Paylaş
“IŞİD’le diyalog kurmak, dinlemek, anlamak, saygı duymak lazım.”
*
Adamdaki iyi niyetin ulaşabildiği son noktaya bakar mısınız lütfen?
*
Bazı arkadaşlar, benim “Başkanlık Sistemi’ne evet” yazılarımın da Dalai Lama türü bir iyi niyet ve saflık içerdiğini söylüyorlar.
Dedikleri şu:
“Parlamenter sistem içinde bile tek adam olabilen biri, başkanlık sistemi içinde ne yapar, ne eder? Hiç düşündün mü a be Dalai Lama?”
*
Aleyhimde de olsa...
Şık bir espri...
Aldım, kabul ettim.
Dış politikada ille de tek ses mi çıkmalı?
“DIŞ politika” söz konusu olduğunda neden hepimiz birlik içinde olacakmışız ki?
*
Söz konusu “dış politika” olunca...
Ülkeyi yönetenlerin attığı adımlara kayıtsız şartsız teslim mi olacağız? Aldıkları kararlara selam mı duracağız? Eleştirdiğimizde “Moskof uşağı” falan mı ilan edileceğiz?
*
Madem öyle... O zaman biz vakti zamanında “Çekiç Güç”e karşı neden destansı bir mücadele verdik ki? Neden “Ülkemizi yönetenler karar vermişler, Çekiç Güç’e destek olmuşlar, bize de bunun yanında olmak düşer” falan demedik ki?
*
Madem öyle... O zaman biz vakti zamanında Kardak Krizi’ni neden küçümsedik, yapılan hamaseti neden beğenmedik ve “iki kayalık için bu ne tantana” falan dedik ki?
*
Madem öyle... O zaman biz vakti zamanında AB ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’na neden “teslimiyet” dedik ki? Neden “devletimiz ne de güzel anlaşmalar imzaladı” falan demedik ki?
CNN Türk’ün Barış’ına veda
EĞER CNN Türk, bugün...
En çok izlenen...
En çok konuşulan...
En çok tartışılan...
En çok ilgilenilen...
Bir haber kanalıysa...
Bunda CNN TÜRK’te son beş yıldır genel müdür olarak görev yapan Barış Tünay’ın yeri ve önemi büyüktür.
Barış Tünay...
Buyurganlıktan ve hiyerarşiye yaslanmaktan fazlasıyla uzak kalarak...
Çalışanları motive etme konusunda üstün performans sağlayarak...
İşin hem siyasetini hem de ekonomisini çok iyi yöneterek...
Reyting ve itibarı aynı anda gözetmesini bilerek...
CNN Türk’ün bir yıldız gibi parlamasını sağladı.
Ve şimdi CNN Türk’ü bırakarak Kanal D’nin başına geçti Barış.
CNN Türk, bundan sonra medyada her zaman saygın işler yapmış olan Erdoğan Aktaş’ın yönetiminde yürüyecek.
Barış’a kendisiyle çalışamayacak olmanın hüznüyle veda ederken Erdoğan Aktaş’a umutla merhaba diyorum.
Orangutanlardan özür
DÜNKÜ yazımda bana saldıranlar için “dört orangutan” tabirini kullanmıştım.
*
Kürşat Tığlı adlı okurumun “orangutan” benzetmesine şiddetle itirazı var.
Aynen aktarıyorum:
*
“Merhaba Ahmet Bey,
Size saldıran kiralık şerefsizlerden ‘dört orangutan’ diye söz etmişsiniz.
Bu benzetme, orangutanlara haksızlıktır.
Orangutanlar, Yağmur Ormanları’nda yaşarlar. Kendi hallerinde, zararsız hayvanlardır. Sakin tabiatlıdırlar. Asla kavga etmezler. Bütün gün meyve peşinde o ağaçtan bu ağaca dolaşır dururlar.
Türleri yok olma tehdidi altındadır. Yok edilen ormanlar, orangutanların yaşam alanlarını daraltıyor, birbirinden koparılan ormanlarla tür çeşitliliği yok oluyor.”
*
Kürşat Tığ, tarım alanı yapılmak için yakılan bir orman yangınından canını zor kurtaran bir orangutan ve yavrusunun, iki hafta önce çekilen fotoğrafını da göndermiş.
Fotoğrafa bakınca insanın içi sızlıyor vallaha!
*
Ey orangutan kardeşlerim!
Neslinizin tükenme tehlikesi yetmezmiş gibi bir de sizleri parayla kiralanan dört şerefsize benzeterek haksızlığın en büyüğünü yaptığımı fark etmiş bulunmaktayım.
Ne olur bağışlayın beni.
Çok özür diliyorum.
Gerçekten. Ama gerçekten.
BÖYLE BUYURDU BAKANLIK
Can ve Erdem’e tecrit yokmuş
“CAN Dündar ve Erdem Gül’e tecrit uygulanıyor” iddiasına cevap vermiş Adalet Bakanlığı...
*
Cevapta denilen şu:
Can Dündar ve Erdem Gül...
Şu kadar saat avukatlarıyla...
Şu kadar saat milletvekilleriyle...
Şu kadar saat yakınlarıyla...
Görüştü.
Dolayısıyla...
Tecrit mecrit yok.
*
Ey Adalet Bakanlığı!
Eğer siz herhangi bir tutukluyu...
Başka bir insan yüzü görmeyecek şekilde bir hücrede tek başına tutarsanız...
Avukatlarıyla ve yakınlarıyla ne kadar görüştürürseniz görüştürün...
Yaptığınız tecritten başka bir şey değildir.
Not: Son aldığım bilgiye göre Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Can ve Erdem’in aynı koğuşa alınacağı sözünü vermiş. Umarım olur.
‘Ayıyla dans’, Rus atasözü değilmiş
“BİR ayıyı dansa kaldırırsan... Dans, sen vazgeçtiğinde değil, ayı vazgeçtiğinde sona erer” sözüyle ilgili aldığım son bilgileri aktarıyorum:
*
Bu söz bir Rus atasözü ya da özdeyişi değilmiş. Rusça bilenler, Rusların böyle bir atasözünün olmadığını söylüyorlar.
İngilizcede “Ayıyla dans edersen, ayı durmak isteyene kadar duramazsın” şeklinde bir söz var. Bu sözün Amerika’dan çıkma ihtimali yüksek.
Ama durun bir dakika! Rus atasözlerinde ayı olgusu hiç mi yer almıyor? Tabii ki hayır...
İşte ayılı Rus atasözlerine üç örnek: “İki ayı bir inde yaşamaz”, “Ayı yıkanmaz ama her zaman sağlıklıdır”, “Ayılar kötü komşulardır”.
Ayılı Rus atasözüne benzeyen bir Etiyopya atasözü varmış. Şöyle: “Leoparın kuyruğunu asla tutma, tutarsan da bırakma.”
Rusçada olmasa da bizim ayılı atasözünün Rusçasını yazıp gönderenler oldu. Şöyle bir şey: “Tantsuyesh s medvedyem, mojesh astanavitsya kagda zahochet medved.”
Paylaş