Bir hanımefendilik anıtı: Semiha Yıldırım

Semiha Yıldırım... Şunca zamandır bakan eşidir, başbakan eşidir, Meclis Başkanı eşidir... Bir kez olsun bu makamlardan herhangi biriyle kendini bütünleştirmeye ya da tamamlamaya tenezzül ettiği görülmemiştir.

Eli öpülesi emekli öğretmenlerimizdendir... Ki bu yönünü bile öne çıkarmaya tenezzül etmemiştir.

*

Zaten onu tanımlayacak en önemli cümle şu: Öyle mütevazıdır ki... Öne çıkmak yazmaz onun lügatinde.

*

Halimdir, selimdir, vakurdur... Tam da bu yönleriyle insanlıktan nasiplerini almış olanlar karşısında sadece ve sadece saygı uyandırır.

*

İnsanlıktan nasiplerini alamamış olanlara gelince... O zavallılar, sadece ve sadece içlerindeki çirkinliği ortaya dökmüş olurlar.

*

Semiha Hanım’ın onlara karşı derin bir acıma hissi içinde olduğundan adım gibi eminim.

MUHALEFET FARKLI OLARAK NE YAPTI?

Halkla birebir temas kurdu.

Polemikten, kavgadan, dövüşten uzak durdu.

Kendilerinden olmayanlarla da sabırla ve güzellikle konuştu.

Bu zamana kadar pek çalmadığı kapıları çaldı.

Kutsal değerlere bağlılığını göstermekten çekinmeyen adaylarla yola çıktı.

Hem Osmanlı, hem de Cumhuriyet tarihiyle barışık olmayı öğrendi.

Yapıcı olmaya, umut verici olmaya, olumlu olmaya çalıştı.

İktidardakini yerden yere vurmak yerine kendi yapacaklarını anlattı.

BELİRSİZLİK SÜRECİNDE DİNLENECEK ÜÇ TÜRKÜ

BİR: O yana da dönder sar beni / Bu yana da dönder sar beni / Sağ yanımda yarem var / Sol yana dönder beni... (Çamdan Sakız Akıyor / Maraş türküsü)

*

İKİ: Sandık üstünde sandık / Yandık efeler yandık / Düşünmeden söz verdik / Bizi sizi bir adam sandık... (Sandık Üstünde Sandık / Bergama türküsü)

*

ÜÇ: Dersini almış da ediyor ezber / Sürmeli gözler sürmeyi neyler / Bu dert beni iflah etmez del eyler / Benim dert çekmeye dermanım mı var... (Sürmeli / Yozgat türküsü)

MUHARREM İNCE OUT EKREM İMAMOĞLU İN

BBC muhabiri, Ekrem İmamoğlu’na soruyor:

“Türkiye’nin sonraki cumhurbaşkanı siz misiniz?”

*

Ekrem İmamoğlu hafifçe gülümseyerek İngilizce olarak şu cevabı veriyor:

“God knows”. Yani “Allah bilir”.

*

Bu cevaptan da anlıyoruz ki...

Muharrem İnce hızla demode olmakta...

ATATÜRK HAVALİMANI’NA DAİR KÖTÜ HATIRALARIM

Yedi kez havaalanında olduğum halde dalgınlıktan uçağı kaçırdım.

*
Üç kez cüzdanımı kaybettim.

*

İki kez “kayıp bavul” vakası yaşadım.

*

On üç kez rötar yapan uçağım için saydırdım da saydırdım.

*

Yüz otuz yedi kez “bu ne kalabalık arkadaş ya” dedim.

*

İki yüz elli beş kez kendimi çok yalnız hissettim.

PORTAKAL ÇİÇEĞİ

BANA “Yeryüzünde düzenlenen festivaller içinde en güzel isimli festival hangisidir” diye sorsalar...

Hemen “Adana Portakal Çiçeği Festivali” cevabını veririm.

ADİL ÖKSÜZ’ÜN KUZENİ

Yok, işkenceci savcının oğlu...

Yok, darbecinin kardeşi...

Yok, Adil Öksüz’ün kuzeni...

Falan...

* 

Suçun şahsiliği ilkesini dikkate almadan medeni bir insan olmak asla mümkün değildir.

Anlayın kardeşim artık şunu.

YİĞİT O KİŞİDİR Kİ YENİLGİYİ DE SAHİPLENİR

ZAFERİ herkes sahiplenir.

Mühim olan yenilgiyi sahiplenmektir.

*

Zaferi sahiplenme söz konusu olduğunda birbirlerini ezenlerin, yenilgiyi sahiplenme söz konusu olduğunda nasıl da arazi olduklarını ibretle izlemekteyiz.

SEZAİ TEMELLİ AÇIKLASIN

“BURALAR vaat edilmiş topraklar... Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi... Geldiler, bu toprakları da kuruttular...” diyen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’ye cevaplaması için üç adet soru soruyorum:

*

SORU BİR: Güneydoğu sizin açınızdan Musa’ya vaat edilmiş toprak mı?

*

SORU İKİ: İsrail “Ver benim vaat edilmiş toprağımı” derse ne cevap vereceksin?

*

SORU ÜÇ: Gelip de vaat edilen toprakları kurutanlar kimler?