Paylaş
Onun yerine...
Laf sokma çabası var.
*
“Ey ünlü! Sen neden rahatsızsın? Hele gel bir konuşalım” demek yok.
Onun yerine...
“Yediği kabı pisleyen ünlüler! Hepiniz nankörlersiniz!” diye hakaret var.
*
Kucaklaşma arzusu yok.
Onun yerine...
Uzaklaştırma gayreti var.
*
“Her şey çok güzel olacak” diyenlerin derdini anlama çabası yok.
Onun yerine...
Öyle diyenlere yönelik fişlemeler ve tehditler var.
*
İkna edip oy almak diye bir dert yok.
Onun yerine...
Korkutup ses kestirmek gibi bir dert var.
*
Temiz ve güzel bir üslupla konuşmak yok.
Onun yerine...
“Senin adalet terazini sileyim” türü küfre yatkın imalar var.
*
Yakınlaştırmak yok.
Onun yerine...
Uzaklaştırmak var.
*
“Bir kişi bile çok önemli... Bir kişi bile!” diyen yok.
Onun yerine...
“Ne yapsam da binlerce kişinin kafasını bozsam” diyen binler var.
*
Sevdiren yok.
Onun yerine...
Nefret ettiren var.
*
“Sanatçılarla dalaşarak ne elde edebilirim ki?” diyen bir akıl yok.
Onun yerine...
“Bunlar benim şehrimde asla sahne alamaz” diyen ambargo kafası var.
*
‘Yok’lar bunlar.
‘Var’lar da bunlar.
*
Ondan sonra da...
“Daha düne kadar kimsenin adını sanını bilmediği Ekrem İmamoğlu gibi biri, Binali Yıldırım gibi bir markayı nasıl geçer” falan diye hayret ediyorlar.
*
Böyle yapmaya devam ederseniz.
Daha çok hayret edersiniz!
ORUÇ, SAKIZ VE OLASI KAPAK
“SAKIZ çiğnemek orucu bozar mı?” diye meşhur bir soru var ya...
İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, işte o soruya iki kademeli yanıt vermiş:
BİRİNCİ KADEME: Sakız ilk defa çiğnenirse, yani ilk defa ağza alınmışsa içinde gıda maddesi olduğu için orucu bozar.
İKİNCİ KADEME: Ama daha önce çiğnenmiş bir sakızı yeniden ağzınıza alıp çiğniyorsanız, içinde gıda maddesi olmayacağı için orucu bozmaz.
*
Bir CHP’li milletvekili, Meclis kürsüsünde su içince...
AK Parti sıralarından “Oruca saygı göster” diye tepki aldı ya...
İşte bu olaydan yola çıkarak...
Şöyle tuhaf bir senaryo geldi aklıma:
*
Meclis’te CHP’li bir milletvekili sakız çiğniyor. Bunun üzerine AK Partili milletvekilleri, “Ramazan günü sakız çiğnenir mi? Milletin orucuna saygı duy” diye itiraz ediyorlar. CHP’li milletvekili ise bunun üzerine... “Daha önce çiğnenmiş bir sakızı yeniden çiğniyorum. İçinde gıda maddesi olmadığı için orucum bozulmaz” diyor...
*
Bu senaryo gerçek olsa...
Ne eğleniriz ama!
İLKESEL DURUŞ
HER devrin Sabih Kanadoğlu’larına, Abdurrahman Yalçınkaya’larına karşı...
Dimdik durabilmektir ilkesel duruş.
PEKİ YA DÜŞERSE?
TELEVİZYONDA hocaya soruyorlar:
“Hocam... Camiye dolar bağışı yaptım... Dolar arttıkça sevabım artar mı?”
Hoca veriyor cevabı:
“Artar... Artar...”
*
Ben olsam hocanın yerine...
“Dolar arttıkça sevabının artacağına inanıyorsun da dolar düştükçe sevabının azalacağına niye inanmıyorsun a be köftehor” demeyi ihmal etmezdim.
ABDÜLHAMİD BUDAMAZ, SÜRGÜNE YOLLARDI
“PAYİTAHT Abdülhamid” dizisinde...
Abdülhamid karakteri, Abdullah Gül’e şu mesajı vermiş:
*
“Gül ağacına su veririz. Lakin su hem güle yarar hem de dikene... Yanımızda yöremizde su verdiklerimiz diken olmaya meyletmişlerse sonunda mutlaka budarız.”
*
“Bu diziyle ilgili söylenecek her şey bitti de tarihi hakikatlere uyup uymaması mı kaldı birader?” demeyecekseniz...
Dizinin tarihi hakikatlere uymadığını söylemek isterim.
Çünkü Sultan Hamid merhum, karşıtlarını budamaz, sürgüne yollardı.
PANKART ATIŞMASI
ANKARA Barosu’nun binası, Yüksek Seçim Kurulu binasının tam karşısında...
İşte bu stratejik konumdan yararlanan Ankara Barosu, duvarına kocaman “Hukuksuzluğun tam karşısındayız” pankartı astı.
Düşünsenize:
Yüksek Seçim Kurulu da binasının duvarına “Ayıp ediyorsunuz ama” falan diye kocaman bir pankart açsa...
Bunun üzerine Ankara Barosu, “Ona öyle demezler/Peynir ekmek yemezler” diye yeni bir pankartla cevap verse...
Ve bu pankart atışması, böyle uzayıp gitse...
*
Vatandaşı olmasak bayağı eğlenceli bir ülke burası!
TERBİYESİZLERİN SON SIĞINAĞI
DAHA önce sosyal medya hesabından nasıl bir paylaşım yaptığını hepimizin öğrendiği Kerimcan Durmaz, bu kez aynı sosyal medya hesabından bir sahur fotoğrafı paylaşmış.
Sahur fotoğrafı, terbiyesizlerin son sığınağıdır.
Paylaş