyal medya kaynıyor. “Hakan Bayrakçı canlı yayında tırnak kesti” diye bir şayia yayılmış durumda her tarafa.
*
İnanamadım tabii. Sonra görüntüler yayılmaya başladı. Baktım. Gerçekten de olmuş olay. Hakan Bayrakçı, çok kibar bir adamdır. Adap, usul bilir. O açıdan şaştım kaldım. Ama bir süre sonra iş zıvanadan çıktı. Nereyi açsam bu olay.
*
Ben yayın sırasında Hakan Bayrakçı’nın tırnak kestiğini görmedim, fark etmedim. Görsem, bir zamanların TV starı Esra Ceyhan’ın, programına konuk olan uçan adam Sabri Bey’e “Sabri Bey, ne yapıyorsunuz?” dediği gibi... “Hakan Baba, ne yapıyorsun?” derdim.
*
Sonra? Ateş daha da büyüdü. Düşmanımız epey fazla, hamdolsun. Hepsi teker teker devreye girdiler. Olayın boyutlarını bana kadar genişletenler oldu. Siyaset yapma tarzları leş tipler, “Ay ne leş olay” falan diye sahteliklere giriştiler.
*
Madem her şey yaşandı bitti saygısızca... O halde söz sırasını Hakan Bayrakçı’ya vermenin tam zamanıdır. Sordum kendisine... “Neden yaptın bunu?” diye... O da cevapladı. Aşağıdaki soru ve cevaplar, işte bu çabanın ürünüdür:
HAKAN BAYRAKÇI: HAYATIMIN EN BÜYÜK İKİNCİ KRİZİ BUDUR
- AHMET HAKAN: Ben görmedim programda ne yaptığını. Sonra sosyal medyaya yansıyınca fark ettim. Mumlu falan bir açıklama yaptın. Benim kafama pek yatmadı. Nedir işin aslı? Neden böyle bir şey yaptın?
- HAKAN BAYRAKÇI: Akşama doğru yayınlar için hazırlanırım. O gün eşim evde eşyaların yerlerini değiştiriyordu. Değişiklikleri beğendim. Şamdanlara mum koydu, yaktı. İki ufak köpeğimiz var. Biz salonda değilken yaklaşırlar falan diye mumları söndürmeye başladık. Söndürürken şamdan devrildi, sehpaya bulaştı. Bir yandan köpeklerimizin havlamaları, bir yandan bulaşmasın falan diye mumları toparlarken hem ellerime bulaştı hem de sehpayı sileyim dedim, çıkmayınca parmaklarla kazıdım. İlk hatam burada galiba. Bırak, sonra bir biçimde halledilir değil mi? Sonra elimi yıkayıp alelacele CNN Türk’ün otomobiline bindim. Gerçi yolda elimdeki sıkıntıyı fark ettim. Ama arabada telefonlar geldi, müdahale edemedim. Neyse... Zaten zor yetişmiştim, hemen stüdyoya girdim. Yayın başladı. Tırnağımın arasında bir şey olması çok rahatsız eder beni. O esnada çıkarıp kesmeye başladım. Bu da büyük hata oldu.
*
- AHMET HAKAN: Tırnak makası sürekli yanında olur mu?
- HAKAN BAYRAKÇI: Yanımda bir küçük kutu var. İçinde ilaçlar, ufak tefek aletler ve evet makas da var. Hiç de kullanmamıştım. Böyle bir olayla ve böyle bir zamanda kullanacağım hiç aklıma gelmemişti.
*
- AHMET HAKAN: Sen çok medeni bir insansın. Nazik, janti bir adamsın. İyi eğitim almışsın. Neden böyle oldu?
- HAKAN BAYRAKÇI: Sanırım konuyu sadece o an hissettiğim rahatsızlığa bağlamak da pek doğru değil. Çünkü reklam arasını bekleyebilirdim. Canlı yayında olduğumu unutmamalıydım. Haftanın 80 saatinin 18 saatini canlı yayında geçiriyoruz. Sanırım benim gibiler canlı yayınları doğal yaşamımızın parçası olarak görmeye başladık. Bilinçaltımızda bu var galiba. Bu da etkili oldu bence.
*
- AHMET HAKAN: Çok eleştirildin. İnsanlar haklı olarak tepki gösterdi. Tepkileri haklı buluyor musun?
- HAKAN BAYRAKÇI: Tepkiler elbette haklı. Hoş olmadı. Ama önemli bir husus var. Hakaret ederek her türlü şeyi yazanlar genelde aynı siyasi görüşte olan insanlar. Farklı bir siyasi görüşü olanlar ise teselli etmiş, hoş görmüş bu olayı. Tabii böyle olunca şunu düşünüyorum. Fikirlerimden rahatsız olanlar, bu olayı fırsat bilip her türlü hakareti ettiler. Tamam, olay tabii ki kötü. Ama niye hep aynı görüşteki insanlar demediğini bırakmamış? Ve neden hep farklı siyasi eğilimi olanlar hoş görmüş, teselli etmiş? Buradan anlıyorum işin içine siyasetin girdiğini.
*
- AHMET HAKAN: Sen aslında ortadan giden bir yorumcusun. Tarafsız konuşuyorsun. Haklıya haklı, haksıza haksız diyorsun. Tepkilerin yoğunlaşmasında bu tutumunun payı olduğunu düşünüyor musun?
- HAKAN BAYRAKÇI: Kesinlikle asıl sebep bu. Bir kesimin sürekli hoşuna gidecek şeyler söylüyor olsam, o kesim bunu tolere eder, laf atanlara da kızardı. Gerçi biraz yine öyle olmuş ya...
*
- AHMET HAKAN: Kişisel tarihinin en büyük krizi bu mudur?
- HAKAN BAYRAKÇI: Bu ciddi bir krizdi. Fakat çok teselli eden de oldu. Ben de biraz teselli oldum. Kişisel krizlerimin en büyüğü bu değildi. Sanırım ikincidir.
*
- AHMET HAKAN: Bir özeleştiri vermek gerekiyor sanırım. Bu açıdan ne demek istersin?
- HAKAN BAYRAKÇI: Her şekilde canlı yayınlarda dikkatli olmak gerekir. İstersen haftada yüz saatin yirmi saatinde değil yarısında bile canlı yayında olsan dikkati elden bırakmayacaksın. Biz siyaset konuşan insanlarız. Bazı siyasetçileri yoğun biçimde eleştirebiliyoruz. Bu da birilerinde bir birikim yapıyor. Herhangi bir açığını arıyorlar, seni linç edip sana nefret kusmak için fırsat kolluyorlar. Maalesef ben de onlara bir fırsat vermiş oldum. Üzgünüm tabii ki.
Paylaş