Paylaş
Şöyle bir soru çıkmadı, çıkamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Böyle bir şey yaparsanız Türkiye’yi dünyada hangi lige düşüreceğinizin farkında mısınız? Hani biz Avrupa olacaktık, Kuzey Kore de nereden çıktı?”
*
Başbakan Erdoğan, “O hâkim Alevi” cümlesi için “montaj” dediğinde...
Şöyle bir soru ayaklanmadı, ayaklanamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Sadullah Ergin ‘O hâkim Alevi’ sözünü kabullendi, kabul etti... Ne iş?”
*
Başbakan Erdoğan, “Fethullah Gülen’i Amerika’dan istedik” dediğinde...
Şöyle bir soru gelmedi, gelemedi:
“İyi de Sayın Başbakanım... Fethullah Gülen hakkında bir tahkikat yok, bir soruşturma yok, bir mahkeme kararı yok... Kaçak değil yani. Bu durumda hangi hukuki gerekçeyle Gülen’i Amerika’dan istediniz ki?”
*
Başbakan Erdoğan, “Paralel yapı... Paralel yapı...” dediğinde...
Şöyle bir soruya yürekler yetmedi:
“İyi de Başbakanım... Bu yapıyı siz 11 yıldır besleyip büyütmediniz mi? Paralel dediğiniz yapıya yakın durmak en büyük suçsa siz bu suçu 11 yıldır işlemiyor musunuz?”
*
Başbakan Erdoğan, “Yargıyı ele geçirdiler” dediğinde...
Şöyle bir soru sorulmadı, sorulamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Nasıl ele geçirdiler? Silah zoruyla mı? Ayaklanmayla mı? Onlar ele geçirirken siz ne yapıyordunuz? Uyuyor muydunuz?”
*
Başbakan Erdoğan, “Bu dinlemeler adamı ipe götürür” dediğinde...
Şöyle bir soru patlamadı, patlatılamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... İdam cezası kalkmadı mıydı?”
*
Başbakan Erdoğan, “İlker Başbuğ’un tutukluluk süresi çok uzun oldu” dediğinde...
Şöyle bir çıkış yapılmadı, yapılamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Reza Zarrab için tutukluluk hiç de uzun olmadı.”
*
Başbakan Erdoğan, Mustafa Sarıgül için “Eski hanımı aday, yeni hanımı var mı bilmiyorum, o da ayrı konu” dediğinde...
Şöyle bir babayiğitlik yapılmadı, yapılamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Ne alakası var?”
*
Başbakan Erdoğan, “Bahçeli’nin de, Kılıçdaroğlu’nun da konuşmaları montajlanıyor, işte örnekler” dediğinde...
Şöyle bir civanmertlik yapılmadı, yapılamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... Madem montaj mümkün, o zaman paraları sıfırlama muhabbetinin tıpkısının aynısını Kemal Kılıçdaroğlu ile oğluna uyarlasaydınız ya... Onun bir örneğini yapsaydınız ya...”
*
Başbakan Erdoğan, “Muhalefet beş koyunu güdemez” dediğinde...
Şöyle bir soru havalanmadı, havalandırılamadı:
“İyi de Sayın Başbakanım... 11 yıllık iktidarınızın ardından bir başbakan olarak ülkede yargıya güvenilmemesi gerektiğini söylüyorsunuz... Bunun adı ‘büyük fiyasko’ değilse nedir? Buradan sizin koyun gütme konusundaki performansınız ortaya çıkmıyor mu?”
*
Başbakan Erdoğan, “Montajdır montaj” dediğinde...
Şöyle bir soru akıllara gelemedi:
“İyi de Sayın Başbakanım... Madem eminsiniz bunun montaj olduğundan... Neden bunun montaj olduğunu kanıtlamak yoluna gitmiyorsunuz? Neden bu konuda parmağınızı bile kıpırdatmıyorsunuz?”
*
Başbakan Erdoğan, “Baykal’ın kasedini ben kaldırttım, kaset üzerinden siyaset yapılmasını yanlış bulduğum için yaptım bunu” dediğinde...
