Paylaş
-BIRAKIN artık şu ölüm, öldürmek, silah, kurşun, kefen sözlerini...
-Bırakın artık “Ölüm gelirse başımıza ve aleykümselam Azrail deriz” türü ifadeleri...
-Bırakın artık “Beni öldürmeden onu öldüremezsiniz” türü gereksiz, sınanmamış ve asla sınanmaya fırsat bulunamayacak efelenmeleri.
-Bırakın artık her an General Necdet Özel’in bir darbesine maruz kalacakmış gibi yapmayı...
-Bırakın artık herkesin sizin canınıza kıymak için can attığı paranoyasını...
-Bırakın artık size azıcık muhalefet eden herkesi “Bunlar bize darbe yapacak, bunlar bizim potansiyel katilimiz” diye yaftalamayı.
*
-Bizim 65 yıl önce yaşadıklarımızı bugün yaşayan Mısır gibi bir ülkenin, 2015 yılının Türkiye’sine örnek olabileceği saçmalığını bırakın.
-Mursi’nin mağduriyetinden kendinize, Mursi’den bile daha çok mağduriyet çıkarmayı bırakın.
-Saraylarınız, koruma ordularınız, askerleriniz, polisleriniz, “gık” diyenin yakasına yapışan yargınız varken kefen edebiyatı yapmayı bırakın.
-Emrinizdeki gazetelerinizle, emrinizdeki kalemşorlarınızla, emrinizdeki ekranlarınızla düşman bellediklerinize kök söktürürken “mağduruz da mağduruz” demeyi bırakın.
-Tek derdi “doğru dürüst gazetecilik yapmak” olan insanları hedef göstermeyi ve hedef almayı bırakın.
-Vadesi dolunca öte dünyaya gidecek olan sadece sizlermiş gibi konuşmayı bırakın...
*
-Bırakın silahlardan, kurşunlardan söz etmeyi...
-Bırakın asmaktan, asılmaktan söz etmeyi...
-Bırakın ölümden, öldürmekten konuşmayı...
*
Yaşamaktan konuşun.
Yaşatmaktan konuşun.
Barıştan konuşun.
Barıştırmaktan konuşun.
Yaşamın diliyle konuşun.
Barışın diliyle konuşun.
Hürriyet imzalı yazıdaki ‘Üstat Necip Fazıl’ ifadesi
“HÜRRİYET” imzalı “Sayın Cumhurbaşkanı’na Sesleniş” imzalı başyazıda...
Şöyle bir cümle geçiyordu:
“Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi bizi ‘öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya’ mı yapmak istiyorsunuz?”
Çok ses getiren bu “başyazı”yı okuyanlar, yazıdaki “Üstat Necip Fazıl” ifadesini görünce, yazıyı benim kaleme aldığımı düşünmüşler.
*
Böyle düşünenler Aydın Doğan’la iki satır muhabbet etme fırsatı bulsaydılar.
Aydın Doğan’ın...
-Gençliğinde “Küllük” denilen kahvede Necip Fazıl’ın sohbetlerine katıldığını...
-Beyazıt’ta Necip Fazıl’ın sohbet halkasında bulunduğunu...
-Necip Fazıl’dan “üstat” ya da “büyük şair” diye söz ettiğini...
-Her muhabbetinde mutlaka Necip Fazıl’dan anekdotlar anlattığını...
-“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya” dizesini dilinden düşürmediğini...
-“Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dizesini dilinden düşürmediğini...
-Necip Fazıl’ın birçok şiirini ezberden okuduğunu...
Bilirlerdi.
*
Kısacası...
“Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi bizi ‘öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya’ mı yapmak istiyorsunuz?” cümlesini görünce...
“Bunu garanti Ahmet Hakan yazmıştır” demeseniz iyi olur.
Hürriyet’te Necip Fazıl’a “üstat” diyenler, “öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dizesini bilenler var.
Ve onların başını da Aydın Doğan çekiyor.
Yiğit Bulut’tan aşılması zor hamle
CUMHURBAŞKANI’nın Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanı Yiğit Bulut, son günlerde atağa kalkan Ethem Sancak’ı geçmek için...
Önemli bir hamle yapmış.
Dediği şu:
“Benim iki tane ruhsatlı silahım, yüzlerce de mermim var. Ben ölmeden bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na kimse dokunamaz.”
*
Bu açıklamasıyla Yiğit Bulut, 5–1 öne geçmiş durumda.
Bakalım “Şems Ethem”in buna karşı yeni hamlesi ne olacak?
*
Yiğit Bulut’u “hangimiz daha çok seviyoruz” konulu bir düelloya davet eder mi acaba?
Başbakan Davutoğlu’na pijama mektubu
SAYIN Başbakan.
Aydın Doğan’ın pijama ile başbakan karşıladığı iftirası, yılların iftirasıdır.
*
-Defalarca yalanlanmıştır.
-Defalarca açıklama yapılmıştır.
-Defalarca yıkılmıştır.
-Defalarca izah edilmiştir.
*
Hatta hükümet destekçisi Star gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak bile bunun bir iftira olduğunu yazmıştır.
Bundan birkaç hafta önce şöyle yazmıştır Nuh Albayrak:
“Bir kere Sayın Aydın Doğan çok haklı... Pijama işi bir iftiradır”. (18 Nisan 2015–Star gazetesi).
*
Sayın Başbakan...
Bir iftirayı havalandırmak, bir iftirayı meydanlara sürmek, bir iftiraya tenezzül etmek, bir iftiradan beslenmek, bir iftiraya hayat vermek, bir iftirayı tekrarlamak...
Belki birilerine yakışıyor ama size hiç mi hiç yakışmıyor.
Seçimden sonra
-İSTEK: Bir yemek yiyelim... Özledik yahu...
-CEVAP: Seçimden sonra...
*
-İSTEK: Şu borcunu versen artık...
-CEVAP: Seçimden sonra...
*
-İSTEK: Hadi gel Aziz Nesin’i analım.
-CEVAP: Seçimden sonra...
*
-İSTEK: İlişkimizi gözden geçirelim.
-CEVAP: Seçimden sonra...
Paylaş