Paylaş
“Sen niye Mercedes’e biniyorsun?”
*
Cübbeli bu! Durur mu? Hemen yapıştırmış cevabı:
“Sahabe-i Kiram da en iyi deveye binerdi”.
*
Bu cevap üzerine...
Aklıma aynı anda şu sorular hücum etti:
*
Tamam, deveyi anladık, Mercedes’i anladık...
Peki jet-ski ne yana düşüyor Cübbeli?
*
Sahabe-i Kiram, devesini kendisini yetiştirirdi.
İyi de Mercedes’i kim yetiştiriyor Cübbeli?
*
En iyi arabayı Almanlar yapıyorsa...
Almanlar bizim neyimizi kıskanıyor Cübbeli?
*
Hasırda yattığı için hasır izi yüzünde beliren Peygamber...
Buna ne dersin Cübbeli?
*
Sahabe senin gibi din satıcılığı mı yapıyordu...
Yoksa çalışıp alnının teriyle mi kazanıyordu Cübbeli?
*
Fakire “hasır” de, kendine gelince “en iyi deve” de...
Allah’tan reva mı Cübbeli?
*
Deveyi Mercedes’le güncellemek aklına yatıyor da...
Başka şeyleri güncellemek niye aklına yatmıyor Cübbeli?
HEM GAZETECİ HEM YALANCI
DÜN bütün gün sosyal medyada bir yalan dolaştı durdu.
*
Güya tıp fakültesi öğrencisi bir genç kadın, Nihat Hatipoğlu’na...
“Hocam, ameliyat sırasında namaz vakti gelse, ameliyatı bırakıp namaz kılmak daha fazla sevap değil mi?” diye bir soru sormuş.
*
Sonra anlaşıldı ki...
Yok böyle bir soru!
Yalan.
Baştan sona yalan!
*
İşin en vahim tarafı ise şuydu:
Bu yalanın altına anlı şanlı gazeteciler bile en aşağılık hakaretlerle yorumlar yazdılar.
*
Önüne gelen bir bilginin doğruluğunu araştırmak için kılını bile kıpırdatmaya gerek duymayan gözü dönmüş gazeteciler bunlar.
Pervasızlıklarının, cüretkârlıklarının, utanmazlıklarının dayanak noktası ise şu:
Biliyorlar ki kendi mahallelerinden hiç kimse bunlara dönüp de “Yahu sen nasıl gazetecisin” demeyecek.
FARK
ÂLİM ile cahil arasındaki fark şudur:
Âlim öğrenmeyi sever.
Cahil öğretmeyi sever.
BEREN SAAT ROMAN YAZ
BEREN Saat’in Kenan Doğulu’ya yazdığı doğum günü mesajını okudum.
*
Mesajda...
Aşk var, entrika var, aksiyon var, heyecan var, dolaylı anlatım var, gönderme var, imge var, merak kaşıması var, tarih var, gitar var, tasvir var, giriş var, gelişme var, hatta sonuç bile var.
*
Beren Saat!
Roman yaz, okuyalım!
BAYRAMDA İSTANBUL’DA OLURSAN
Bütün kış gördüğün tipleri görmek zorunda kalmazsın.
*
Bütün restoranlar, bütün kafeler, bütün parklar senin olur.
*
Beşiktaş’tan Kadıköy’e kuş gibi gidersin.
*
Yollara düşen kalabalıkların çektiği sıkıntılara dair haberler okursun büyük bir zevkle...
CESARET İSTEYEN ŞEYLER
“Yaşasın! Dolar düşüyor” diye haykırmak.
*
“Yahu bu yeni adalet reform paketi hiç fena değil” demek.
*
“23 Haziran’da yurtdışında olacağım” demek.
NURİ PAKDİL İLE İSMAİL BEŞİKÇİ’NİN BULUŞMASI
NURİ Pakdil ki...
Bugünkü iktidarın takdir ettiği, sevdiği, yanında durduğu bir nesli yetiştirmiş yazardır.
*
İsmail Beşikçi ki...
“Kürt sorunu” dendiğinde akla gelebilecek ilk üç aydından biridir, hatta birincisidir.
*
Bu iki isim asker arkadaşıymış.
Bitlis’te yapmışlar askerliklerini.
*
Ve geçen gün İsmail Beşikçi, Nuri Pakdil’i ziyaret etmiş.
Nuri Pakdil de bu ziyareti...
“Sevgili kardeşim, Bitlis 34. piyade alayından askerlik arkadaşım” diye not etmiş.
*
Türkiye işte böyle bir ülkedir:
Hiç ummadığınız anda, hiç ummadığınız kişiler, hiç ummadığınız açılardan dost olurlar ve bu dostluklarını sürdürürler.
Ayıranlara, ayırmaya çalışanlara, bir araya gelmeyenlere, bir araya gelmemeye yeminlilere inat...
Paylaş