Şöyle bir itiraz gelmedi, gelemedi:
“İyi de Sayın Başbakanım... ‘Bir şey oluyorsa eşiyle mi oluyor’ demediniz mi meydanlarda? ‘Bu özel değil genel genel, genel ahlaksızlıktır’ demediniz mi? Bu yaptığınızın unutulduğunu mu sanıyorsunuz?”
*
Başbakan Erdoğan, “Yargıya güvenemeyiz, yargıyı dizayn etmişler” dediğinde...
Şöyle bir yaklaşım denenmedi, denenemedi:
“İyi de Sayın Başbakanım... Siz yargıya güvenmiyorsanız vatandaş ne yapsın? Onlara ne tavsiye edersiniz? Güvensinler mi, güvenmesinler mi?”
*
Başbakan Erdoğan, “Benim kriptolu telefondan yaptığım konuşmaları bile dinlemişler” dediğinde...
Şöyle bir merak ortaya konmadı, konamadı:
“Kriptolu mu? Acaba hangi konuşmanız dinlendi? Bilal’le yaptığınız konuşma mı? O konuşmayı mı kastediyorsunuz?”
*
Başbakan Erdoğan, “Kula kulluk etmek günahtır” dediğinde...
Şöyle bir çıkış yapılmadı, yapılamadı:
“O zaman bizim ya doğru dürüst soru sormamız lazım ya da burayı terk etmemiz lazım”
Bir Hürriyet çalışanı olarak talep ediyorum
SAYIN Başbakan...
Seçim meydanlarında, televizyon programlarında habire diyorsunuz ki:
- Bu Doğan Grubu’nun suçları var.
- Kirli işler yapmışlar.
- Bunları açıklayacağım.
*
Sayın Başbakan...
Bir Hürriyet çalışanı olarak sizden talebim var.
*
Hemen açıklayın bu kirli işleri.
Geciktirmeyin.
Açıklayın ki buradan aldığımız para helal midir, haram mıdır bilelim.
Açıklayın ki çalıştığımız yer nasıl bir yerdir bilelim.
Açıklayın ki biz de öğrenelim.
*
Varsa elinizde kirli işlere dair bir bilgi, belge, bir kanıt falan...
Buyurun açıklayın.
Neyi bekliyorsunuz ki?
Açıklayamıyorsanız...
İftira olarak mı algılayalım?
Bir denge insanı: Abdullah Gül
ÖNCE diyor ki:
“Youtube, Facebook kapatılamaz, olmaz öyle şey.”
*
Okuduğumuz anda...
“Ve işte beklenen dünyalı çıkış geldi” falan oluyoruz.
*
Fakat bir de bakıyoruz ki...
Kurmuş yine dengeyi.
“Ama şöyle olursa böyle olur” diyerek...
“Ama böyle olursa şöyle olur” diyerek...
*
Gülümsüyoruz tabii...
Gündemi değiştiriyormuş
BAZI arkadaşlar, olayı şöyle yorumluyorlar:
“Youtube, Facebook falan... Bunlar hep gündem değiştirme oyunları.”
*
Velev ki öyle...
Velev ki...
Başbakan Erdoğan, gündemi değiştirmeye çalışıyor.
*
Fakat bir sorun var:
Bu yeni gündem, değiştirmek istediği gündemden da az belalı bir gündem değil ki...
Hatta bazı açılardan daha da belalı bir gündem.
*
Bu memlekette...
Hırsızlığa, yolsuzluğa kulak asmayıp...
Youtube’a, Facebook’a yüreği titreyen çok insanoğlu ve o kadar çok insankızı vardır.
Ve bunların önemlice bölümü de oyunu AK Parti’ye veriyordur.
Ya hırsız ya katil
CEMAAT ile kavga çıkmasa...
Zinhar akla bile gelmeyecek uzun tutukluluk meselesi...
Nihayet akla gelebildi:
Uzun tutuklular, uzun süren esaretten kurtuluyorlar.
*
Fakat o da ne!
İlk kurtulanlara bakıyoruz:
Ne İlker Paşa, ne Tuncay Özkan...
Reza Zarrab ve Erhan Tuncel.
Biri hırsızlık ithamıyla, diğeri katillik ithamıyla karşı karşıya kalmış iki isim.
*
Kısacası...
Öncelik hırsızlık ve katilliğin...
Paylaş