Paylaş
Muhalif, solcu falan.
İzmir belediyesi, işte bu şahsın adresine teslim bir ihale düzenlemiş.
*
Nedir ihale?
Gelin, detaylarına bakalım:
*
İzmir Büyükşehir Belediyesi, 18 günlük bir “okuma-yazma ve yazarlık atölyesi” düzenlemeye karar vermiş.
Bunun için de ihaleye çıkmış.
*
İhale şartnamesini okudum.
Şartnamede şöyle bir cümle var:
*
“Yüklenici firma, gazeteci-yazar Enver Aysever ile aralarında yaptıkları protokolü, idareye sunacaktır.”
*
Ne demek bu?
Gayet net:
*
Yükleyici firma, hangi firma olursa olsun...
İhaleyi Enver’in kazanacağı baştan belli demek.
*
Gelelim işin parasal karşılığına...
Ne kadar alacak bu işten Enver Aysever?
*
18 gün için alacağı para:
238 bin 500 lira...
*
Yani günlüğü 13 bin 250 liraya geliyor adamın.
Masraflar hariçtir tabii...
Oteli, yemeği falan...
*
Yıldız Teyze’nin torununa süt alamadığı şöyle bir ortamda...
Gayet iyi para!
Ne iyi parası yahu!
Deli para!
*
İktidarın bu türden uygulamaları karşısında yeri göğü ayağa kaldıranlar, İzmir belediyesinin Enver Aysever’in adresine teslim ettiği bu ihaleyi görmezden geliyorlar.
*
Neden susuluyor?
*
Bunun iki nedeni olabilir:
*
- BİRİNCİ NEDEN: “Şimdi sırası mı? Tam da AK Parti’yi iktidardan indireceğimiz şu günlerde...” diye düşünülerek susuluyor olabilir.
*
- İKİNCİ NEDEN: “Hep onlar mı yiyecek? Biraz da bizim Enver semirsin. Bal tutan parmağını yalar” diye düşünülerek susuluyor olabilir.
*
Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim:
*
Türkiye’de prensip mücadelesi verilmez.
Türkiye’de “Onlar gitsin, biz gelelim” kavgası yapılır.
ORHAN PAMUK REKLAM İŞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR
ROMANLARI ve romancılığı çok tartışıldı.
Kimi göklere çıkardı.
Kimi yerin dibine batırdı.
*
Ama hiç tartışılmayacak bir yönü var:
Reklam işini iyi bilmesi.
*
Orhan Pamuk’tan söz ediyorum.
*
Türkiye, roman reklamını Orhan Pamuk’ta gördü.
*
Modern yöntemlerle ilk roman reklamını Orhan Pamuk yaptı. İlk kez Orhan Pamuk’un romanı devasa afişlerle şehrin dört bir yanını süsledi. İlk kez Orhan Pamuk, romanının çıktığı ilk ayı, “kampanya ayı” yaptı. Planlı ve stratejik gazete söyleşileri, televizyon programları falan... İlk kez Orhan Pamuk’ta görüldü.
*
Nobel’den sonraysa...
Artık bunlara pek ihtiyacı kalmamış gibiydi ki inceden frene basmıştı Orhan Pamuk.
*
Fakat bu son romanı için görüyoruz ki gaza abanacak.
*
Çağın gereklerine uygun bir teknik de bulmuş. Sayısız videolarla anlatacakmış romanını...
Şansı da yaver gidiyor.
Hepimizin korona illetinden bunaldığı bir dönemde...
“Veba Geceleri” diye bir romana kayıtsız kalmak ne mümkün.
*
Yürüyedur Orhan Pamuk, yürüyedur!
ŞU ÜÇ ŞEYİ YAPARSAK CEPHELEŞME KIRILIR
- BİR: İktidar-muhalefet dengesinin yarattığı konforu bozarsak...
- İKİ: İcabında ideolojik aidiyetten sıyrılmayı bilebilirsek...
- ÜÇ: İki taraf arasında bir yerde sıkışıp kalmaktan ürkmezsek...
MANGAN MANGAN
SON dönemde şiire uzağım ama şair dostum Adem Turan’ın son şiir kitabını elime alınca bir solukta okuyuverdim.
Oh be!
Özlemişim şiiri.
*
Adem Turan, son kitabındaki şiirlerin tümü İrlandalı büyük şair James Clerence Mangan’ı temel alarak yazılmış.
*
Kim bu Mangan?
İrlandalı bir bakkalın oğlu... James Joyce’u fena etkilemiş, o kadar ki “İrlanda’nın bütün geçmişini kafasında taşıyan adam” demiş Joyce kendisi için. Hayatı boyunca Dublin’in dışına çıkmadığı halde, İrlanda dışındaki kültürlerden ve geleneklerden etkilenmiş. Bilhassa da bizim geleneğimizden. Türk ve Osmanlı şiirine büyük ilgi duymuş. Hatta bazı şiirlerini Türk ve Müslüman duyarlılığıyla kaleme almış.
*
1803’te doğmuş, 1849’da ölmüş.
Öldüğünde İrlanda’da büyük kıtlık varmış ve bizim Mangan, açlıktan ve kıtlıktan ölmüş.
*
Şiirsel bir adam Mangan.
Adem Turan da bu şiirselliği dizelerine dökmüş.
Hem de çok etkileyici biçimde.
*
Umarım bu kitap, bize tuhaf bir yakınlık içinde olan Mangan’ın bizim tarafımızdan keşfine vesile olur.
Paylaş