Paylaş
CUMHURİYET’in 91’inci yılında Cumhuriyetçi, Atatürkçü kesimlerde nasıl bir duygu gözlemliyorsunuz?
EMRE KONGAR: Mağlubiyet duygusu gözlemliyorum. Daha da önemlisi kendi hayat tarzlarına, kendi yaşam biçimlerine karşı büyük bir tehdit algılaması var.
*
Bu haklı bir algı mı? Hak veriyor musunuz buna?
EMRE KONGAR: “Türk Devrimi” modeli, bütün tepeden inme devrim modelleri gibi devletin ele geçirilmesiyle uygulanmış bir model... Halk buna alışmış. Devlet kimin elindeyse kendi yaşam biçiminin güvencesi olarak onu görüyor. Kendi bağımsız kimliğine, kişiliğine, sivil toplum örgütüne, mahallesine, arkadaşlarına, varlığına güvenip saygı duymayı bilmiyor.
*
5-6 sene öncesine kadar tek güvenceleri Türk Silahlı Kuvvetleri idi... Askere güveniyorlardı.
EMRE KONGAR: Evet... “Ordu bekçiydi, onlar bizi koruyordu, mahvolduk, gittik” diyorlar. Çok yanlış. Yahu sen bir bireysin, bir kişisin... Önce kendine saygı duy. Unutma ki bugün baskı yapanlar, laikliği senden farklı olarak algılayanlar, yani devleti elinde bulunduranlar aslında senin hizmetkârın.
*
Mağlubiyet duygusunun yerini ne almalı?
EMRE KONGAR: Bugün bizi yönetenlerin gücü nereden geliyor? Sandıktan... Seçimleri ne etkiler? İki şey: Demokrasi bilinci ve örgütlenme. Bilinçlenecek ve bilinçlendireceksin.
Ve örgütleneceksin.
*
Gelecekten umutlu musunuz?
EMRE KONGAR: Umutluyum. Çünkü dünya konjonktürü, Türkiye’de artık çağdaşlıktan, demokrasiden ve insan haklarından yana etki yapıyor. İnsanlık buraya gidiyor. İnsanlığın bu gidişi er ya da geç bizde de mutlaka egemen olacak ve demokrasi, insan hakları kazanacak. Karamsarlığa gerek yok.
Atatürk eleştirilebilmeli mi?
EMRE Kongar’ın “Atatürk eleştirilebilmeli mi” sorusuna verdiği yanıt:
*
-İstediği kadar kurucu olsun, kahraman olsun, eğer beşerse herkes eleştirilebilir. Ama yakın veya uzak geçmiş, bugünün değerleriyle yargılanamaz.
-Osmanlı’yı da bugünün değerleriyle övemeyiz veya yeremeyiz. Mesela İkinci Beyazıt, İspanya’da can güvenlikleri kalmayan Yahudilere kucak açıyor. Ama gelen Yahudileri, belirli yerde ikamete zorluyor, belirli şekillerde giyinmelerini istiyor ve daha birçok kısıtlama... Bu olaya bugünün değerleriyle baktığımızda ne diyebiliriz? Tabii ki “Bu insan haklarına aykırı” diyeceğiz. İşte bu tür bir bakış yanlıştır.
-Tarihe bugünün değerleriyle yaklaşılmaz. Atatürk eleştirilebilir. Ama kendi döneminin değerleri çerçevesinde.
Neden sakalımı kesmedim
12 EYLÜL’den üç yıl sonra üniversite öğretim üyeleri için sakal yasağı getirilmişti. Emre Kongar, sakalını kesmek yerine üniversiteden istifasını verdi. O günün şartlarında Kongar’ın bu tutumu, “kahramanca bir çıkış” olarak algılandı.
Emre Kongar, “O dönem neden sakalınızı kesmediniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“O günlerde sakalımı kesmeye karar verdim. Gittim aynanın karşısına... Kesemedim. Çünkü ben üniversitede ‘Sosyolojiye Giriş’ dersi okutuyordum. Demokrasiyi anlatırken, ‘Efendi sizsiniz, sizi yönetenler, sizden oy isteyenler sizin hizmetkârınızdır’ diyordum. Sakalımı kesseydim... Herhangi bir öğrencim, ‘Hocam, sakal, sakal...’ diyecekti. Bu durumda söyleyecek bir şey bulamazdım. Onun için sakalımı kesmedim ve istifa ettim.”
İsmet Paşa’ya haksızlık yapıyorlar
İKTİDAR cephesinden İsmet İnönü’ye yöneltilen eleştiriler hakkında Emre Kongar şunları söylüyor:
-İsmet Paşa’ya “Diktatör” diyorlar, “Tek Adam” diyorlar. Tamam, ama o “Tek adam” dediğin adam, çok partili demokrasiye geçişi sağlamış. Seçim yapmış ve elindeki iktidarı kaybedip başkasına devretmiş.
-Soruyorum: Hangi diktatör, dünya tarihinde bunu yapmıştır? İsmet Paşa bu açıdan biriciktir. İkinci bir örneği dünyada yoktur.
Cumhuriyet’in başarısı/başarısızlığı
-BAŞARISI: AKP gibi Cumhuriyet değerlerine fazla itibar etmeyen bir siyasal hareketin iktidara gelmesine izin verdi, iktidara taşıdı.
-BAŞARISIZLIĞI: AKP’nin iktidarda olmasından dolayı bazı Cumhuriyet değerleri erozyona uğruyor.
-BAŞARISI: Çağdaş ekonomik sınıfların yaratılabileceği ve yaşayabileceği siyasal ve kültürel ortamı hazırladı.
-BAŞARISIZLIĞI: Demokrasiye sahip çıkacak sınıfları yaratmakta ve üretmekte tarihi hızlandıramadı.
Atatürk’e en büyük kötülük 12 Eylülcülerden geldi
EMRE Kongar “Atatürk’e en büyük kötülüğü 12 Martçılar ve 12 Eylülcüler yapmıştır” diyor.
İşte Kongar’ın anlattıkları: “Yaptıkları bütün baskıları, işkenceleri, haksızlıkları, hukuksuzlukları Atatürk adına yaptıklarını söylemişlerdir. Hapishanelerde İstiklal Marşı okutup, Atatürk kitabı ezberletip, 10’uncu Yıl Marşı söyletmişlerdir. Yani bir ideolojiden nefret ettirmek için ne gerekiyorsa hepsini yapmışlardır. Dinci dediklerinden bin kat daha suçludurlar.”
Düzeltme ve özür
Gazetemizin dün Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla verdiği “91 yıl, 91 kadın” ekinde, 1991 yılında Muğla Valiliği’ne getirilerek ‘Türkiye’nin ilk kadın valisi’ unvanını kazanan Lale Aytaman da yer almıştır. Bu bölümde kendisinin eşi emekli büyükelçi Reha Aytaman’ın ismi bir hata sonucu Ferhat şeklinde yazılmıştır. Düzeltir, özür dileriz.
Paylaş