Paylaş
İşte tam da bu nedenle...
Kendini patlatan “canlı bomba”, ölümünün ardından anında ülkenin bir numaralı ismi haline geliyor.
*
Düşünsenize:
Hayattayken kendisini bir “hiç” olarak gören bu tip, canlı bomba olup öldükten sonra tüm Türkiye’nin konuştuğu kişi oluyor.
Mesela devletin koca Bakan’ı, ülkenin bütün ekranlarında onun reklamını yapıyor.
*
Lütfen uzmanlar cevap versin:
Bu durumu gören “potansiyel canlı bomba adayları”, nasıl bir ruh haline bürünürler?
-Zaten hastalıklı ve psikopat olan bu tiplerin iştahı, daha da kabarmaz mı?
-Zayıf kişilikli bu tipler, “öleyim ama şanım yürüsün” anlayışına kapılmazlar mı?
-“Ölümsüz” olacağına aldanan bu tipler, reklamlara bakıp daha da azmazlar mı?
*
Ben diyorum ki:
Yetkililerimiz canlı bombaları kendilerini patlattıktan sonra değil de kendilerini patlatmadan önce meşhur etseler çok daha iyi olacak.
Sokağa çıkın çağrılarına dair
TABİİ ki teröre teslim olmayalım.
Tabii ki terörün istediğini yapmayalım.
Tabii ki terör nedeniyle paniklemeyelim.
*
Ancak...
-10 günde üç tane bombalı saldırının olduğu...
-Yetkililerin “Güven içinde sokağa çıkabilirsiniz” demesinin üzerinden iki gün geçmeden yeni bir saldırının meydana geldiği...
-PKK sahneden çekilince IŞİD’in sahneye çıktığı...
- Geçen her araca acaba bombalı mı, değil mi diye bakılan...
-Adrenalin salgılamadan çarşısında, meydanlarında dolaşılamayan...
-Alışveriş merkezlerine gitmenin ciddi riskler içerdiği...
-Yabancı elçilik ve konsoloslukların kendi vatandaşlarını “Otelinizden dışarı çıkmayın” diye uyardığı...
-Alınan bir istihbaratla koca derbi maçının ertelendiği...
Bir memlekette hiçbir babayiğit öyle kolayca kendini sokaklara atmaz, atamaz.
*
Devletimizi yönetenler, “Sokağa çıkın” çağrısı yapmak yerine...
Sokakları emin kılmalıdırlar.
Başkandan ‘İstiklal Benim’ çağrısı
BEYOĞLU Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’dan bir çağrı aldım.
Şöyle diyor çağrısında Başkan Demircan:
*
-Teröristler vatandaşlarımızı sindirmek, herkesin kabuğuna çekilmesini sağlamak, hayatı durdurmak istediler. Buna “Eyvallah” diyemeyiz.
-İstiklal’i cıvıl cıvıl yaparak, teröre teslim olmayacağımızı bütün âleme ilan etmeliyiz.
-Bütün insanlarımızı İstiklal’de istiklalimiz için buluşmaya davet ediyoruz.
-Alışveriş yapacağız, sokak müziği dinleyeceğiz, kitap okuyacağız, sinemaya, tiyatroya gideceğiz.
-Teröre karşı insani bir duruş sergileyeceğiz. Tek tek hepimiz “İstiklal benim” diyeceğiz.
-Siz de buyurun.
*
Çağrı benim değil, Belediye Başkanı Demircan’ın çağrısı.
Hiçbir sorumluluk almam, ona göre.
Türkiye teslim mi?
CUMHURİYET gazetesi, çakmış manşeti:
“TÜRKİYE TESLİM.”
*
“Teröre alışmalıyız” cümlesi ne ise...
“Türkiye teslim” cümlesi de o.
*
İkisi de...
-Teröre prim veriyor.
-Terörün egemenliğini veri kabul ediyor.
-Edilgenlik aşılıyor.
-Terörün hedefine ulaştığına işaret ediyor.
*
“Teröre alışmalıyız” cümlesine nasıl karşı çıktıysam...
“Türkiye teslim” cümlesine de aynı şiddetle karşı çıkıyorum.
Dursun Çiçek’ten bomba açıklamalar
-“GENELKURMAY’da yüzde 10 Fethullahçı var” iddiasını neye dayandırıyor?
-Fethullahçıların darbe yapmasından endişe duyuyor mu?
-Zaman gazetesine el konmasına hak veriyor mu?
- Vaktiyle kendisine destek vermeyen silah arkadaşlarına kırgın mı?
-“İrtica”yı nasıl tanımlıyor? “İrtica” diye neye diyor?
-Neden Ergenekon konusunda AK Parti’yi Cemaat’e göre daha olumlu bir tutum içinde görüyor?
-En korkak bulduğu üç general? En yiğit bulduğu üç general?
Hepsi ve daha fazlası...
CHP milletvekili Dursun Çiçek’le ÇARŞAMBA SOHBETLERİ’nde.
Sakın kaçmasın.
Ne istiyorlarsa vermekten vazgeçin
İŞİTİP duruyorum:
-Şu bakanlığa falanca cemaat egemen, bu bakanlığa falanca tarikat egemen...
-Şu daire falancıların elinde, bu daire falancıların elinde...
-Şu genel müdürlükte sadece şu tarikat var, bu genel müdürlükte bu tarikat var...
*
Kısacası...
Cemaatler, tarikatlar, vakıflar falan...
Hâlâ “ne istiyorlarsa veriyoruz” konumundaymış.
-Yani bir akıllanma, bir ders çıkarma olmamış.
-Yani yoğurdun üflenerek yenmesi falan söz konusu bile değilmiş.
-Yani bir kere sokuldukları deliğe yine parmaklarını sokmakta bir beis görmüyorlarmış.
*
Bakın, buradan ilan ediyorum:
Eğer bir kez daha...
“Falanca tarikat bizi kandırdı, ne bilelim onların böyle olduklarını, alnı secdeli temiz kimseler diye kendilerine güvendik” diyerek kamuoyunun huzuruna çıkarsanız...
Her dediğinize “Tamam ya tamam” demeye alıştırdığınız bu munis ahaliyi bile çileden çıkarmış olursunuz.
Ahali öyle bir “Yetti gayri” çeker ki...
7 Haziran’ı bile mumla ararsınız.
*
O nedenle...
Gelin vazgeçin cemaat, tarikat, vakıf falan kollamaktan da...
Bir an önce...
Bu toprağın çocuklarını liyakat esaslarına göre görevlere getirmeye başlayın.
Helal olsun Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’ne
BOĞAZİÇİ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’na bravo!
*
Üniversitesinin tutuklanan öğretim üyesi Esra Mungan için korkusuzca ve yiğitçe mücadele ediyor.
-İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile görüşüyor.
-Başbakan Ahmet Davutoğlu’na durumla ilgili bilgi veriyor.
-Üniversitesinin bu konudaki duyarlılığını en üst noktada tutmaya gayret ediyor.
Ve insan içinden geçirmeden edemiyor:
Keşke herkesin böyle bir rektörü olsa...
*
Bu devran bittiğinde...
Prof. Gülay Barbarosoğlu’nun bu yiğitliğinin ve cesaretinin hakkı herkes tarafından teslim edilecek.
Paylaş