Paylaş
*
Bu oluşum...
- Seçim akşamı sandık başlarından gelecek verileri tek bir merkezde toplayacaktı.
- Sonuçları hızla kamuoyuna ulaştıracaktı.
- Böylece muhalefete oy veren seçmenler için güvenilir bir kaynak olacaktı.
*
Ama olmadı.
Sonuçların açıklanmaya başlanmasının daha ilk dakikalarında “Adil Seçim Platformu”nun sistemi çöktü.
Tek bir sonuç bile açıklayamadılar.
Dondular kaldılar.
*
Kısacası...
Tek kelimeyle sefalet!
Tek kelimeyle perişanlık!
Tek kelimeyle zillet!
*
Bu sefalet, bu perişanlık, bu zillet nedeniyle koskoca muhalefet...
- Ne “hile var” diyebilecek durumdaydı!
- Ne de “hile yok” diyebilecek durumdaydı!
Veri yoktu elinde muhalefetin veri!
*
Böyle bir durumda Muharrem İnce’nin önünde iki yol vardı:
- BİR: Ya 24 Haziran akşamı kameraların karşısına geçip... “Hile var da diyemem, hile yok da diyemem... Hatta hiçbir şey diyemem... Zira elimde veri yok” diye saçma sapan bir açıklama yapacaktı.
- İKİ: Ya da ortadan kaybolacaktı.
Muharrem İnce, işte bu iki yoldan ehven-i şer olanını seçti:
Saçmalamak yerine kayboldu!
*
Gerçi ehven-i şer için “şerlerin en fenası” falan denir ama neyse...
ALKOL İDDİASI
ELDE tek bir kanıt bile yokken neredeyse her üç kişiden birinin oyunu almış bir cumhurbaşkanı adayı için...
“O gece alkol aldı, o yüzden halkın karşısına çıkamadı” demek...
Ayarsızlıktır, terbiyesizliktir, izansızlıktır, saygısızlıktır, ayıptır, ahlaksızlıktır.
24 HAZİRAN AKŞAMI SADECE İNCE Mİ KAYIPTI?
MUHARREM İnce kayıptı da...
- Meral Akşener ortalarda göründü mü?
- Temel Karamollaoğlu ortada mıydı?
- HDP yetkilileri açıklama üstüne açıklama mı yaptı?
*
Niye o gece sadece Muharrem İnce kaybolmuş gibi davranıyoruz ki?
İNCE DÜŞÜŞ TRENDİNDE
- “Bam bam bam” yapan Muharrem İnce gitti... Yerine “ben aday değilim ama delege isterse neden olmasın” falan diyerek top çeviren bir Muharrem İnce geldi.
*
- Esaslı çıkışlar yapan, matematiksel karşılıklar veren, hiçbir meydan okumayı boş bırakmayan Muharrem İnce gitti... Yerine CHP içinde geleneksel hizip savaşı verenlere özgü konuşmalar yapan bir Muharrem İnce geldi.
*
- “Ya herru ya merru” diyen Muharrem İnce gitti... Yerine “herru da olur merru da olur” diyen bir Muharrem İnce geldi.
*
- Ne istediğini bilen ve istediği şeyi elde etmek için çırpınan Muharrem İnce gitti... Ne istediğini söyleyemeyen, eveleyip geveleyen bir Muharrem İnce geldi.
ADNANCILARI ANLAMAK İÇİN BU BELGESELİ İZLEYİN
“WILD Wild Country” adlı bir belgesel.
6 bölümlük.
“Osho” adlı lüks ve safahat düşkünü Hintli bir tarikat gurusunun olağanüstü serüvenini muazzam bir başarıyla gözler önüne seren bu belgeseli mutlaka izleyin.
*
- İşin içinde karizmatik bir guru var ki... Bizim Adnan’ı andırıyor.
- İşin içinde dans mans var ki... Bizim Adnan’ın “Ankara’nın Bağları” eşliğinde oynamasını andırıyor.
- İşin içinde büyülenmiş ve inanmış müritler var ki... Adnan’a inanan Babunaları andırıyor.
- İşin içinde seks, kadın var ki... Kedicikleri falan andırıyor.
- İşin içinde kopuşlar, savaşlar, ihanetler var ki... Adnan’dan kaçanları, kopanları falan andırıyor.
KEDİCİĞİN TATLI İSYANI
ADNAN Oktar’ın “Aslan” adını verdiği kedisiymiş bu.
Tüylerini aslana benzesin diye böyle kesmişler.
*
“Aslan” kedi, operasyondan sonra “rahatı kaçan ağaç” gibi işte böyle isyankâr bir şekilde ortalıkta dolaşmaya başlamış.
Sanki “Nereden çıktı bu operasyon? Yaktın beni İngiliz derin devleti! Ne güzel gül gibi geçinip gidiyorduk yahu” der gibi bir hali var.
*
Maşallah öyle tatlı ki... İçimden “şunu Sekter’e yoldaş mı alsam” diye geçirmeden edemiyorum.
DEVLET SIRRI
ADNAN Oktar, devlet sırrını satmakla suçlanıyor.
*
Herkesin aklındaki, benim de aklımda:
Devletimizin sırrı, Adnan’ın eline nasıl düştü?
*
Bu mühim soru arada kaynamamalı!
Paylaş