Paylaş
*
Hemen söyleyeyim:
Üçü de bana uymuyor.
*
“Recep Tayyip Erdoğan” deseniz...
Kendisini yüzde 50’ye öyle bir mıhladı ki yüzde 100’ün cumhurbaşkanı olabilmesinin imkân ve ihtimali yok.
*
“Ekmeleddin İhsanoğlu” deseniz...
Adaylığının ilanının üzerinden şunca zaman geçti hâlâ ne düşündüğünü ortaya koyamadı. Bu derece aciz yani.
*
“Selahattin Demirtaş” deseniz...
İradesini Abdullah Öcalan’ın iradesine raptetmiş birinin kişisel iradesini ortaya koyabilme ihtimali yüzde kaçtır ki?
*
Dolayısıyla:
Benim için hava hoş. O kazanmış, bu kazanmış... Umurumda bile değil.
Taraflılığın kızgın çöllerinde debelenmektense tarafsızlığın serin sularında kulaç atmak şahane bir şey.
Erdoğancının aşırı kibrine,
İhsanoğlucunun mahcup çekingenliğine, Demirtaşçının gerekçesiz özgüvenine iğne batırmanın doyumsuz lezzeti beni bekliyor.
Bir Norveçli soğukkanlılığıyla izleyeceğim bu süreci... Bir İsveçli mesafesiyle... Bir Honduraslı kayıtsızlığıyla... Bir Kamerunlu yabancılaşmasıyla...
Erdoğan’ın tanıtımı fazla mükemmeldi
EĞER bir parti...
Devletin tüm gücünü arkasına almışsa...
Parası ganiyse...
İtaatkâr bir teşkilata sahipse...
Profesyonel reklamcılar emrindeyse...
İstemediği kadar eleman elinin altındaysa...
Salonlardan salon beğenme durumundaysa...
Bir parmak şaklatmada bütün eksiklerini tamamlayacak durumdaysa...
Bir logo istediğinde bin logo önüne konuyorsa...
Bütün televizyon kanallarını anında öttürüyorsa...
Fazla mükemmel, fazla kusursuz, fazla disiplinli, fazla tertipli, fazla steril törenlerden kaçınmalıdır.
*
Kusursuzluk ve mükemmellik parasızlıklar ve imkânsızlıklar içinde debelenenlere yakışır.
İmkânları bol olanların ise Necip Fazıl’ın deyişiyle bir parça “ihmal edilmiş şıklık”a kaymalarında yarar vardır.
Demirtaş yüzde kaç alır
ARKADAŞIN
biri dedi ki:
“Çevremdeki herkes Selahattin Demirtaş diyor. Bence Demirtaş yüzde 10’u aşacak.”
*
Arkadaşı tanımlıyorum:
Bilgi Üniversitesi’nde hoca.
Cihangir’de oturuyor.
Yakın zamana kadar sıkı bir “Radikal İki” okuruydu.
Açık Radyo dinliyor.
Son günlerde Galata Kulesi’nin dibindeki çay bahçesini protesto etmeye gayret ediyor.
Tatilini Assos’taki “Felsefe Günleri”ne denk getiriyor.
Yaz günleri Bozcaada’da İlyada okumaya bayılıyor.
Ve bu arkadaşın “çevre”si de kendi gibi.
*
Size bir şey
söyleyeyim mi?
Eğer sadece böyle bir çevreye yaslanarak “Demirtaş yüzde 10’u aşar” deniyorsa...
Hayal kırıklığı kaçınılmazdır.
Çünkü böyle bir çevreden “yüzde bir” bile çıkmaz.
Kuzey Ege için tavsiyeler
EZİNE’den peynir, Lapseki’den salça, Çanakkale’den peynir tatlısı, Bozcaada’dan gelincik reçeli alın.
Epeydir ihmal ettiğiniz Assos Antik Liman’a uğrayın: Hayretle göreceksiniz ki pek bir şey değişmemiş.
Behramkale ile Ezine arasındaki köylere mutlaka uğrayın. Bilhassa Balabanlı adlı şirin köyün kahvesinde küçük bir mola verin.
Bozcaada’ya geçin... Şansınız varsa adamı dinç tutan poyraza, şansınız yoksa adamı perişan eden lodosa maruz kalmanız kaçınılmaz olacaktır.
Bozcaada değirmenlerinin karşısında birer yitik savaşçı olmaya çalışın ama rolünüzü de fazla abartmayın.
Ayvacık’ın pazarı cuma günüdür ve yörenin en güzel kasaba pazarı orada kurulur. İhmal etmeyin.
Buralar güneye benzemez, akşamları serin olur... Bavulunuzda üstünüze alabileceğiniz bir şeyler olsun.
Cunda’dan Midilli’ye geçmeye heves etmeyin... Feribot resmen metrobüs gibi ve gümrük bürokrasisi adama kök söktürüyor.
Yol arkadaşlarınız mümkünse iki kardeş olsun... Onlar tarihi ve ailevi hesaplaşmalar içine girdiklerinde siz keyfinize bakarsınız.
Şu 7 kesim sayesinde Erdoğan kesin kazanır
BİR: Ekmeleddin İhsanoğlu aleyhinde tezvirat yapıp kendileri gibi düşünen seçmeni sandıktan soğutan bilumum ulusalcılar.
*
İKİ: Kendilerini Ekmeleddin İhsanoğlu karşıtlığına adamış ulusalcı/Kemalist yazar çizerler.
*
ÜÇ: Erdoğan’dan çok İhsanoğlu aleyhine yayın yapan güya Erdoğan karşıtı bilcümle irili ufaklı yayın organı.
*
DÖRT: İhsanoğlu’nu yıpratmalara doyamayan ancak bir alternatif de ortaya koyamayan CHP’nin Kemalist kanadı.
*
BEŞ: Adında “din” geçiyor diye Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan soğuyup “Ben tatilime devam eder, sandığa gitmem arkadaş” diyen sosyal medyanın TC’cileri.
*
ALTI: Aradan şunca zaman geçmesine rağmen hâlâ topluma derli toplu bir manifesto sunamayan İhsanoğlu’nun kendisi.
*
YEDİ: Topyekûn bir seferberlik halini bir türlü başlatamayan bir atalet ve uyuşukluk yuvası olarak MHP ve CHP...
Sanki 7 yıldır Köşk’te İsmet Paşa vardı
ERDOĞAN’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle...
Bir milat olacakmış.
Artık milletin gerçek temsilcisi Köşk’e çıkacakmış.
Vesayetin son kalesi de milletin eline geçecekmiş.
“Bir devrim daha” olacakmış.
Böyle diyor Erdoğancılar.
*
İyi de ağalar...
Şu son 7 yıldır Çankaya Köşkü denilen yerde İsmet Paşa mı hüküm sürüyordu?
Size yardımcı olmak adına kendisine “noter” denilmesini göze almış “Abdullah kardeşinize” biraz ayıp etmiyor musunuz?
Paylaş