Paylaş
- Öcalan’a bir şey vermedik, her gün jimnastik imkânı, bir de televizyon... Hepsi bu...
- Operasyonlar durmaz, durdurulamaz.
- PKK’lılar silahları bırakıp öyle çekilecekler.
- Silahlı çekilmeye razı olmayız.
- Terörle mücadelede bir an olsun rehavete kapılamayız.
- Biz şehit veriyoruz ama onlar da pisi pisine gidiyorlar.
*
Şu cümlelerden birini bile ben söylesem...
Şimdiye çoktan...
- Süreci baltalamasana kardeşim...
- Yoksa sen savaş mı istiyorsun birader...
- Tarafları tahrik ederek eline ne geçecek emmoğlu...
- Savaşın değil barışın dilini kullan eleman...
Şeklinde atarlı cümlelere maruz kalmıştım.
*
Hayat ne tuhaf değil mi?
Martılar, vapurlar, ağaçlar falan...
Ferhat’ı Ömür’e havale ettim
ADAMA “Şarkı söylemek bağırmak demek değildir, kafamızı şişirdin vicdansız” diye bir-iki çıkıştık...
Kalktı bir şiirle cevap verdi.
*
Ferhat Göçer’in Twitter hesabından yazdığı şiir şöyle bir şey:
“Hiç değişmez bu dünyanın gidişi/İte sakın kızma havlamaktır işi/Havlamazsa inmez karnının şişi/Havlayan köpeğe taş atma oğul”.
*
İçinde “it”, “havlama”, “taş atma” falan gibi temaların geçtiği bu “nezih” cevap nedeniyle...
Ferhat Göçer kardeşimizi...
Yeryüzündeki bütün köpeklerin biricik hamisi ve dostu...
“Sevgili” Ömür Gedik’e havale ettim.
*
Hadi Ömür!
Sahne senin... Göster kendini...
En kötü tatillerim
POSTA gazetesinin ekinde gördüm.
Popüler şahıslara “Ne tatildi ama” dedikleri tatillerini sormuşlar.
Onlar da anlatmışlar.
*
Oradan aldığım ayakla ben de “Ne kâbustu ama” dediğim tatillerimi yazdım.
Takdim ediyorum:
- BODRUM: Sene 1988... Bodrum’a gitmiştim... Arkadaş yok, para yok... İzbe, bakımsız ve böceklerle dolu bir pansiyonda üç kâbus gün... Allah yazdıysa bozsun.
- NEW YORK: 10 yıl falan oluyor... New York’a düştü yolum... Şehir, tüm zamanlarının en soğuk kışını yaşıyordu. Eksi 12 derece, çarpan etkisiyle suratıma vuruyordu. Kemiklerime kadar öyle donmuştum ki memleket güneşinin altında saatler geçirmeme rağmen bir türlü ısınamadım. Hatırladıkça hâlâ ürperirim.
- PRAG: 8 yıl evvel... Prag... Köprülere çıkıyorsun, romantizm... Dar sokaklara giriyorsun, romantizm... Kafelerin önünden geçiyorsun, romantizm... Nasıl kaçtığımı bir ben bilirim, bir de evren...
-ÇEŞME: Geçen yıl Çeşme... Bitmeyen bir rüzgârın pençesinde fena halde kıvranma... Gazete okuyacaksın, kağıtlar uçuşuyor... Şöyle bir dolaşacaksın, sersemleyip dönüyorsun...
- MAVİ YOLCULUK: 4 yıl evvel mavi yolculuk... Konforsuz bir teknede beş arkadaş çıktık yola... Giderken herkes birbirini çok seviyordu... 5 günlük yarıda bırakılmış yolculuğun ardından herkes birbirinden nefret etti... O gün bugündür söz konusu beş arkadaş, birbiriyle sıfır temasta...
Küçük dokunuşlar
- ÖZLEDİK biber gazının kokusunu özledik, genizleri yakışını özledik...
- Bakalım ilk kim yazacak “Nisan ayların en zalimidir” diye...
- Ahmet Davutoğlu’nun Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki fitneye müdahale etmeye kalkışmasından acayip tırsıyorum.
- Adalar Kaymakamı, “Adalar’a karşı sahilden yol yapılsa ne güzel olur” demiş... Kendisine “Çok çılgınsın Kaymakamım” diye sesleniyorum.
İmgelemine kurban
MALİYE Bakanı Mehmet Şimşek Uludağ’a gitmiş.
Gördüklerini pek bir beğenen Bakan Şimşek, hemen oracıkta bir şiir yazmış.
Şöyle diyor şiirinde Mehmet Şimşek:
“Güneş karda/Kar Uludağ’da/Burası Bursa/İnsan hep burada yaşasa/Ne dert kalır ne tasa/Huzurdur ne varsa”.
*
“Senin imgelemine, tahayyüllüne, imajinasyonuna kurban Sayın Bakanım” diyor ve sessizce çekiliyorum.
Şairler aykırı gider
İSLAMİ kesimin iki güçlü şairi...
Biri İsmet Özel, diğeri Sezai Karakoç...
*
İsmet Özel malum...
Epey bir zamandır “Türklük başımda duman” havalarında...
Ve hükümete karşı...
Sezai Karakoç ise...
“Çözüm sürecinden bir şey çıkmaz” diyor, Suriye politikasını eleştiriyor...
O da hükümete karşı...
*
Hadi Mehmet Akif’i geçelim ama Necip Fazıl yaşasaydı, “İşte yıllardır özlemini çektiğim hareket” der miydi acaba?
Necip Fazıl’ın mizacını iyi bilenler “Demezdi, demezdi” diyorlar.
İki espri
ÖDP’nin eski genel başkanı, AK Parti’den çok CHP’ye vurmakla maruf Ufuk Uras, hoş bir espri yapmış.
Şöyle demiş:
“Saatlerin ileri alınması CHP’ye yarayacaktır umarım”.
*
Her daim bir diplomat ciddiye-tinde olan CHP’li Faruk Loğoğlu ise bu espriye, kendisinden beklenmeyecek bir performansla yanıt vermiş.
Şöyle demiş:
“Şirin bir espri... Peki saatler geri alındığında da ‘AKP’ye yarar’ diyecek misin?”
*
Sizi bilmem ama ben her ikisine de gülümsedim.
Olimpiyat ve İstanbul
İSTANBUL’da yaşayanlar bile olimpiyatların İstanbul’da yapılabileceğine inanmıyorlar.
Gerekçe?
Gerekçe şu:
“Trafik çilesinin bu denli yaşandığı bir kentte olimpiyat falan olmaz”.
*
Böyle diyenlere şu bilgiyi vermek isterim:
İstanbul’un en büyük rakibi Tokyo’daki trafik çilesi, İstanbul’daki trafik çilesini binle katlıyor.
Kısacası:
İstanbul’da olimpiyat süper olur.
Dağılabilirsiniz.
Paylaş