Çömelmezmiş

ÇÖMELMEZMİŞ... Çömelemezmiş...

Haberin Devamı

Gidermiş aslanlar gibi Gediktepe’ye... 

Ayakta kollarını bağlayarak ve gözlerini kısarak bakarmış karşı yamaçlara...

Bir Türk siyasetçi, üç-beş çapulcudan gelecek tehdide karşı ürküp korkar mıymış?

Askeri yetkililer, “Lütfen çömelir misiniz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu... Karşıda teröristler var... Keskin nişancılar sizi alnınızdan vurabilir...” falan diye uyarsalar bile...

Zor beyin oğlu Kemal Bey, “Ölürüm de çömelmem” diye tuttururmuş.

Kim bilir belki de...

O siperde göğsünü yumruklayarak dağlara karşı haykırır.

“Ey teröristler... İşte buradayım ve çömelmiyorum... Sıkıysa gelin vurun beni...”

* * *


Sonra?

Sonrası da şöyle gelişir herhalde:

Eğer Kılıçdaroğlu, “eşeğini sağlam kazığa bağlamayan” bu ilkel kaderci anlayışla, Gediktepe siperinden sağ salim kurtulursa...

Ortaya iki fotoğraf çıkar...

Biri Başbakan Erdoğan’ı çömelirken gösteren, diğeri Kılıçdaroğlu’nu ayakta göğsünü yumruklarken gösteren...

Yani seçim kampanyası için en âlâsından fotoğraf kareleri hazır olur.

Böylece...

“Cesur yürek” arayışındaki seçmen, korkup çömelen Tayyip Erdoğan yerine, korkmayıp ayakta duran Kemal Bey’e oy yağdırır.

* * *

Haberin Devamı


Neyse...

Şakayı bırakalım...

Sanırım bütün suç “CHP Genel Başkanlığı” koltuğunda...

Baksanıza...

En aklı başında, en soğukkanlı, popülizme ve mantıksızlığa en uzak adam bile o koltuğa oturunca bir tuhaf oluyor.

Cemil Çiçek: Oğlum Siverek’te askerlik yaptı

BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek, dün bu köşede yayınlanan “General çocuklarının askerliği tamam da...” başlıklı yazı için aradı.

Cemil Çiçek öncelikle şunu söyledi:

“General çocukları nasıl ve nerede askerlik yapıyor konusunda bizim bir araştırmamız yok. Bu işi yapan var mı, varsa kimler yapıyor bilmiyorum.”

* * *


Cemil Çiçek, “Madem ‘siyasetçilerin çocukları’ diye genelleme yapılıyor, o zaman ben kendi oğlumla ilgili durumu açıklayayım” dedi ve anlattı:

“Benim oğlum Siverek’te sekiz ay askerlik yaptı. Kurallara göre hareket etti ve hiçbir torpil arayışına falan girmedi”.

Cemil Çiçek’in bu konuda bir de anısı var:

“Gaffar Okkan’ın cenaze töreni için Diyarbakır’a giderken Siverek’e uğradım ve oğlumu ziyaret etmek istedim. Oradaki askeri görevli, ‘Burada sizin oğlunuzun askerlik yaptığını bilmiyorduk’ dedi. Ben de ona ‘Siz yine de bilmeyin’ dedim. Yani Siverek’te askerlik yapan oğlumun, bir siyasetçi oğlu olduğu bile bilinmiyordu.”

Sormasam olmaz

DÜNÜN flaş haberi şuydu:

Hatay’ın Hassa İlçesi’nde güvenlik güçlerinin, kekik toplayan köylüleri terörist zannederek ateş açması sonucu 2 köylü öldü, 1 köylü yaralandı.

Daha önceki günlerin flaş haberi ise şuydu:

Güvenlik güçlerinin, karakol basmak için bir araya gelmiş 50’yi aşkın teröristi çoban ya da kaçakçı sandıkları ve bu yüzden müdahale etmedikleri ortaya çıktı.

* * *

Haberin Devamı


Benim can acıtan sorum ise şu:

Karakol basmak için harekete geçen teröristleri çoban, kekik toplamak için harekete geçen köylüleri terörist sanan güvenlik güçleriyle...

Terörle mücadele nereye kadar?

Aldığım son kararlar

BİR: John Travolta’nın başrolünü oynadığı herhangi bir aksiyon filmine asla gitmeyeceğim.

İKİ: Bir daha hiçbir siyasetçiye, ne kadar sempatik görünürse görünsün, baştan kredi açmayacağım.

ÜÇ: Ruh sağlığımı korumak adına Sabah’ı bir köşeye atıp sadece Günaydın’ı okuyacağım.

DÖRT: Kendisine iyilik olsun diye verdiğim nasihatleri olgunlukla karşılamak yerine savunma mekanizmalarının tümünü çalıştırmayı tercih eden Demet Akalın’a bundan sonra sadece “Süpersin... Süpersin...” diyeceğim.

Okan gazeteci değil

GÖRÜŞ almak için Habertürk Gazetesi’nden aradılar.

Soru şuydu: “Ayşe Arman’ın Eren Talu röportajıyla gündemin en merak edilen kişisi haline gelen Defne Samyeli, röportajın yayınlandığı gün akşam Okan Bayülgen’in programına çıktı. Dört saat süren programda Eren Talu röportajına tek bir kelimeyle olsun değinilmedi. Bu nasıl iştir? Al gülüm, ver gülüm olayı mı?”

Şöyle cevapladım:

“Bir gazeteci böyle bir fırsatı kaçırmazdı. Ne yapar eder konuyu mutlaka Eren Talu röportajına getirirdi. Böyle yapmayan, yapamayan adama ‘gazeteci’ denmez. Ama Okan Bayülgen bir şovmen, gazeteci değil... Gazetecilik iddiası da yok... O konuk ağırlıyor, ‘Bir daha gelmezler’ korkusuyla konuk küstürmemeye çalışıyor, saçma sapan suallerle anket yapıyor, rahatsız edecek bir şey yapmamaya özen gösteriyor. Eğer gazetecilik yapma iddiasında olsaydı, Defne Samyeli’ye sorulması gereken soruları sormadı diye mesleği bırakmak zorunda kalırdı”.

Hangisi doğru

GAZETELERİN kahir ekseriyetine bakıyorum, gördüğüm şu:

Bizim Başbakan Erdoğan, Obama’ya resmen fırça atmış... İsrail’in yaptıklarını anlatmış... Zerre kadar ödün vermemiş. Obama da bir şey diyememiş... Ve böylece zirvede buzlar erimiş.

Başka bazı gazetelere bakıyorum, gördüğüm şu:

Obama, Başbakan Erdoğan’ı bekletmiş. “Şimdi maç seyrediyoruz... Beklesin biraz... Maçtan sonra...” falan diye aksilenmiş... Görüşmede Erdoğan’a hiç de sıcak davranmamış. Sitem etmiş. “Böyle gitmez” falan demiş.

* * *

Haberin Devamı


Af buyurun, merakımı celp etti.

Acaba hangisi doğru?

Yazarın Tüm Yazıları